blank2006 yılında çektiği Hatchet ile 80’ler korku filmlerine saygı duruşunda bulunan Adam Green, çok daha zor bir işe kalkışarak Hitchcock gerilimlerinden alışık olduğumuz bir tarza yöneldiği Frozen ile tekrar arz-ı endam ediyor. Ve bu denemesi ile survival-horror olarak nitelenen ölümle burun buruna gelen insanların kurtulma çabasını konu alan filmler arasında en önemli işlerden birini ortaya çıkarıyor.

Shawn Ashmore (kendisini X-Men’de buz adam olarak hatırlayabilirsiniz), Emma Bell ve Kevin Zegers’ın oyunculuğuna dayanan Frozen hafta sonları açık olan bir kayak pistinde başlayıp biten bir gerilim hikayesi.

Joe Lynch (Ashmore) ve Dan Walker (Zegers) iki iyi dosttur. Her zaman en tehlikeli pistlerden kayan bu ikili Parker O’Neil’in (Bell) Walker’ın sevgilisi olarak gruba dahil olması ile onu da yanlarına alarak kayak merkezine giderler.

blank

Sabah O’Neil’in pek kaymayı becerememesinden normal pistte bir tur atarlar ama içlerindeki adrenalini boşaltamadıklarından gece pist kapanmadan önce daha zorlu bir parkuru denemek isterler. Şanssız üçlümüz teleferiğe bindikten sonra olaylar öyle bir şekilde gelişir ki bir anda kendilerini koca tesiste tek başlarına ve havada asılı kalmış bir şekilde bulurlar.

Üç gencin bir teleferikten kurtulma çabasını anlatan Frozen 70’lere has tek mekanda geçen piskolojik gerilim filmlerini anımsatıyor. “Koca bir film teleferik üstünde nasıl geçer?” soruları film bittiğinde “keşke daha fazla sürseydi”ye dönüyor.

Adam Green‘in en başarılı işi olarak gördüğüm Frozen, doğal koşullar ile insan mücadelesini büyük bir gerilim ile vermeyi başaran bir hazine. Soğuk ısırığı, güneş yanığı, donma tehlikesinin yanına yanlış kararlar sonucu hasar alan eklemler ve aç bir kurt sürüsünü de ekleyerek gerilimi her geçen dakika arttırmayı başarıyor.

Ayrıca Green’in ilk dakikadan itibaren sanki teleferik canlı bir varlıkmış gibi, ya da bir terslik çıkaracakmış gibi, sürekli ayrıntılı sahneler ile teleferiği gösterdiği bölümler gerilimi arttıran önemli bir nokta.

blank

Üçlünün aralarındaki diyaloglar ise öyle gerçekçi yazılmış ki, bu tarz bir örneğin bir daha kolay kolay bulunacağını sanmıyorum. Örnek vermem gerekirse O’Neil’in öleceğini düşündüğü anda köpeğinin aklına gelmesi ve hayvanın o yokken açlıktan ölebileceğini düşünmesi, ya da Joe’un o ümitsiz anlarda teleferiğe binmeden konuştuğu bir kızın telefonunu hafızasında tutma çabası gerçekçiliği arttıran diyaloglar olarak göze batıyor.

En kötü durum senaryosunu Green filme çok iyi adapte ediyor. Daha kötü ne olabilir dediğiniz an bir sürpriz ile karşılaşmanız olası.

Ancak bu kadar övgüye rağmen film ne yazık ki gişede pek bir varlık gösteremedi. ABD box office’inde totalde 300.000 USD gibi bir rakama ulaşılmış. Ancak buna rağmen Türkiye’de gösterime girmiş olması ise mutluluk verici bir durum. Artık bu tarz farklı denemeleri de sinemada görme şansına sahip olabileceğimizi düşünüyorum. Zaten yılın başka bir tek mekan gerilim örneklerinden biri olan Rodrigo Cortés’in filmi Buried’ın da Türkiye’de vizyona girmesi bu düşüncemi destekler nitelikte.

Gerilim filmlerinden ve özellikle Hitchcock vari atmosferden hoşlanan izleyici için Frozen son 10 yılda çıkmış en önemli film diyebilirim. Kartepe’de, Uludağ’da teleferiğe bindiğinizde yanınızdaki ile girdiğiniz “burada asılı kalsak ne olur?” muhabbetinize en kötü cevabı size sunarak katılıyor. Sanırım bir daha teleferiğe binme cesaretini kendimde bulamayacağım.

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

11 Comments Leave a Reply

  1. Dan Walker olabilecek en saçma biçimde atladı teleferikten. bence filmdeki tek saçmalık, tek hata oydu. salata gibi bacaklarını uzatırsan onların kırılacağını neredeyse çocuklar bile biliyor. üstelik atladığı zaman henüz panikten sapıtmak için oldukça erkendi.
    diğer yandan filmi izlerken 1’de çalışan kombiyi 2’ye 3’e çekmeme sebep oldu film…

  2. Ezgi’ye katılıyorum. Üstelik bir kayakçının atlama zıplama, bilumum sıçrama hareketlerinden sonra yere nasıl inerse, vücuduna ne olur’u biliyor olması gerekirdi. Bunu kurgulamak niye zor? Yani tam bir kayakçı gibi düşünüp ama yine de başına bi iş gelmesi mümkün değil mi? Bence olabilirdi. Ben ayrıca kar temizleyicisinin sahnesinde, üzerlerinde dikkat çekebilecekleri başka kayak takımları varken onları neden atmadıkları? ve aracın üstüne değil de neden önüne attıklarını pek anlamadım? Öte yandan en umulmadık karakterin hayatta kalması işin güzel yanı ve o psikolojiyi seyircinin içine sokabilmesi…

  3. Ben aksine filmin gösterişsiz, sade tarzını ve gerçekçiliğini çok sevdim. Konu çok basit, olayların bir çoğu neredeyse mahsur kaldıkları teleferikte geçiyor. Ama gerilimi ve çaresizliği çok iyi yansıtmışlar. Bu yıl izlediğim gerilimler arasında üst sıralarda yer alıyor.

