“Geçmiş zaman, yaş 20… Güzel sanatlar fakültesini kazanmışım, heyecan doruklarda. Sanatın her dalına hangi kanattan konabilirim planları ve ruhumun sürekli dans edip şarkı söylemesi… Sinemalardan uçup, kitapçılara konduğum, bilet kuyruklarında, afişlerin önünde donup kaldığım, sanatın renklere ve biçimlere dair basmakalıp hükümlerimizi tahrik ederek bizi kendi içinde cereyan eden bir maceraya sürüklediği yıllar…
Kuşadası’nda yaşayan arkadaşım az konuşan, mübarek bir zat idi. Fakat konu film, kitap, müzik olunca dilinin düğümünü çözer, ben de haşlanmış lahana gibi kendimi salıverirdim. Bu değerli arkadaşım bununla da yetinmeyerek İzmir, Kuşadası, Aydın, Söke ve civar köylerdeki sinemaların duvarlarından film afişlerini itinayla söker, düzineler halinde bana yollardı.
Birbirimizle sadece telefon ve posta yoluyla kontak kurabildiğimiz bir dönemdi. Hatta çok beğendiğimiz filmleri tez elden anlatabilmek için telgraf çektiğimiz de olmuştur.
Sevgili Murat Tolga Şen aracılığıyla sizlerle paylaştığım bu mektupta bazı filmler ve kitaplar üzerine birtakım gençlik illüzyonlarını bulacak ve belki de ne kadar saçma diyeceksiniz. :)
videodreamproject
Murat Tolga’nın notu: İnsanın yıllar önce yazdığı şeyleri başkaları ile paylaşabilmesi gerçek bir özgüven sorunudur. Açıkcası benim kendime bile okumaktan utandığım onlarca mektup ve bakarken 80’lere ve moda ikonlarına lanet okuduğum sürüyle fotoğraf var. (Gömlek üzerine yeşil fosforlu askılar, yarım şalvar jean ve boğazlı spor ayakkabıları!) Videodreamproject’e, özellikle 80’ler gençlerinin ruhuna dokunduracak ve şimdilerde eksik olan bazı şeyleri hatırlatacak bu paylaşımı için samimiyetle teşekkür ederiz.
Internetten evvel uzun bir donem saltanatini surmus olan daktilo yillarini ozledim, 95’lere kadar bizde o devirden nasiplenebilmistik :)
Film isimlerinin tercümesi ayrıntısına ve kapak eleştirisine bayıldım :)
Sevgili Videodream, keyifle okuyacağım “Geçmiş Zaman Notları” kitabınızı büyük bir heyecanla bekliyorum. Bu minik ‘ön baskı’ gösteriyor ki, geçmişten gelen tavsiyelerinize uyulacaktır.
yazan yok ortada
ahahaa!aman sevgili Duru,
ne yapmıssınız!! ortada ne bır kıtap var ne de bu bir tavsiye!!
ne de ben bir yazarim.
sadece bir paylasim hepsi bu.
Videom, dream’im, canımın içi, ilahi ışıktan…sendeki bu tevazu beni öldürecek! Çekmecelerinden tozlu notlarının hepsini gün yüzüne çıkarman, ve de hatta diğer arkadaşın da dediği gibi artık bi kitaplaştırma çalışmasına girmen arzusuyla yanıp tutuşuyorum. Ellerine sağlık, zihnine şifa.
“hak’kın rahmeti su gibidir
o ancak, alçak yerlere akar.”
Mevlana
Videodreamproject – Nurdan Özçin’e mektup için teşekkürler :)
Harika bir yazı!
Yine Öteki Sinema yazarı olduğum için büyük keyif aldığım anlardan biri.
Kitle iletişim araçlarının gücü karşısında iyicene kırılğanlaşan
bireyler olmaktan kurtulup “düşleyen” alğı gücünü açabilecek,ussal yeteneğine sınırlılık getirmeyecek bir tutumla bu çalışmalari paylaşmakta fayda olduğuna ve gerçek iletişimin görebilen bireyler sayesinde oluşacağına inaniyorum.
Son derece keyifle takip ettiğim değerli ÖtekiSinema ve yazarlarına,dostlarıma çok teşekkürler.
RIME OF THE ANCIENT MARINER
Hear the rime of the Ancient Mariner
See his eyes as he stops one of three
Mesmerıses one of the wedding guests
Stay here and listen to the nightmares of the sea.
And the music plays on,as the bride passes by
Caught by his spell and the Mariner tells his sale…
S.Taylor Coleridge (1798-1834)
Coleridge’e bayıldığını biliyorum =)
senin kadar entellektüel kadınların kenarında köşesinde bulunmadığı bir toplumda yaşıyor olmaktan utanç, seninle gurur duyuyorum.
ilk tanıştığımız günden beri değişmedi bu…
yazdığın her şey, altına imzanı attığın her şey, başkalarının sahip olmayı başaramadığı bir sağduyu, içgörü ve tespit potasında şekilleniyor.
ve ne yazarsan yaz değişmiyor bu…
satır aralarından akıyor…
seni tanımamış olsaydım, eminim hayatımda bir şeyler eksik kalacaktı. iyi ki oradaydın ve farkında olmadan bana inanılmaz ilham verdin…
herkesin benim kadar şanslı olmasını isterdim…
her genç kadının senin kadar wise bir dostu olmasını isterdim…
ama malesef, senden çok fazla yok…
bu nedenle seni anlama kapasitesine nail olabilecek çok fazla insan da yok…
ellerine sağlık canım; yine muhteşem, yine mükemmel!