Türkiye’de Western furyasını başlatan film Zafer Davutoğlu’nun 1967’de çektiği “Ringo Kid – Kanunsuz Kahraman” adlı filmidir. Ama ilk film değildir. Nuri Akıncı’nın 1962 yılında çektiği “Beş Hikaye” filmi Western türüne başlangıç olsa da bir iz bırakmadan unutulan filmler arasındadır.(1) Furyayı başlatan Ringo Kid’den sonra pek çok film çekilir. Bunların kimi Klasik Westernleri taklit ederken kimi de başta Sergio Leone olmak üzere Spaghetti Westernleri kendine örnek alır. Klasiğiyle, spaghettisiyle “Erişte Western” olarak adlandırmayı sevdiğim bu filmler hem klasik westernlere hem de spaghetti westernlere belli bir Yeşilçam “rötuşu” attığı için bu ismi kullanmayı seviyorum. İşte bu filmler içinde bir tanesi var ki yalnızca erişte western türünde yapılmış en iyi film olmakla kalmıyor, Türkiye Sinemasının da en ilginç filmlerinden biri olarak görülüyor: Çeko.
Çeko, 1970 yılında Çetin İnanç tarafından çekiliyor. Filmin Senaryosunu Burhan Bolan ve Çetin İnanç birlikte yazmış. Senaryo konusunda Çetin İnanç’ın ağzından öğrendiğimiz bir bilgiyi de aktaralım; Senaryonun bir kısmını Ertem Eğilmez yazmış.(2) Film ile ilgili olarak atlamamamız gereken bir başka nokta yapımcının Hürrem Erman (Erman Film) olması. O güne kadar büyük bütçeli melodramlar yapmasıyla bilinen Erman Film’in avantür ve fantastik türlerde filmler de yapmaya başlaması işi ilginç hale getiriyor. Çünkü büyük bütçeli filmlerin yerine daha küçük bütçeli B sınıfı avantürlere kaymanın iki nedeni var: Birincisi Yeşilçam artık büyük bütçeli melodramlardan gerekli getiriyi edinemiyor ve yapım maliyetlerini kısarak riski küçültüyor. İkincisi ise izleyici kitlesi değiştiriliyor. Şehirli izleyici yerine başta Adana olmak üzere Anadolu seyircisine ulaşmaya çalışıyor. Bu iki emare de 70’li yılların ortasında patlayacak krizin en net göstergesi olsa gerek.
Gelelim filme. Meksika’da iyi kalpli bir çiftlik sahibi olan Don Alvarez (Feridun Çölgeçen) köylülere yardım etmektedir. Azılı eşkıya Ramon (Erol Taş) ve çetesi köylülere eziyet etmektedir. Ramon köylülere yardım eden Don Alvarez’i gözüne kestirmiştir ve çitliğine el koymak istemektedir. Alvarez’in eşi Dolores (Semra Yılmaz) çiftliği ele geçirmek istemekte ve bu amaçla hem Ramon’la hem de başkalarıyla ilişki kurarak Alvarez’in kuyusunu kazmaktadır. Alvarez Ramon’dan kurtulmak için çiftliği manevi oğlu Çeko’ya bırakmayı vasiyet ederek kendi ölüm fermanını imzalamış olur. Dolores çiftlikteki adamlardan biri ile anlaşarak ona Don Alvarez’i öldürtür. Alvarez’i öldüren adamı ise diğer sevgilisi olan kiralık katil Jesse’ye (Ahmet Mekin) öldürterek kanıtları ortadan kaldırır. Dolores’in çevirdiği işlerden şüphelenen Ramon Jesse’i öldürmek üzere adamlarını gönderir. Ramon’un adamları Jesse’i asmak üzereyken Çeko (Yılmaz Köksal) onu kurtarır. Jesse teşekkür etmek için ona tokasında J harfi olan kemerini hediye eder. Kasabaya giden Çeko manevi babası Don Alvarez’in cenaze törenine denk gelir. Amcasını Dolores’in öldürtmüş olduğunu duyan Çeko Dolores’i ziyaret etmeye karar verir. Bu arada Rozita’yı (Hayal Sirer) haydutların elinden kurtarır. Çeko Dolores’i ziyarete gider, Çeko’nun yüzünü görmeyen Dolores üzerinde J harfi olan kemer tokasını görünce onu Jesse sanır. Ramon çiftliği basar ama Çeko ellerinden kurtulup Rozita’nın evine saklanır. Dolores’ten bu adamın Jesse değil Alvarez’in mirasçısı Çeko olduğunu öğrenen Ramon peşine düşer ve onu Rozita’nın evinde yakalar. Çeko’ya işkence ederek vasiyetnamenin yerini öğrenmeye çalışan Ramon Çeko’yu yeniden elinden kaçırır. Bu arada boş durmayan Dolores Çeko’yu Jesse’ye, Jesse’yi de Ramon’a öldürtmek istemektedir. Jesse ve Çeko düello için karşılaşır ama Ramon ve adamları onları pusuya düşürür. Ama Çeko ve Jesse’i ellerinden kaçırırlar. Jesse Dolores’ten hesap sormaya gider ama Dolores onu sırtından vurur. Ramon Rozita’yı ve annesini öldürür. Çeko Ramon’un peşine düşer ve onu dizlerinden vurarak çölde ölüme terkeder.
