Eternals, Marvel sinematik evrenini takip edenler için yeni kahramanlarla tanışma fırsatı ama bu çok hoş bir tanışma partisi olmayabilir!
Çizgi romanları severim, çizgi roman okumanın yasaklanmadığı şanslı evlerden birinde büyüdüm ancak çizgi romanların, özellikle de Marvel neşriyatının beyaz perde uyarlamalarına ise mesafeliyim. Çizgi roman uyarlamalarının yolu yol değil. Bundan 25 yıl önce Alex Proyas taş gibi The Crow çekebiliyorken şimdilerde bu filmler bir lunapark eğlencesinden ötesi değil. Daha fazla bilet satabilmek için püre kıvamına getirilen bu hikayelerden pek etkilenmiyorum. İtiraf edeyim; Avengers’ın son filminin ikinci yarısını izlemedim!
Yüzlerce sayıda hikayesi dallanıp budaklanan tekinsiz karakterler, varoluş sorgusuyla dolu metinler, karanlık, şiddet ve acı yüklü bir evren. Bunların hiçbirine filmlerde rastlamıyorum. Bazı süper güçlü insanlar sürekli espri yaparak dünyayı (ve evreni) süper kötülerden koruyorlar. Her seferinde aynı hikâye… Galaksinin Koruyucuları serisini ve bu serinin kahramanlarının diğer Marvel filmlerinde göründüğü sekansları alıp gerisini bırakmak istiyorum.
Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings gibi Eternals da kahramanların ya da ekibin hikayeleri bizde yayınlanmadığı için sürpriz yumurta gibi duran filmlerden biri. Shang-Chi oldukça eğlenceli ve bir yan hikâye için fazla ihtişamlıydı. Doğrudan Çin pazarını hedefleyen (ve Çin’de yasaklanan) Shang-Chi tecrübesi Marvel’ın canını fena sıkmıştı. Gişe gelirlerinin %20’sini Çin’den sağlayan Marvel’ın iştahlı bir şekilde bu pazara yöneldiğini görüyoruz ancak evdeki hesap Pekin’deki çarşıya uymuyor!
Yazının bundan sonrası filmle ilgili sürprizbozanlar (spoiler) barındırmaktadır.
Eternals, Shang-Chi ile aynı kaderi paylaşacak gibi duruyor, bunun sebebi de filmin yönetmeni Chloé Zhao’nun 2013 yılında verdiği bir röportaj. Çin’de geçen gençlik yıllarını bir yalan olarak niteleyen ve komünist partiyi kötüleyen açıklamalar yapan Zhao’nun röportajı Marvel’ın yeni yasaklanma sebebi olacak. Üstelik filmin başkahramanını (Sersi – Gemma Chan) Çinli yapmış ve çizgi romandaki Japon karakteri (sırf Çinliler Japonlardan nefret ediyor diye) Hintliye (Kingo) çevirmişken. Ah be Marvel!
Çizgi roman özellikle de Marvel işleri, bir zamanlar Amerikan sağcı ahlakının tohumlayıcısı ve yayıcısıydı. Marvel sinematik evreni de bundan nasibini aldı ancak şirket, Eternals ile politik doğrucu bir yola giriyor. Daha doğrusu, “şurada bilet satamadığımız birileri var, filmi ödüllü bir bağımsız yönetmene çektirip, hikâyeye eşcinsel bir süper kahraman koyarsak buralar da bizim olur” gibisinden bir pazar genişletme taktiği güdüyor. Fakat Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak var, Marvel filmlerine bilet alan kitle bu filmdeki bazı dokunuşlardan etkilenmeyebilir, daha da fenası nefret edebilir ve bu Çin’le sınırlı olmayan bir tepki dalgasına yol açabilir.
Bunlar Marvel’ın dertleri deyip geçelim ve Nomadland gibi bir filmi olan Oscarlı yönetmenin çektiği kadın kahraman odaklı bir süper kahraman filmi nasıl olmuş sorusuna dönelim. Bana sorarsanız, bu kadar büyük bütçeli stüdyo işlerinde, hele de bir süper kahraman filminde yönetmen bir set amirinden ötesi değil ancak Zhao’nun filmin senaryosunda da imzası var. Bu da karşımıza köklerinden epey uzağa düşmüş bir uyarlama getiriyor. Eternals çizgi romanlarını okumadım, kahramanları tanımıyorum ancak filmi izledikten sonra internette yaptığım tarama tahrifatın büyüklüğünü anlamama yardımcı oldu. Japon’u Hintli yapmaktan ötesi var. Çizgi romanlarda Phastos eşcinsel değil. Sprite kız değil erkek çocuğu görünümünde ve ilhamını Tinker Bell’den değil doğrudan Peter Pan’den alıyor. Deviant’lar böyle Kaiju benzeri yaratıklar değil, Ork gibi şeyler. Birliğin yöneticisi konumundaki karakter olan Ajak (Salma Hayek) çizgi romanda erkek, Gilgamesh Koreli suratına sahip değil, gayet anglo saxon bir tip vs.
