Gidenlerin Ardından: Shelley Duvall (1949-2024) 1 – 3women

Gidenlerin Ardından: Shelley Duvall (1949-2024)

15 Temmuz 2024

Beyaz perdenin gördüğü en sinematografik çehrelerden birini, bir döneme damgasını vuran büyük bir aktrisi, Shelley Duvall’ı kaybettik. Duvall’ın sezgilerine dayalı doğal bir oyun tekniği vardı ve kimi oynarsa oynasın, rolüne büyük bir zarafet ve karizma katmayı beceriyordu. Üstelik, karşısındakinin oyun gücünü artıran bir tarzı vardı. Sinema tarihinde Duvall’ın 1970-1981 arasındaki 11 yıllık dönemde peş peşe oynadığı filmler (Brewster McCloud, McCabe & Mrs. Miller, Thieves Like Us, Nashville, Buffalo Bill and the Indians or Sitting Bull’s History Lesson, Annie Hall, 3 Women, The Shining, Popeye, Time Bandits) kadar iyi bir seri yakalayabilmiş çok az aktris vardır, iki elin parmaklarını geçer mi, emin değilim.

Gidenlerin Ardından: Shelley Duvall (1949-2024) 2 – shelley duval 2000 8314fafc7ca5420d8ca332607f9afd2bSanırım ben Shelley Duvall’ı ilk kez TRT’de yayınlanan bir masal programından hatırlıyorum. Küçükken ürkütücü hikâyeler içeren bu programa bayılırdım (Grimm Kardeşler’den uyarlanan “Korkuyu Arayan Çocuk” masalından çok etkilendiğimi hatırlıyorum) ve bu masalların bazılarının sunuculuğunu Duvall yapardı. Yüzü sıra dışı bir imge olarak belleğime çakılmıştı ama kim olduğunu bilmiyordum tabii. Yıllar sonra Vincent Price’ı araştırırken o programdaki Korkuyu Arayan Çocuk masalını onun seslendirdiğini öğrenmiştim, daha sonra onun sesiyle izlemek de nasip oldu. Bu sefer Shelley Duvall’ı Stanley Kubrick’in Cinnet (The Shining, 1980) ve Robert Altman’ın Temel Reis (Popeye, 1980) filmlerinden tanıyor ve seviyordum.

Shelley Duvall’ı keşfeden yönetmen Robert Altman’ın arkadaşları Tommy Thompson ve Brian McKay oldu. Bir partide denk geldikleri kızı o sıralar Sirkte Cinayet (Brewster McCloud, 1970) filmi için oyuncu arayan Altman’a haber verdiler, “Mutlaka tanışman lazım, çok özel biri” diye. Deneme çekimine başladılar, kızın aktris olduğunu sandığı için ona yüklendi, biraz zorladı ama karşısında bambaşka biri vardı, koskoca Altman’ın adını bile duymamış, hiçbir oyunculuk eğitimi almamış, saf ama yetenekli bir genç. Altman, Duvall’ın doğallığı karşısında âdeta büyülendi. Evet, oyunculuk eğitimi yoktu ama hakiki biriydi. Altman’a göre Sirkte Cinayet’te hamlığı belli oluyordu ama onun büyüleyici bir tarafı vardı, hemen bir sonraki filmi McCabe & Mrs. Miller’ın (1971) kadrosuna kattı ve Julie Christie’den ona mentorluk yapmasını rica etti. Bir efsane işte böyle doğmuştu.

Sinema tarihi başından beri uzun soluklu yönetmen-oyuncu iş birliklerine sahne olmuştur. Bazı yönetmenlerin fetiş oyuncuları vardır ve genellikle onunla çalışır. Yakın tarihten en iyi örnek Scorsese-DiCaprio olabilir. Scorsese-De Niro, Bergman-Ullmann, Kurosawa-Mifune, Griffith-Gish, Tarantino-Jackson, Ford-Wayne, Coen-McDormand, Hitchcock-Stewart, Allen-Keaton, Burton-Depp, Cassavetes-Rowlands, Woo-Yun Fat, Cukor-Hepburn, Anderson-Murray, Almodovar-Cruz gibi muhteşem iş birlikleriyle liste uzar gider… Adı bu bağlamda pek anılmasa da Altman-Duvall birlikteliği bence bunun en güzel örneklerinden biridir. Sirkte Cinayet (Brewster McCloud), McCabe & Mrs. Miller, Bizim Gibi Hırsızlar (Thieves Like Us, 1974), Nashville (1975), Buffalo Bill ve Kızılderililer (Buffalo Bill and the Indians or Sitting Bull’s History Lesson, 1976), Üç Kadın (3 Women, 1977) ve Popeye (1980) gibi birbirinden ilginç filmlerle sinema tarihine damga vurdular.

