Toplumca nefret edilen suçlara dair yapılan filmler sinema tarihinde iyi kötü bir yer edinse de sanki gerçekmiş gibi halk tarafından büyük bir nefretle dışlanmıştır. Ancak onların değerini bilen az sayıda izleyici bu filmlerin aslında topluma ayna tuttuğunun farkındadır. İngilizcede “Disturbing movies” olarak geçen bu filmler tiksindirici, mide bulandırıcı, zorlayıcı ve insanlığınızdan bezdirici niteliktedir.
Son günlerde televizyonda gösterilen “Fatmagül’ün suçu ne?” ile Türk seyircisinin pek tanık olmadığı şiddet ile çıkan tartışma sonucu böyle bir liste yapmaya karar verdim.
Türe bakacak olursak “Disturbing movies” hayvan ya da insan ayrımı gözetmeden her tür psikopatça davranışı içeren, tecavüz, işkence, seks sapkınlıklarını grafik şiddeti yüzümüze çarparak veren filmlerdir. Konular genelde bir intikam hikayesi, manyak doktorun deneyleri, bilinmeyen merakı gibi klişelerle beslenir.
Bu tarz filmler türün manyakları için sapkınlıktan nemalanan çok ucuz işler çıkarabildiği gibi sinema anlatımı açısından çok başarılı olmuş ve övgüye değer filmler de bulunur. Ben tabi bu listede daha kaliteli işleri sunmayı uygun gördüm. Yine de 18 yaşından ufaksanız ve şiddeti seviyorsanız bu filmlerden uzak durun, sizi 3. sayfa haberlerinde görmek istemem.
Şimdi sinema tarihinin karanlık köşelerinde bizi bekleyen şiddete perdeyi aralayarak bir bakalım.
15. Blair Witch Project (1999)
Listedeki filmlerden grafik şiddetin neredeyse olmadığı ender filmlerden olan BWP sinema salonlarında büyük yankı uyandırmış, el kamerası tekniği yüzünden saf amerikan halkını olayların gerçek olduğuna inandırmıştı. İnternet’in de yeni yeni yayıldığı bu dönemde film bu kaynağı da kullanmayı çok iyi bilmiş, bilgi kirliliği yaratarak olayları gerçekçi kılmıştı. Biz bile filmi seyrederken “olabilir mi?” sorusu ile gidip gelmiştik. Sonuçta konuya kendinizi kaptırırsanız hala seyriciyi etkileyebilecek bir yapısı olduğu aşikar.
14. Requiem For A Dream (2002)
Pi ile dikkat çekmiş olan Darren Aronofsky’nin en kusursuz işi olan film madde bağımlılığını insan ilişkileri açısından irdeler. Kan revan içermese de ikinci yarısı itibari ile git gide dibe vuran karakterlerin dramı seyirciyi oldukça zorlayacak niteliktedir. Özellikle vurucu finali ile uzun süre kendinizi toparlayamayacağınızın garantisini verebilirim.
13. The Texas Chainsaw Massacre (1974)
Tobe Hooper’ın kesinlikle en önemli işleri. Teen Slasher denilince de akla ilk gelen filmlerdendir. Teksas’da kaybolan bir grup gencin kendilerini yamyam bir ailenin kollarında bulmalarını anlatır. Özellikle testereli katil figürü ile sinema tarihine geçmiştir. Zamanına göre şiddet dozu yüksek olsa da günümüz seyircisi için biraz hafif kaçabilir. Yine de yarattığı şiddet nefes almanızı güçleştirecek niteliktedir.
12. The Human Centipede (2009)
Sezonun en acaip işlerinden biri olan film Tom Six imzasını taşıyor. Arabası bozulan iki genç kızın kendilerini ıssızlığın ortasında bir evde bulmaları ve burada siyam ikizlerini ayırma konusunda uzmanlaşmış bir deli doktor tarafından çeşitli testlere tabi tutulmaları üzerine kurulmuş. Eski tarz deli doktorun manyaklıkları ile ilgili filmleri sevenlere tavsiye ediyorum.
