30 yıl, 22 teşekkür belgesi ve kendi halinde sıradan bir devlet memuru… Kamil Bey ve ailesinin etrafında filizlenen olaylar, onların özelinden çıkıp; toplumsal düzeyde gerçekleşen sınıf atlama çılgınlığını gözler önüne seriyor. 80’li yılların yükselen trendi olan, ancak pek de uzun ömürlü olmayan bankerliği odak noktasına alan Faize Hücum; özgün anlatısı ve zaman zaman kara mizahı çağrıştıran yapısıyla sinemamızın fark yaratan filmlerden biri. Yönetmenliğini Zeki Ökten’in yaptığı, Genco Erkal’ın ise başrolde harikalar yarattığı film, okunmaya açık yapısıyla da ilgi çekiyor.
30 yıl boyunca devlete hizmet veren Kamil Bey’in emeklilik günü gelip çattığında, çevrede konuşulan en önemli hadise, dönemin modası bankerliktir. Onun gibi, orta sınıfa mensup herkes, parasını bankerlere yatırıp, yüksek faizle hayatını idame ettirmenin hatta bir tık öteye giderek oturduğu yerden zengin olmanın hayalini kurmaktadır. Emekli memur Kamil Bey ise herkesin dilinde olan bu durumu es geçmeyecektir. Nitekim o da artık içinden geçenleri gönlünce yapmanın ve en önemlisi de ailesiyle birlikte sınıf atlamanın hayalini kurmaktadır. Kamil Bey ve ailesinin özelinde başlayan bu hikâye, yer yer de toplumsal bir eleştiri halini almaktan geri durmamaktadır.
80 askeri darbesinin hemen ertesi. Ülke gündeminin siyasi bunalımlarla oldukça meşgul olduğu günlerde, ekonominin gündemini ise darbeden birkaç ay önce ilan edilen 24 Ocak Kararları işgal ediyordu. Bu kararname, bankalardan daha yüksek faizler veren bankerlerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermişti. Hal böyle olunca da, birçok insan köşeyi bir an önce dönebilmek adına, varını yoğunu bankerlerin kucağına bırakıyordu. Aynı bizim memur eskisi Kamil Bey’in yaptığı gibi…
Sokağa çıktığımızda, A’dan Z’ye birçok insanın, kolunu dahi kıpırdatmadan zengin olma hayaliyle yanıp tutuştuğunu görüyoruz. Bu bazen bir milli piyango bileti ile olur bazense dönemin trendi bankerlerin fazladan verdiği faizle. Ancak her defasında risk faktörü oralarda bir yerlerde gezinmektedir. Filmin esasen en önemli misyonu; dönemin sosyo-ekonomik yapısını bir sonraki kuşaklara aktarmasında yatıyor. Benim gibi birçok gencin, çocukluk yıllarında Şener Şen ve İlyas Salman’ın başrolleri oynadığı Banker Bilo (1980) filmiyle tanıştığı banker kavramı, aslında 80’li yılların başında birçok toplumsal yarayı da beraberinde getirmiştir.
Tabii, filmin yalnızca genel bir tabirle bankerleri anlattığını söylersek hata etmiş oluruz. Hikâyenin odak noktasına aldığı emekli memur Kamil Bey’in özelinde gelişen, sınıf atlama çabası filmin önemli yapı taşlarından bir tanesini oluşturmakta. Bunu yaparken yalnızca Kamil Bey ve ailesine bağlı kalmadan, toplumun her bir bireyinin bu hayale sıkı sıkıya bağlanışını, amiyane bir tabirle bu hayalin ne denli büyük çılgınlığa dönüştüğünü resmetmesi de filmi adeta toplumcu-gerçekçi bir hüviyete büründürmekte. Bu da hikâyenin, izleyenleri bir nebze de olsa düşünmeye sevk etmesine olanak sağlamaktadır.
