İYİLİK VE KÖTÜLÜK ARASINDA BALANS AYARI

Rus sineması özellikle Sovyet zamanında sinema tarihine geçmiş filmleri ile tanınır. Ne kadar devletin eliyle yapılsa da oldukça özgün işler çıkmıştır. Peki ya sonra? Sovyetlerin yıkılmasından beri Rusya sinemadaki gücünü de kaybetti ta ki Night Watch’a (Gece Nöbeti) kadar. (Fazla mı iddalı oldu? )

blankBir üçleme olan bu hikaye yakında Türkiye’de gösterime girecek daywatch (2006) ve çekimleri ne yazık ki! Amerika’da süren ismi belirsiz (duskwatch, finalwatch gibi bir şey olacak. Önerim baywatch-sahil güvenlik olması yönünde) ile bitecek. Sergey Lukyanenko’nun dört kitabından uyarlanan seriyi Kazakistan doğumlu yönetmen Timur Bekmambetov sinemaya aktardı.

Hikayemize kısaca değinmek gerekirse yıllar süren iyi ve kötünün savaşında iki taraf da çok sayıda zaiyat verir ve pes eder, böylece iki düşman ateşkes yapar ve aralarında bir anlaşma sağlanır. Bu anlaşmaya göre geceleri iyiler kötüleri gözler ve insanlara zarar vermemelerine çalışır ancak hiçbir suçsuz kötünün kanı akmamalıdır. Sabahları da kötüler iyileri gözler aynı şekilde. İnsanlar ise her iki tarafı seçme hakkına sahiptir ve herhangi bir zorlama ile karşılaşmamalıdırlar. Aksi takdirde kurallara uyulmazsa konsey harekete geçecek ve yeniden savaş başlayacaktır.

Nightwatch ise bu prologla başlar ve ana karakterimiz Anton’un iyi tarafı keşfetmesi ve bir kahin olması ile gelişir. Anton Gorodetsky’nin karısı ölmüş ve oğlu Yegor ile Yalnız yaşamaktadırlar. Yan komşuları ne kadar da mülayim bir baba oğul gibi dursa da aslında saklanmaya çalışan vampirlerdir. Anton karısının yokluğuna dayanamaz ve bir cadıya giderek onu canlandırmasını ister. Böylece büyü ile ilişkisi başlar. Anton’un oğlu Yegor ise denge için çok önemlidir, seçeceği taraf diğerine büyük üstünlük sağlayacaktır. Anton nightwatch olduktan sonra Svetlana ile tanışır. Kızın etrafını sarmış, “diğerleri” tarafından görülen kötü şans aurası sadece kıza ve çevresine değil tüm Moskova’ya zarar vermektedir. Efsaneye göre bir bizans bakiresinin reankarnasyonu olan Svetlana son savaşın yaklaştığının da habercisidir. Anton kızla ilgilenirken oğlunu geri planda bırakır ve genç çocuk yavaş yavaş kötülerin efendisi Zavulon tarafından kandırılmaya çalışılır. Zavulon Daywatch’ın başıdır ve son savaşın başlaması için gizlice hareket etmektedir.

blank

4.5 milyon usd gibi tarzı için ufak bir bütçeyle çekilen filmin özel efektleri ve müzikleri oldukça başarılı ve kitabın havasını iyi bir şekilde perdeye yansıtıyor. Ancak tabii teknik imkansızlıklardan ve senaryo gereği kitaptaki birçok unsur değiştirilmiş. Hoş efektlere ve başarılı vampir dizaynlarına rağmen yönetmenin eline lord of the rings gibi bir bütçe verilse nasıl bir seri olurdu gerçekten merak ediyorum. Gerçi son bölümü fox tarafından Amerika’da ve ingilizce olarak çekiliyor, bakalım nasıl bir fark olacak.

Filmin fragmanını ilk gördüğümde gerçekten ağzım! düşmüştü. Müzikler ve bilgisayar efektleri beni büyülemişti. Bu başarılı işlerin altında birçok freelancer efekt uzmanının imzası var, birçoğu kendi evinde ve kendi imkanları ile değişik sahneleri dizayn etmiş ve email yoluyla yönetmene sunmuş. Bu yüzden de filmde kolaj tadında değişik bir tarz yakalanmış.

Film ile kitap arasında yine her edebiyat uyarlamasında olduğu gibi büyük farklar var. Örneğin kitapta Yegor ile Anton’un bir akrabalığı yok sadece yol gösterici gibi bir konumda. Yönetmen karışıklıklar önlemek ve daha anlaşılır bir senaryo hazırlamak için bu yolu seçmiş ancak kitabın fanlarına göre film kitabın felsefi yapısından çok uzak ve aksiyona yönelik olmuş.

Bu yazı Daywatch ile devam edecektir….

Öteki Sinema için yazan: Masis Üşenmez

blank

Masis Üşenmez

1979 İstanbul doğumlu yazar ilk sinema deneyimini Superman ve Star Wars’la yaşayıp kendini çizgi roman ve bilim kurgu dünyasına atar. 2006 yılında "Öteki Sinema" kadrosuna katılır ve sitenin gelişiminde önemli rol üstlenir. Halen Öteki Sinema'da editörlük ve Cinedergi'de yazarlık yapmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Thale (2012)

Thale sonuçta herkese göre bir film değil ama özellikle minimalist
blank

Mad Max (1980)

Yönetmen George Miller’in ilk uzun metrajlı filmi Mad Max, 1978