11. Last House On The Left (1972)
Wes Craven’ın yönettiği LHOTL dönemin en çok ses getiren rahatsız edici filmlerinden biridir. İki kız arkadaşın konser için şehire inmesi ve kendilerini bir grup psikopatın kollarında bulmalarını anlatır. Özellikle uzun tecavüz sahneleri ile film büyük eleştiriler almıştır. Ancak asıl önemli noktası filmin ikinci yarısı ile birlikte avcının av olduğu bölümde ortaya çıkar. İçimizdeki psikopat bir kez ortaya çıktı mı durdurulması oldukça zordur.
10. Irreversible (2002)
Gaspar Noé ‘nin sinema tarihine geçen yapımı Irreversible katıldığı festivallerde yuhalanmış, eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuş, tecavüz sahnesi yüzünden insanların nefretini kazanmıştır. Oysa ki öyküyü geriye doğru sararak anlatan yapım sinema tarihine büyük bir yenilik getirmiştir. Ayrıca kamera kullanımındaki dengesizlik de filmin atmosferini daha da germekte ve seyirciyi içinden çıkılmaz bir bunalıma sürüklemektedir.
9. I Spit On Your Grave (1978)
“Fatmagül’ün suçu ne?”’nin orijinal hikayesi diyebilirim. Meir Zarchi’nin yönettiği film 4 kişi tarafından tecavüz edilen, ölüme terkedilen bir kızın intikam hikayesini konu alır. Day of the Woman olarak da bilinen film gerçekçi yapısı ile zamanında büyük tepki toplamıştır. İntikam filmleri içinde kült bir mertebeye ulaşmıştır.
8. Funny Games (1997)
Michael Haneke’nin en sevdiğim filmlerinden olan Funny Games tatil sırasında evlerine aldıkları iki genç komşusu tarafından rehin alınıp sapık emellerine alet ettikleri bir ailenin dramını anlatır. Clockwork Orange’ı görselliği ile andıran film Haneke’nin de yönetmen olarak büyük çıkışını sağlayan film olmuştur. Aradan on yıl geçtikten sonra Haneke bir kez de altyazıdan hoşlanmayan Amerikan seyircisi için filmi tekrar çekmiştir.
7. Cannibal Holocaust (1980)
Ruggero Deodato’nun Amerikanın ve Kıta Avrupasının Afrikalılara bakış açısı ile dalga geçen yamyam filmi, gerçeklik hissini oldukça yoğun verdiği için hala nefretle anılır. Öyle ki oyuncuları öldürdü iddası ile Deodato’ya dava açılmış ancak her oyuncu mahkemeye gelince serbest bırakılmıştır. Film sırasında hayvanlara da büyük işkenceler yapıldığı söylenir ancak yönetmenin yapmış olduğu açıklamada sette sadece bir kaplumbağanın gerçekten öldürüldüğünü, onu da zaten yediklerini söylemiştir.
6. Grotesque (2009)
Bir filmden çok bir şiddet deneyi gibi duran grotesque iki sevgiliyi rehin alan bir manyağın onlara yaptıkları işkenceden ibaret. Uzuv koparılması, seks işkenceleri, meme kesme gibi sapkın işlerin olduğu film İngiltere gibi bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Japon yapımı film listede de snuff*’a yakın duran tek iş. Mideniz kaldırmayabilir.
*Snuff film: Ölüm, işkence gibi şiddet sahnelerin özel efektler kullanılmadan gerçekten yaratılması sonucu ortaya çıkan filmler.
5. Audition (1999)
Takashi Miike’nin en oturaklı filmi olan Audition, korku filmi tutkunları için de özel bir yere sahiptir. Ancak son 20 dakikasına kadar psikolojik korku sunan film birden bire şok edici bir işkence şovuna dönüşür. Zaten bu final ile listeye girmeye de hak kazandı. Bu filmi seyredip de Asami’nin “deep deep deep” diyerek yaptığı işkence şovunu rüyasında görmeyen var mıdır?
4. Martyrs (2008)
Fransız sinemasında son yıllarda popüler olan korku filmleri arasında yarattığı grafik şiddet ile akıllara kazınan Martyrs kaçırılıp işkenceye uğrayan bir kız çocuğunun yıllar sonra intikam almak için kendini kaçıranları bulmasını konu alıyor. Pascal Laugier’in yönettiği film işkencenin insan sınırlarını ne derece genişlettiği ile ilgili ilginç bir saptama.