Filmin bu anlatımı yaparken takındığı tavır da bir o kadar takdire şayan. Dramatik olarak değerlendirebilecek bir hikâyeye eklenen kara-mizah sosu filmin seyir zevkini oldukça yukarılara taşımakta. Böylelikle Kamil Bey’in istediği adam olabilme çabaları, trajikomik bir şekilde karşı tarafa aktarabilmektedir. Bu noktada anlatının en büyük destekçilerinden birinin de müzikler olduğunu söyleyebiliriz. Ne zaman hikâyenin dram tarafı baskınlaşsa, devreye giren müzikler kara bulutları dağıtabilmektedir.
Gelelim filmin incelikle yazılmış senaryosuna. Fehmi Yaşar tarafından kaleme alınan hikâye, detaycılığıyla dikkat çekmekte. Apartmana taşınmanın sosyal statü olarak sınıf atlama olarak görülmesi yahut faizin İslam dinince günah kabul edilmense rağmen bunu hiçe sayan dindarların filmde kendine yer bulması, anlatının gerçekçiliğini bir hayli kuvvetlendirmekte. Örneklerini çoğaltabileceğimiz, gündelik hayatta karşımıza çıkması kuvvetle muhtemel bu tipler ya da olayların filmde ince bir şekilde verilmesi, yaratılmak istenen para odaklı dünya portresine de birebir hizmet etmekte.
Faize Hücum; en başta, paranın insana hükmettiği modern bir evrende geçmektedir. Hikâyenin merkezine yerleştirdiği Kamil Bey, tüm hayatı boyunca çalışmanın, dürüstlüğün önemine dem vurmasına karşın oturduğu yerden para kazanmanın tadına varışının tezatlığını yaşayan bir karakterdir. Bundan sonrasında ise, kendini zaaflarına, dünyevi zevklere yavaş yavaş bırakmasına şahitlik ediyoruz. Aslında bunu bir nevi, sıradan bir insanın paranın gücüne kendini teslim edişi olarak da nitelendirebiliriz. Hayatında parayı kullanmayı bilmeyen, bu sebeple de paranın mutluluk getireceğine inanan biri olarak onun hikâyesi, yalnızca yaşadığı dönemin anlatısı olmaktan çıkıyor. Bu nedenle film, günümüzde ya da kapitalizm hüküm sürdüğü müddetçe güncelliğini korumaya devam edecektir.
Yönetmen Zeki Ökten’in filme katkısı ise yadırganmayacak derecede fazla. Evet, bu ana kadar hep hikâyenin üst düzey oluşundan bahsettik. Ancak, sinemanın yönetmenin sanatı olduğunu da unutmamak gerekir. Nitekim Zeki Ökten de bunu filmin her bir dakikasında da bize hatırlatmakta. En başta filmin anlatım şeklinin döneminin oldukça üstünde olduğunu söylemekte yarar var. Umut simgesi olarak resmedilen kapı metaforunun filme oldukça sürreal bir atmosfer kattığı aşikâr. Keza filmin son sahnesinde yer alan engelliler yarışı da yaratılan bu havanın, vurucu bir sonla bitmesini destekleyen sekanslardan.
Filmin büyük bir kısmının ağırlığını omuzlarına yükleyen isim ise, başrol Genco Erkal. Türk Tiyatrosu dendiğinde akla ilk gelen isimlerden olan usta oyuncu, Kamil Bey’in yaşadığı sancılı süreci ve karakter değişimini kalitesine yaraşır bir şekilde canlandırarak takdiri hak ediyor. Onun Kamil Bey rolündeki performansının filmin inandırıcılık düzeyine birebir etki ettiğini söyleyebiliriz.
Faize Hücum; sınıf atlama hayalini ve dönemin sosyo-ekonomik yapısını merkezine yerleştirdiği emekli memur Kamil Bey ekseninde, kendine has üslupla anlatan bir hikâye. Anlatısını trajikomik bir atmosferde götürmeyi seçen Zeki Ökten’in ustaca yorumu ve Genco Erkal’ın üst düzey performansıyla, sadece çekildiği dönemin değil, Türk Sinema tarihinin en başarılı filmlerinden biri. Bu nedenle Faize Hücum; her dönem izlenilmesi gereken, dersler çıkarılmasını öğütleyen ve 80’li yıllara damgasını vuran bankerleri de her daim hatırlamamıza olanak sağlayan, kült olmuş bir yapım.