It is not my book. It is your movie. It is a good movie. – Ursula K. Le Guin
Uzun zaman önce insanlar ve ejderhalar bir arada kardeşce yaşıyorlardı. Ancak ejderhalar insanların hırs ve öfke dolu yaşamlarından uzaklaşmak için ayrıldılar. Böylece dünyadaki dengeler bozuldu ve iki kadim dost uzun yıllar boyu birbirlerine dokunmadan yaşadı ta ki denizciler iki ejderhanın üstlerinde savaştığını görene dek.
Bilindiği üzere sinemalara kitap çevirisi kazandırmak hallice zor bir iştir ve eğer Peter Jackson gibi bir beyne de sahip değilseniz genelde başarısızlıkla sonuçlanır. Ayrıca başka bir gerçek de babanız ya da ailenizden biri ünlü bir sanatçı ise siz hiçbir zaman babanız kadar başarılı bir sanatçı olamazsınız. Örneğin Beatles’ın aykırı üyesi John Lennon’ın oğlu bir ara albüm yaptı, tipini bile hatırlayan yoktur şimdi. Sanırım “bir aileye bir sanatçı yeter” diye 11. bir emir olsaydı hepimiz çok daha rahat bir hayat sürecektik.
Bütün bunları neden anlattığıma gelirsek karşımızda fantezi edebiyatının yüzüklerin efendisinden sonra belki de en sevilen serilerinden birini olan Yerdeniz’i konu alan, Hayao Miyazaki’nin oğlu Goro’nun yönettiği bir anime var.
Studio Gibli’nin TfE projesine başladığını duyduğumda oldukça heyecanlanmıştım. Ayrıca Goro‘nun ilk yönetmenlik deneyimini böyle büyük bir projeye ayırması da aklımda bazı şüpheler uyandırmıştı.
Filmimizin konusuna gelecek olursak The Farthest Shore ve Tehanu adlı serinin üçüncü ve dördüncü kitabı üzerinde duruluyor. Prens Arren içindeki kötülüğe yenilerek (nedeni bütün film boyunca anlaşılamıyor) babası kralı öldürür ve kraliyetten kaçar. Bir çölün ortasında aç kurtların saldırısına uğramışken (burda da ilerde gördüğümüz gücünü niye kullanmadığını anlamıyoruz) Sparrowhawk adlı bir büyücü tarafından kurtarılarak himayesi altına alınır. Şehre giden ikili burda Therru adlı bir kız çocuğunu kurtarır böylece Lord Cob adlı bir de düşman edinirler.
Hikaye kısaca böyle daha fazla anlatıp zevkinizi kaçırmak istemem. Gelelim filmin yapım aşamasına. Hayao Miyazaki daha animeye yeni başladığı zamanlarda Ursula hanıma bir mektup yollar ve serisini filme almak istediğini söyler. Yazar yönetmeni tanımadığından ve animenin daha ne olduğunu bilmediğinden teklifi reddeder. Yıllar sonra my neighbour totoro’yu seyreder, her anime sever gibi bir Miyazaki hayranı olur ve japon yayımcısı ile görüşüp Miyazaki’nin hala Yerdeniz’i filme almak isteyip istemediğini sorar. Studio Gibli tabii hemen projenin üstüne atlar. Ancak Miyazaki ile daha sonra tekrar görüşen yazar yönetmenin artık sinema filmi çekmeyeceğini oğlunun filmi üstlenip kendisinin de danışman olarak çalışabileceğini söyler (yazarla gerçekten böyle bir konuşma olmuş mu bilemiyorum, yazarın yalancısıyım çünkü Miyazaki filmin çekim aşamasında howl’s moving castle’ı çeker ve TfEye danışmanlık dahi yapmaz). Ursula hanım bu durumu biraz hayal kırıklığı ile kabul eder. Daha sonra çok kısa bir sürede film çekilir ve yazar için bir özel gösterim yapılır. Film bittikten sonra Goro Ursula’ya “filmimi nasıl buldunuz” diye sorar. Ursula “iyi bir film. Benim kitabım değil ama iyi bir film.” diyebilir sadece.
Aksayan noktalarına gelmeden önce filmi görsellik ve müzikal olarak başarılı bulduğumu belirtmem gerekir. Ama yine de goro babasından görsellik olarak da geride. Ancak asıl problem senaryoda. Miyazaki’nin o güzel, şirin karakterleri ve masalsı sinema yapısı tamamen öldürülmüş ve vahşi bir film ortaya çıkmış. Çok derin kurgu boşlukları var, bir süre sonra neyin neden olduğunu bilemiyoruz. Yine de kitaptan bağımsız değerlendirecek olursak herşeye rağmen eli yüzü düzgün bir anime var ortada.
Filmimiz Japonya’da beş hafta box office’de bir numarada kalmış, açılış hasılatı olarak da rekor kırmış. Birçok festivalden ödüller almış. bizde de !f istanbul ve istanbul film festivalinde baba oğul Miyazaki bölümünde gösterilmişti. İlginç bir not da bu film isim haklarının Sci-fi channelda olması yüzünden (kendileri bir mini tv dizisi çekmişler) 2009’dan önce sinemalarda gösterilemeyecek. Yani Amerika ile aynı anda değil iki yıl önce seyretmiş olduk bu güzel animeyi.
Ben bir Yerdeniz fanatiği olarak Le Guine katılıyorum çok hoş bir çalışma ama serinin bana hissettirdiklerinden farklı bir havası var .Her şeyden öte Ged in pürüzsüz dinginliğini yabancılamış olabilirim.Kara gölgesinin ruhunda açtığı yara izinden bağımsız gibi …Animediki karakter bana Ged in ilk hocası Ogion u hatırlattı daha çok:)