3. Salò, or 120 Days Of Sodom (1975)
Italyan şair ve provakatör Pier Paolo Passolini’nin eseri Salò, Marquis De Sade’nin şiddet ve seksi anlattığı Sodom’un 120 Günü’nün serbest bir çevrimi niteliğindedir. Faşist rejim sırasında Salo adlı bir Kuzey İtalya kasabasında geçen film faşist zengin bir grubun alt sınıftaki gençleri toplayarak sadistçe işkenceler, aşağılamalar yapmasını gösterir. Passolini filmden kısa süre sonra öldürülmüştür. Film hala gelmiş geçmiş en güçlü faşizm eleştirilerinden biri olarak görülür.
2. Clockwork Orange (1971)
Anthony Burgess’ın aynı adlı eserinden uyarlanan otomatik portakal Kubrick’in elinden çıkan stilize şiddet sahneleri nedeni ile birçok yerde yasaklanmıştır. Ülkemizde de sinemalara ancak 25 yıl sonra uğrayabilmiş olan film bir grup psikopat arkadaşın eğlenmek için insanlara uyguladıkları şiddet resitalini gösterir. Ancak çete lideri Alex (Malcolm McDowell)’e uygulanan Ludovico deneyi sonrası şiddet eylimleri göstermesi engellenir. Bu durumda dışarı çıkan Alex artık kimseye bir kötülük düşünememekte ancak bu sefer de toplumun şiddeti ile yüz yüze gelmektedir.
1. Antichrist (2009)
Lars von Trier’in festivallerde olay yaratan filmi Antichrist çocukları ölen bir ailenin yaşadığı dramı anlatıyor. Ancak asıl mesele çok farklı. Trier’in Charlotte Gainsbourg ve Willem Dafoe gibi iki müthiş oyuncu ile çalıştığı bu yapıt, açılış sahnesi ile sinema tarihine geçerken ikinci yarıda başlayan işkence şovu ile de hafızalarda yer ediyor. Trier umarım gelecekte de bu tarz şiddet filmleri çekmeye devam eder.
adettendir, bu film neden yok şölenine başlayalım:
a l’interieur :)
Henüz “Human Centipede”yi izledim üzerine bu yazı. Kesinlikle top 10 listemin içerisine aldım.
Ama listede bana göre en azından en’lere girecek kadar sert olmayan filmler var. Bu liste internette sinema sitelerinde dolaştığınızda çok göreceğiniz bir liste çeşidi. Buradaki filmler biraz daha psikolojik olarak rahatsız edici filmler. Görsel olarak düşünüldüğünde buradaki bir çok filmi sollayacak “Mordum”, “Ichi the Killer”, “Guinea Pig”, “A Serbian Film” gibi filmler geliyor aklıma. Arabolge arkadaşın dediği gibi
“A l’interiur’da” girer listeye. Bunları izledikten sonra hergün medyada manşet olan “Fatmagül’ün Suçu Ne”deki olaylı (!) sahnelere gülüp geçersiniz.
Ben hayatımda A Serbian Film filmi kadar rahatsız olduğum bir film hatırlamıyorum. Zaten oturup izlemedim. Birkaç sahneden sonra filmi hızlı sardım diyebilirim. Birde belgesel gibi çekilmiş ama yasaklı olan bir film vardı. Adını hatırlayamıyorum ama film o kadar rahatsızlık vericiydıki, filmde kullanılan meteryallerin gerçek olma olasılığı uzunca süre konuşuldu. Bi sahnesinde maymun beyni yiyorlardı, bi sahnesinde de kadavra kesme vardı. Tabi bunların film olduğunu düşünerek izlemek gerekiyor, yoksa gerçekten rahatsızlık vericiydi. Bir ara facebook ta dolaşan Bursa Mezbasında kesilen hamile bir ineğin görüntüleri aklıma geldi birden. Bence tüm filmleri toplasan o görüntülerin yanında hiç kalır. Bu yazıda yanlız bence bir disiplin hatası olmuş, psikolojik olarak rahatsız eden filmlerle görüntüler eşliğinde rahatsız edenler bir yer alıyorlar. Yani Blair Witch neredeeee Cannibal Holocaust nerdeee. İçerik olarak bahsediyorum tabi.
a l’interieur’ı koymamamın sebebi Martyrs’ı koymam oldu biraz yoksa Fransız filmlerine bir girsem liste onlarla dolardı. Disturbing movies denildiğinde psikolojik filmleri ayrı, grafik şiddet içerenleri ayrı listelemem gerektiğini düşünmemiştim. Bu durumun bir disiplin hatası olduğunu da düşünmüyorum, bazıları psikolojik filmlerden daha büyük rahatsızlık duyar bazıları da görsel şiddetten. Bir kişi liste çok psikolojik olmuş demiş bir kişi de disiplin hatası demiş. Aynı şeyi okuduğunuzdan emin misiniz arkadaşlar?