    Dan Walker’ın atlayışı bana da salakça geldi bir de o yükseklikten atlayıp ne yapacağını düşündü ben de bilmiyorum. Ama bir de orada mahsur kalan çaresiz, karamsar psikolojideki insanın ne kadar mantıklı hareket edeceğini bir düşünün. Eminim genel olarak bu tarz filmlerde görmeye alışık olduğumuz çok zeki, her şeyi bilen ve çok yetenekli adamlardan biri olsaydı o zor şartlardan kurtulmasını bir şekilde tam da teleferik düşeceği sırada başarır ve hepimizin hayranlığını kazanırdı. “Frozen”ın bunu yapmaması filmi farklı kılıyor. Olağandışı durumlarda sıradan insanların yaşayacağı korku, panik ve aklını yitirmesi aşamalarını çok iyi veriyor. Bu yüzden olabildiğince gerçekçi ve çarpıcı..

  4. gorcun ben aksine derken aksi dediklerinle yukarıdakiler aynı zaten :)

  5. Valla bana seyrederken çok saçma gelmedi o atlayış, ama siz deyince olabilir dedim. Başıma gelse en azından öyle atlanmaması gerektiğini öğrenmiş oldum:)

  6. Ben film’i beğendim. Gerilim yaratmak için çok büyük bütçelere gerek yok. Düşük bütçelerle de güzel gerilim filmleri çekilebiliyor. Bu açıdan bakıldığında benden tam puan.
    Timur Sarıgül.

  7. Ben filmi dün izleyebildim.Bana çok saçma geldi.Bence konusu güzeldi ama çekimlerden pek hoşlanmadım.Yani en azından ağızlarına bilgisayar ortamında da olsa biraz buhar yapabilirlerdi.Film boyunca ağızlarından hiç duman çıkmıyor.Soğukta arabanın içinde bile ağzımızdan buhar çıkarken teleferikte çıkmaması biraz tuhaf değil mi?Bu filmin dış mekanda çekilmediğini gözümüze sokmalarına gerek yoktu.Yerden o kadar yüksekte kızın saçları hiç uçuşmuyor ve o soğukta kızcağız altına yaptıktan sonra, nedense hiç bir yeri! donmuyor ve bacaklarını sürünürken ayıra ayıra kaçabiliyor.Filmi keşke biraz daha süsleselerdi, o zaman harika bir şey çıkabilirdi.Final güzeldi ama, hakkını yiyemem şimdi..

  8. Bence de güzel filmdi. Sadece 3 kişiyle film çekilir mi? Çekilir çokta güzel olur. 120 mi 127 mi saat filmi var mesela orada ise sadece tek kişi! Bir kişiyle film! Yani gavur yapıyor arkadaş, hemde çok güzel yapıyor :)

  9. Teleferikte mahsur kalan 2’si deneyimli 3 kişinin hikayesi bu kadar saçma olmamalıydı. zaten 2 deneyimli snowboard ya da kayakçı teleferikte bu şekilde mahsur kalmaz :) atlarsa bacaklarının kırılacağı aşikar diyen arkadaşlar, teleferikten zevk için atlayıp kaymaya devam etmek zevk için yapılan bir eylem :) ha şunu diyebiliriz bu mal atlamak için karın yumuşak olduğu güneşli saatleri değilde buz tuttuğu akşam saatlerini seçti bacakları kırıldı. o kadar snowboard yapmış biri bunu da düşünsün artık diğer bir konu öle mal gibi atlanır mı arkadaş yahu önce bir aşağıya sark mesafeyi kısalt sonra bırak kendini, hatta boardun ayağında olsun ki vücuda binecek yükü azalt.
    Ah be kızım elin yapışmış o soğuk demire (elinin orada ne işi var kısmını geçtim ) nefesinle biraz ılıt elini güzel kızım cart diye çekilir mi?
    Canım kardeşim o çelik halattan giderken eldivenlerin kesildi, bak çelik halata birşey diyemem belki keser ama o soğukta daha çok kayması lazım. Neyse çıkar ceketini bir kanca gibi kullan ceketini Indiana Jones gibi kayıver diğer direğe. vs. vs.
    Filmi izlerken bu gibi salaklıklar yüzünden delirdim. Filmin kahramanları bir çok gez salak damgası yedikleri için diyaloglarını da salak ve avanak izliyormuş gibi izledim açıkçası.
    Yerdil arkadaşın değindiği soğukla ilgili saçmalıklar da cabası hatta azını bile söylemiş daha bir çok var ))
    Bir çaresizlik filmi olması gerekiyor ama azıcık dağda vakit geçirmiş biri 100 kere kurtulur oradan bu sebeple bir saçmalıklar silsilesi idi, affedersiniz.
    Survival filmi olmaktan çok uzak….

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Dolls (1987)

1987 yılı mahsulü Dolls, Stuart Gordon’un filmografisinde, hele ki ilk
blank

Ateşli Kızlar Kampta (2000)

Ateşli Kızlar Kampta berbat bir film. Ucuz ve istismar edici