Çeko pek çok yönden ilginç bir film. Öncelikle klasik western’den çok spaghetti westernlere yakın duruyor. 19. yy sonu Batı Amerika’sının hamasi hikayeleri yerine oldukça defolu bir anti-kahramanın intikam hikayesini anlatıyor. Buna ek olarak, neredeyse kadınsız bir öykü olmayı başararak spaghetti westernlere yakınlaşıyor. Şeytanlaştırılmış Dolores ve filmin merkezine bir türlü oturmadığını ve sonradan eklendiğini düşündüğüm Rozita, bence, bu filmi kadınsız hale getiriyor. Rozita konusunda ikna olmadınızsa size öyküyü bir kere de Rozita’sız düşünmenizi tavsiye ediyorum. Rozita olmasa ve dolayısıyla Ramon tarafından tecavüze uğrayıp öldürülmese bile manevi babası Dolores tarafından öldürülen ve kendine miras kalan çiftlik Dolores ve Ramon ikilisi tarafından elinden alınmaya çalışılan, işkence edilen Çeko eninde sonunda Ramon ile kozlarını paylaşmak durumunda kalacaktı.
Gelelim Çeko’ya. Çeko’nun özellikle Anadolu’da bu kadar başarılı olmasında en önemli etken bu filmde ilk defa baş rol oynayan Yılmaz Köksal. Yılmaz Köksal alışılmış jönlerin aksine kısa boylu, ufak tefek, halk tipi bir dış görünüşe sahip. On günlük sakalı ve pasaklı haliyle intikamcı kahramanımız için biçilmiş kaftan. Ayrıca sevimli bir tip ve binicilik konusunda çok iyi. Atın üzerinden ters takla atarak inmek, atla giderken balkona atlamak, binanın tepesinden ağaca atlayıp aşağıya süzülmek gibi hareketleri zahmetsizce ve dublörsüzce yapabiliyor. Benzetme yerindeyse pire gibi bir insan olan Yılmaz Köksal dövüş sahnelerinde belki akıcı ve bir koreografi sergileyemese de çevikliği, akrobatik yeteneği ve binicilikteki mahareti ile yıllardır hak ettiği baş role çok fena yakışıyor!
Yazının akışını bozmak pahasına babamın anlattığı bir anıyı burada paylaşmak istiyorum: Babamın gençlik yıllarında bir filmin galası için Denizli/Sarayköy’e gelen Köksal’dan program dışında olan bir şey yapmasını istemiş sinemadaki seyirciler. (Babam net hatırlamıyor ama konuşma yapmak veya şarkı söylemek gibi bir şeyler olsa gerek.) Köksal yapmayınca birkaç kendini bilmez sahneye fırlayıp Köksal’a yumruk atıyor, sonra da sinemadan sıvışıyor saldırganlar. Merakım şudur: Acaba Cüneyt Arkın’ın veya herhangi jönün gala gecesinde dayak yediği olmuş mudur? Cüneyt Arkın’a el kalkar mıydı? Ama filmde göreceğiniz üzere sahnenin tozunu en az Cüneyt Arkın kadar yutmuş, yutmak ne kelime yemiş olan bir aktöre bu kadar kolay el kaldırılabiliyor!
Erol Taş, Maskeli Beşler’den alışık olduğumuz Ramon rolüyle bir kere daha evrensel kötü olduğunu kanıtlarken Ahmet Mekin daha janti bir kiralık katil rolünde Çeko’nun tam zıt kutbuna geçiyor ve bir nevi Manco-Albay Douglas Mortimer ikilisi oluşuyor.
Film çekilen mekanın uyumu (Ürgüp) ve yakınlardaki seralardan alınan kaktüslerin de katkısı ile Meksika atmosferi başarılı bir biçimde yakalanabiliyor.
Çeko, bazı hatalarına rağmen 60’lı yılların ikinci yarısı ile 70’li yılların ilk yarısı arasında furya halinde çekilen ve sonrasında kaybolan yerli malı “erişte westernler” içinde tartışmasız en iyisi olarak hatırlanıyor. Şu üçünü bir araya getirebilmek ne güzel: Hayalgücü, cüret ve ciddiyet! Esen kalın!
(1) Fantastik Türk Sineması, Sf: 102, G. Scognamillo – M.Demirhan, Kabalcı Yayınevi
(2) Jet Rejisör Çetin İnanç, Sf: 66, Pınar Öğünç, İletişim Yayınevi