Olaya “Blair Witch neredeeee Cannibal Holocaust nerdeee” diye bakarsak zaten içinden çıkamayız. Ben Blair Witch’den daha çok etkilenmiştim haftalarca da kendime gelemedim. Ama filmleri değerlendirirken o zaman yarattığı etkiye göre değerlendiririm o yüzden Cannibal listede daha üst bir sırada.
A serbian film’i de daha seyretmediğim için listeme almadım, siz kendi listenizi yaparsanız alınız. Liste öznel bir şeydir bu kadar kafa yormayın.
benım de var bır ıkı şu film nerde bu film nerde diyecğim filmler : )
ama çok güzel liste olmuş!
Bizim kadar sinemanın derinliklerinde dolaşmayan bir sinema sever, sinema öğrencisi mesela, bu listedeki filmleri izlese şoke olur, hayatı değişir o gece hemen…
Bad Boy Bubby
Taxidermia
Happiness
La pianiste
Crash(Cronenberg)
Nekromantik
Epey var aslında ama bu yazdıklarım bile tecrübesiz izleyiciye kendini ısırtır :)
Listede izlemediğim birkaç film olmasına rağmen “A Serbian Film”in listeyi altüst edebilecek nitelikte olduğunu itiraf etmeliyim.
masis kızmış serbian filmi tavsiye edenlere ahaha
Yok niye kızayım herkesin listesi kendine. Benim anlamadığım saldırış şekli, kriterleri yazmışım daha disturbing ile disgusting’in farkını düşünmeden hemen atağa kalkmaya çalışıyor bazı okuyucular.
Olur öyle Masis. Bizde sitede tam kavga ediyorduk ki senin sinirlendiğini görüp geldim :)
Ben de ekleme yapayım biraz. Lucifer Valentine denilen adamın filmleri bu listeye balıklama dalar fakat bu filmler genel izleyici için fazla ağır kaçabilir o yüzden konulmaması yerinde olmuş. Bir de ’94 yapımı İspanyol filmi ‘Aftermath’ var. Kısa bir film ama bitirene kadar kan beyninize sıçrıyor rahat yüzü göstermiyor adama..
srpski film yok!
(benim nacizane gorusumdur :) )
Kendime adıma saldırma amaçlı yazmadığımı söyleyeyim Masis. Ama liste konusunda gerçekten çok çeşitli örnekler görüyorum özellikle internette. Sorun yazı değil. Burada diğer yazarlara sorsak onların da listesi farklı olur benim ya da bir başkasının yapacağı da. Benim eklediğim filmleri listeye ekleme olarak görün.
Şöyle bir şey demişsin hatta. “Son günlerde televizyonda gösterilen “Fatmagül’ün suçu ne?” ile Türk seyircisinin pek tanık olmadığı şiddet ile çıkan tartışma sonucu böyle bir liste yapmaya karar verdim.” Ben yazının çıkış nedenini sevdim. Özellikle bu aralar televizyondaki Türk dizilerine ve gazetelere baktığımda ben de aynı şeyleri görüp rahatsız oluyordum çünkü. Sanki şok edici, çok matah bir şey yapılıyormuş gibi abartılıyor bir de. Asıl acıklı durum bu bence.
Masis:’İngilizcede “Disturbing movies” olarak geçen bu filmler tiksindirici, mide bulandırıcı, zorlayıcı ve insanlığınızdan bezdirici niteliktedir.’
Dolayısıyla: Blair Witch Project ‘in bu listede olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu filmin ne tiksinidirici nede insanlıktan bezdirici tarafı var. Ama tabi algı meselesi.