Bundan fenası, Zhao’nun filmde ideal bir Yeşilçam ailesi gibi gösterdiği Eternal’lar çizgi romanlarda o kadar da sevimli değiller. Bazılarının Thanos’a yardım etmişliği bile var. Gerçekten, o neydi öyle! Sersi ve İkaris’in düğününde ekibin geri kalanlarının Arzu Film kadrosu gibi dikilip sevindikleri sahne tüylerimi diken diken etti. Çizgi romanda, özellikle de Marvel’ın pulp işlerinde vardır böyle çizilmiş anlar ama karşımıza “politik doğruculuğun kitabını yazdık” çalımıyla çıkan bir iş var. Bu mudur?
Üstelik film bitmek bilmiyor! 2 saat 40 dakikalık süresi boyunca bir Celestial (göksel varlık) olan Arishem tarafından yaratılmış yapay zekalı Eternal’lar gerçeği öğrendikleri an her şeyi sorgulayan canlılara dönüşüyorlar. Sonra gelsin sıkıcı, gerçeğe ulaşma-sorgulama-kabullenme ve isyan etme sekansları. Bunun alt metninde tanrı bağından kurtulmak, özgürleşmek fikri yatıyor ama dedim ya, her şey mama kıvamında. Hani finaldeki Celestial’ın (Tiamut) doğduğu kısımda sağlam bir kapışma izleriz diye düşünüyor insan, gözler Wrath of the Titans’ın finalindeki gibi bir şeyle karşılaşırız diye seviniyor ama sonuç yine hüsran. Üfledik dondu! Peki… Daha da affedilmez olanı, bu uzun süresine rağmen Eternal’ların yedikleri haltlardan sonra Arishem’in karşısına çıktıklarında, “bir daha yapmayın” deyip salınmaları. Bir dakika bile sürmeyen bir bölüm, ayıp çok ayıp!
Eternals, zorlu bir sınav, Avengers’taki solo filmleriyle tanıdığımız kahramanlar birliği gibi değil, her tuğlanın tek tek konulması gerekiyor, hangi kahramanın gücü ne, uçan hangisi, kaçan hangisi onu bile bilmiyoruz. Üstelik Zhao’nun bu mite eklemek istediği bir sürü yeni tuğla var ve bu yüzden de Eternals kafası karışık bir film. Eternals’ın bazı anları çok başarılı, Malick tarzı anlar, geniş ıssız manzaralar, Nomadland’ı anımsatan kırsal planları vs. ama stüdyo soruyla konulduğunu düşündüğüm, kapışmadan sonra birlikte havalı poz vermeler gibi bazı anlarıyla da epey piyasa bir iş.
Filmin senaryosu, bir yandan insanın kendisine inanmasını ve tanrı bağını koparmasını öğütlerken öte yandan insanların bazı tanrıların-titanların yardımı olmasa mal gibi gezeceğini ve hala taş yontmakla uğraşacağını ima ediyor. Sağolasın Phastos! Eternal’lerin dünyasında insanlar ya Deviant yemi ya da Celestial maması, ötesi yok. Tamam, çizgi romanda da öyle ama hani devrimci senaryo?
Phastos’un partnerini saymazsak filmde süper olmayan tek kişi var, Harish Patel’in canlandırdığı, Kingo’nun uşağı Karun. Karun göründüğü her sahnede diğerlerinden rol çalıyor ve muhtemelen filmdeki en sevdiğiniz karakter olacak. Sersi’nin sevgilisi de var diyeceksiniz ama burası DC değil, Spiderman’i saymazsak ki kendisi buradaki gibi bir tanrısal süper değil, örümcek ısırınca süper güçlere kavuşmuş ergendir, süperler sıradan insanlarla takılmaz. Kit Harington’ın oynadığı Dane Whitman – Black Knight’ın hikayesini ikinci filme saklamışlar, arkadaşın siyahlara bürünmesine daha var.
Son cümle; herkes bildiği işi yapsın, Salma Hayek bir daha hiçbir süper kahraman filminde oynatılmasın, Chloé Zhao da mümkünse bağımsız sinemadan kopmasın. Amerikan sağcısı Michael Bay’in Transformers’larında bile insanlığın daha kıymetli-güçlü bir temsili var. Optimus Prime ve saz arkadaşları insanlarla omuz omuza savaşır ve onlar olmadan başaramaz. Chloe Zhao sağolsun, insan temsilini tanrıları videoya çeken bir uşağa indirgemiş.
İş, hikayeye işitme engelli ya da cinsel tercihi farklı süper kahraman sokmakla bitse keşke ama bitmiyor. Çinli yönetmen, Çinli başrol, ırkçı değilmiş gibi ama sapına kadar ırkçı! Bu film kimselere yaranamayan bir Marvel sinsiliği olarak hatırlanacak. Hani, M. Night Shyamalan’a güvenip Avatar: Son Hava Bükücü’yü çektirmişlerdi ya hani, Zhao’nun Eternals’ı onun kadar kötü olmasa da onun gibi bir şey.
Murat Tolga Şen – murattolga@gmail.com