“Koşun koşun, yıldızları içiyorum!”
İsmini, icat edildiği yer olan Fransa’nın Champagne bölgesinden alan şampanyanın en meşhur markası Dom Perignon’dur. Şampanyayı geliştirerek onu bugünkü haline getiren Fransız keşişi Dom Pierre Perignon (geliştirdikten sonra bu sözleri söylediği rivayet edilir) adının markalaştırılmasıyla ortaya çıkmış, epeyce pahalı bir içkidir. Peki, toprağın altında sakladığınız bir şişe Dom Perignon’nunuz varsa onu kaderine terk etmek olur mu? Elbette olmaz! İşte Fandango, kendilerine dalgacı diyen beş kafadarın “Dom”un peşinde yaşadıkları eğlenceli bir yol öyküsü…
Öteki Sinema için yazan: Başak Bıçak
Yol hikâyelerini çok severim. Yeni yerler keşfetme isteğimden olsa gerek, farklı amaçlarla yollara düşmüş insanların başlarına gelenleri izlemek oldukça keyifli gelir. Çünkü merak duygusu hep tazedir bu filmlerde. Çoğunlukla başlarına gelenlerden dolayı karakter/karakterler içe dönüş yaşarlar. Yollar uzundur, düşünecek zaman vardır; yaşanacak ise çok daha fazla… Bazen mutlu sonla biter bu yolculuklar, bazen de hüzünle. Bazen gidilecek yere varılır, bazen yarım bırakılır… Pes edenler, vazgeçirmeye çalışanlar ya da geride kalanlar olur. Yine de her şeye rağmen hep bir çaba vardır, umut hiç kaybolmaz. Ama değişmeyen bir şey vardır ki; yolun sonunda hiçbir karakter eskisi gibi olmaz…
Şimdiye dek içinden yol geçen yüzlerce öykünün filmi yapıldı. Easy Rider, Thelma&Louise, IT Happened One Night, Planes Trains&Automobiles, My Own Private Idaho, Forces of Nature, Little Miss Sunshine, Before Sunrise, The Motorcycle Diaries, Into The Wild, Bitter Moon, Caro Diario, Im Juli bunlardan sadece bazıları. Hatta Beat kuşağının kurucusu Jack Kerouac’ın meşhur On The Road romanından uyarlanan aynı adlı film de yakın zamanda gösterime girdi. Fandango da tıpkı bu filmler gibi bir yol öyküsü ve adını hareketli bir tür İspanyol dansı olan fandangodan alıyor.
Film 1971 yılında, ülkelerinde kısa bir süre önce zirve yapmış olan Beat kuşağı etkisinde olan birkaç Amerikalı gencin, mezun olduktan hemen sonra yola çıkmalarıyla başlıyor. Hepsi farklı nedenlerle yola çıksalar da ortak amaçları sonradan Meksika sınırında gömülü olan “Dom”u bulmak oluyor ve tabii ki yol boyunca başlarına gelmeyen kalmıyor. Aslında Fandango, yönetmeni Kevin Reynolds’ın ilk uzun metrajlı filmi ve öğrencilik döneminde okulda çektiği bir kısa filmin genişletilmiş hali. 1981 yapımı ve ismi Proof olan bu kısa metrajlı film, gerçek bir hikâyeden esinlenilerek çekilen paraşütle atlama sahnesinden oluşuyor. Proof’ta, Fandango’da olduğu gibi Gardner (Kevin Costner), Phil (Judd Nelson), Kenneth (Sam Robards) ve Dorman (Chuch Bush) yine bir Cadillac ile yolculuğu çıkıyorlar ve karşılaştıkları eski bir paraşüt okulunda Phil’i atlamaya ikna ediyorlar. Paraşüt okulundaki tuhaf karakterler dâhil her şey aynı fakat bir tek Fandango’da neredeyse filmin tamamını uyuyarak geçiren Lester (Brian Cesak) karakteri Proof’ta yok.
Proof’un uzun metrajlı hale getirilmesi ise Steven Spielberg sayesinde oluyor. Öyküyü çok beğenen yönetmen, Kevin Reynolds’ı desteklemeye karar veriyor ve böylece Reynolds ilk uzun metrajlı filmini çekmiş oluyor. Proof’un seçmelerinde başarılı olamayan Kevin Costner ise Fandango’da başrolü üstleniyor ve sonrasında Reynolds ile Robin Hood ve Waterworld gibi filmlerde de birlikte çalışma şansı yakalıyor. Fandango’da ise paraşütle atlama sahnesi filmde sonlara doğru izleniyor ve beş arkadaşın yol boyunca yaşadığı en unutulmaz anlardan biri oluyor. İlginç olan ise, Steven Spielberg’ün film çekildikten sonra hayal kırıklığına uğraması ve isminin kaldırılmasını istemesi. Fakat Spielberg, Kevin Reynolds’ı destekleyerek çok iyi bir iş yapmış çünkü Fandango, yönetmenin en iyi filmlerinden biri.
Fandango’nun geçtiği dönem, aynı zamanda Amerika’nın Vietnam’da savaşta olduğu ve binlerce Amerikalı gencin bir hiç uğruna yitirildiği yıllar olması açısından da önem taşıyor. Çünkü filmde savaşa epey bir gönderme var. Zaten Gardner ve Kenneth’ın yaşadıkları askerlik korkusu onları bu yolculuğa çıkaran asıl sebep olarak gösteriliyor; sonrasında şampanyanın peşine düşmek nihai amaçları haline geliyor. Özellikle Gardner’ın esas amacı askere gitmemek ve bu durum askerliğe daha milliyetçi duygularla yaklaşan Phil ile aralarında sıkça tartışma konusu oluyor. Nitekim yolda karşılaştıkları iki kızla bir mezarlığa giderek havai fişek patlattıkları sekans filmde bu korkularının en somut örneğiydi. Vietnam’da ölen bir gencin mezarını gördükten sonra korkuyla etraflarına baktıklarında, karanlıkta patlayan havai fişeklerin yarattığı duman, oradan oraya koşuşturan arkadaşları ve mezarlıklar arasındaki çığlıkları Fandango’nun Vietnam savaşına yaptığı başarılı bir göndermeydi ve Vietnam’ın, Amerika halkı için sadece ölümden ve yaşanan acılardan ibaret olduğunu gösteren iyi bir tasvirdi.
İçine savaş korkusu karışınca, sıkıcı bir yol öyküsüne dönüştüğünü sanmayın; aksine çok eğlenceli bir film Fandango. Hatta yaşadıkları şeyler farklı olsa da yola çıkma istekleri ve nihai amaçları her iki filmde de benzer olması açısından, bana biraz da Alexander Payne’in 2004 yapımı Sideways filmini anımsattığını söyleyebilirim. Kısacası Fandango, Dom Perignon’dan İspanyol dansına uzanan güzel bir yol filmi. Eğer yol filmlerini seviyorsanız, dalgacıların veda fandangosu kaçmaz!
Fandango fragman