Ölmek İçin Güzel Bir Gün: Flatliners / Çizgi Ötesi (1990)

Bugün ölmek için güzel bir gün…

blankÖlümün ötesinde bir şey varsa görmek istiyorum. Felsefe yapamadı. Din başaramadı. Şimdi sıra mutlak bilimde… İnsanoğlu bilmeyi hak ediyor değil mi?

Bir grup tıp öğrencisi kendilerini mesleklerine ve hayata adamış heyecanla daha fazlasını arzulamaktaydılar. Ölümü merak ediyorlardı. Ötesindeki o beyaz ışığı hani şu tünelin ucunda göründüğünü iddia ettikleri ve denemeye karar verdiler. Yapmak istedikleri kendilerini kısa bir süreliğine bildikleri tanımıyla öldürmek ve sonrasında ki deneyimlerini birbirlerine aktarmaktı. Her birinin geçmişinde kalan hayal kırıklıkları ve vicdan azapları vardı. Unutamadıkları lakin hatırlarında kalmayan… Başlangıçta denemek istemediler. Çok tehlikeliydi. Başlangıcında oldukları meslek hayatlarını riske atmak istemiyorlardı. Ama içlerinden biri kararlıydı deneyecekti. Onlarla ya da onlarsız…

Sonrasında genç doktor adayı Nelson kendini arkadaşlarının eline emanet edip ölümü keşfe çıktı. Uçsuz bucaksız çayırlardı gördüğü… Hava bir anda karardığında çok tanıdık bir sahneyle karşılaştı. Geçmişinin hayaleti ile hayata döndüğünde gözlerini açtı ve şunları söyledi: “Korkunun olmadığı bir paronaya yaşamak gibi… İzlenmek gibi…” Evet izleniyordu. Beş genç ve meraklı doktor adayı ölümü ve sonrasını böylece keşfe çıkmış oldular. Her biri kendilerine ait hayaletleri yanlarında taşıyarak geri döndüler.

Hepimizin var olan iç yaraları ölüp de döndüğümüzde bize yapışıp kalsaydı ve intikam isteselerdi biz ne yapardık?

Ölüm ve sonrası insanoğlu var olduğundan beri merak uyandıran, çözülmeye çalışılan bir mevzu olmaya devam etti. Dünyanın her hangi bir yerinde kalbi durup sonrasında geri dönen yani öldü ve tekrar dirildi diye addedilen kim varsa hepsine aynı soru sorulmuştur. Nasıl bir deneyimdi? Ne gördün?

blank

Çizgi Ötesi bu sorulara cevap bulmanın ışığında çekilen filmlerden bir tanesi… Öncesinde ve sonrasında bu konuya yakın farklı bakış açılarında birçok yapım vardır. Lakin Çizgi Ötesi rengi ve dokusu ile kült olmayı başaran filmler arasında. Gösterildiği günden itibaren birçok insana ilham olan ve oldukça ses getiren bir yapım… Oyuncuları açısından da değerli olmakla birlikte her birine yıldız olma adına kapıların aralandığı bir çıkış noktası olmuştur. 1990 yapımı filmin yönetmenliğini Joel Schumacher yaptı. Senaryosu ise Peter Filardi imzalı tam 115 dakikalık bir deneyim. Oyuncu kadrosu yıldızlar geçidi niteliğinde; Kiefer Sutherland, Julia Roberts, Kevin Bacon, William Baldwin ve Oliver Platt. Başarılı ve seyrettikçe damakta aynı tadı bırakan bir yapım…

Siz de merak eder misiniz ölümü? Nasıl olduğunu? Ruhunuz kabuğundan sıyrıldığı anda neler göreceğinizi? Eğer merak ediyorsanız benden size tavsiye öncelikle geçmişinizle hesaplaşın yanlışlıkla geri döndüğünüz de hesap kesilmemişse sizden istedikleri her ne ise almaya gelebilirler. İyi seyirler…

blank

Melahat Yılmaz Özberk

1981 Ankara doğumlu... Anadolu Üniversitesi Türk dili ve Edebiyatı bölümünde okuyor. Gölge- e Dergi ve Öteki Sinema’da çeşitli film eleştirileri ve hikâyeler yazıyor. Tek dileği yazacak sözlerinin bitmemesi ve bunları sayfalara dökebilmek…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Boogie El Aceitoso (2009)

Hem aksiyon, hem şiddet, hem de mizah dozu bakımından Boogie,
blank

Keneler de Saldırır: Ticks (1993)

Ticks, bir klasik olmaktan tabii ki fersah fersah uzak ama