O yüzdendir A Serbian Film diye yazdık yorumlara. Sonuçta yazarın listesi, oylama yok ortada. Ayrıca bu tarz yazıları okumaya alışığız. Bknz. http://movies.popcrunch.com/the-15-most-disturbing-movies-ever-made/
Her filmin aynı yerden vurması gerekmiyor ki. Blair Witch yaptığım tanımda “zorlayıcı” kelimesini sonuna kadar veren bir filmdi. Ayrıca bahsettiğim gibi interneti kullanarak yarattığı merak filmden önce efsanelerin dolaşması ve filmi bir belgesel izlermiş gibi izlememiz asıl vurucu taktiğiydi.
Geleyim diğer konuya. Internet’te var diyerek neyi kast etmeye çalışıyorsun? Var olan bir şeyi çaldığımı mı? Eğer öyle bir düşüncen var ise açık açık söylemeni tavsiye ederim ki ona göre sana uygun bir cevap vereyim. Yok eğer zaten ingilizce böyle kaynak var niye Türkçe bir liste hazırlıyorsun gibi garip bir algıda isen o zaman da diyeceğim şudur ki zaten bütün tanıttığımız filmler daha önce illa ki bir yerlerde tanıtılmıştır. Bizim amacımız Türk izleyicisine bu filmleri tanıtmak. yoksa google’a buradaki herhangi bir filmi yaz yanına da review de çıkar bir şeyler.
Siz sanıyorsunuz ki her izleyici bu filmleri zaten biliyor izliyor. Yok öyle bir şey, daha sinema okuyan halihazırda reklam filmi çeken bir yönetmen arkadaş Kim Ki Duk’u tanımıyor bile. Bizim burada bir görevimiz var bilmeyene yol göstermek.
Yasin, ben Lucifer Valentine’in Slaughtered Vomit Dolls filmini izlemistim. Gercekten zorlayici bir filmdi. akabinde bir de Sonic Splendour dergisi icin roportaj yapmistim adamla – fakat herif oyle hasta ruhlu cevaplar vermisti ki, o roportaj oyle kaldi. Ara ara bunu bir yerlere koymali mi diye dusunurum, ama sonra vazgecerim.
angst-1983 (bu filmle ilgili güzel bir yazı çok iyi gider aslında.fazla bilinmiyor bu film ne yazık ki.
a srpski film
videodrome
story of ricky
angstın imdb sayfası
http://www.imdb.com/title/tt0165623/
bu filmle ilgili bir inceleme
http://aaysenur.blogspot.com/2009/04/angst-1983.html
bu wikipedia sayfası
http://en.wikipedia.org/wiki/Angst_(1983_film)
şahane liste olmuş masis. ellerin dert görmeye. bir de la pianiste, dans me peau ve trouble every day, ve de bir yanıyla buffalo 66 süper rahatsız edici filmlerdir bence.
Schramm (Jörg Buttgereit)
August Underground (Fred Vogel)
Visitor Q (Takashi Miike)
7 Days (Podz)
Begotten (E. Elias Merhige)
Murder Set Pieces
Philosophy Of A Knife (Andrey Iskanov)
29 Palms (Bruno Dumont)
Ben hala neyin tartışması iddiası yapılıyor anlamadım.
Benim Blairwitch izleyip kusan arkadaşlarım vardı, gece uyuyamayanda eski kız arkadaşım…
Şu internet ortaya çıktığından beridir herşeye ulaşabiliyoruz çok güzelde bu herşeye ulaşabilme imkanı galiba herkesin her konuda ahkam kesmesine de yol açmış…Fikir belirtmek demiyorum ahkam kesmek… altını çizerim
Sanırım eleştirme kültürü bize bir numara büyük geliyor, herkes herşeyi biliyor…
herkes herşeyin en iyisini yapıyor…
herkes 10 numara araştırmacı…
tüketim manyaklığının sonuçları, egosu şişen insanlar mezarlığı…
liste çok güzel masis özellikle birbirine benzeyen filmleri altalta sıralamak yerine aralarından tek bir örnek seçmeni ve girişteki açıklamanı çok beğendim…
Bir sen anladın beni Utku:) İyice saçma yorumlar gelmeye başladı bu arada(yayınlananları değil yayınlanmayanları kast ediyorum yanlış anlamayın), tartışmayı bilmeyen insanlarla uğraşmaktan bıktım, o yüzden yorumlara kapıyorum bu yazıyı. Kusura bakmayın dostlar.