Gidenlerin Ardından: Shelley Duvall (1949-2024) 3 – Shelley 5

Shelley Duvall sadece bir Altman oyuncusu olarak kalsaydı çok yazık olurdu ama öyle olmadı, 1977 yılı Duvall’ın hayatını komple değiştirecekti. Sadece iki hafta arayla galasını yapan iki film Annie Hall (27 Mart 1977) ve Üç Kadın (10 Nisan 1977) Duvall’a bambaşka bir hayat sundu. Annie Hall’daki rolü görece kısaydı ama bu filmin setinde (bir rolü de olan) müzisyen Paul Simon’la tanıştı ve iki yıl kadar bir beraberlikleri oldu. Evet, bir döneme damgasını vuran Simon and Garfunkel grubunun Simon’ı Duvall’ın sevgilisiydi. Fakat Paul Simon, Duvall’ın hareket alanını sürekli kısıtlıyor, her zaman yanında olmasını istiyordu. Çift 7 Aralık 1977’de Primetime Emmy ödüllü The Paul Simon Special’da birlikte görüldüler ama sinema perdelerinin Duvall’la buluşması yıllar alacaktı. Simon, Duvall’a şarkılar yazıyor, birlikte oynayacakları bir film senaryosu (One-Trick Pony) yazıyordu ama Duvall’ın film çekimleri için aylarca kendinden uzaklaşmasına tahammülü yoktu.

Duvall’ın verdiği bir röportajdan Robert Altman’ın Bir Düğün (A Wedding, 1978) filminde oynayamama nedeninin Simon olduğunu öğreniyoruz. Duvall New York’ta harika bir film setinde arkadaşlarıyla zaman geçirmek yerine Simon’ın ailesine Şükran Günü Yemeği hazırlamak durumunda kaldığını anlatır. Mükemmel başlayan ama inişli-çıkışlı ilerleyen bu sorunlu ilişki bir süre sonra bir hayra vesile olacaktı. Buna birazdan geri döneceğim.

Duvall Üç Kadın filmindeki Millie Lammoreaux rolünde sergilediği o olağanüstü performansla Cannes Film Festivali’nden En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanır (haberi Paul Simon’dan alır), BAFTA’ya aday gösterilir. Los Angeles Film Eleştirmenliği Birliği’nden En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazanır, New York Film Eleştirmenleri Birliği’nin En İyi Kadın Oyuncu ödülüne aday gösterilir. Üç Kadın’ı seyreden Stanley Kubrick derhal onu Cinnet’in kadrosuna katar (daha yıl 1977!). Kubrick’e duyarlı, kırılgan bir karaktere hayat verebilecek ve yürek parçalayıcı şekilde ağlayabilen bir aktris lazımdır ve Kubrick aradığı kanı hayranı olduğu Robert Altman’ın son filminde bulmuştur.

Gidenlerin Ardından: Shelley Duvall (1949-2024) 4 – Shelley Duvall The Shining 1980 Stanley Kubrick Far Out MagazineCinnet’in uzun bir çekim takvimi vardır, bu arada Simon ile Duvall bir ayrılıp bir barışırlar. Simon sevgilisini, Duvall’ın tanıştırdığı Carrie Fisher’la aldatmaktadır. Duvall Cinnet’in çekimlerine gitmek için havalimanına vardığında kavga ederler ve nahoş bir şekilde vedalaşırlar. Çekimler bittiğinde Duvall, Simon’dan bir daha geri dönmemek üzere ayrılacaktır. Duvall verdiği bir röportajda ayrılıklarını Paul Simon’ın You’re Kind adlı parçasına atıfta bulunarak açıklar, “O uyurken pencerenin açık kalmasını istiyor, ben kapalı. Özel bir sebebi yok.” İkili ayrıldıktan sonra arkadaş kalırlar. Sonrasında Simon da karakterlerinin uyuşmadığını itiraf edecektir. Ama bu çalkantılı ve yıpratıcı ilişki, Duvall’ın Cinnet filmindeki performansını olumlu yönde etkiler.

Havalimanından göz yaşları içinde ayrılıp Londra’ya giden Duvall, Cinnet’e gelmeden önce az çok Wendy Torrance karakterinin ruh hâline bürünmüş gibidir. Bu Kubrick’in nobran yönetimiyle birleşince karşımıza sinema tarihinin en çarpıcı oyuncu performanslarından biri çıkar. Kendi adıma, Üç Kadın ve Cinnet’i Duvall’ın oyunculuk kariyerinin iki zirvesi olarak görüyorum.

Shelley Duvall Cinnet’ten sonra bir başka unutulmaz rolle, Temel Reis’teki Safinaz (Olive Oyl) karakteriyle seyirci karşısına çıkar. Benim kuşağımın Shelley Duvall denince aklına gelen ilk film muhtemelen budur. Bu filmi Terry Gilliam’ın Zaman Haydutları (Time Bandits, 1981) takip eder. Ve o dönemde Duvall televizyon yapımlarına yönelir. The Secret World of the Very Young (1984), Booker (1984) gibi TV filmlerinde oynar. Bu dönem en dikkat çekici filmi Tim Burton kısası Frankenweenie (1984) olur. Faerie Tale Theatre, Tall Tales & Legends ve Nightmare Classics gibi bilinen dizilerde Duvall’ı yapımcı olarak görürüz, bu dizilerin bazı bölümlerde sunucu ve oyuncudur da. Duvall popüler ve başarılı bir TV yapımcısı hâline gelmiş, yeni neslin kalbinde taht kurmuştur. Bu arada Roxanne (1987) ve Sevimli Dev (Suburban Commando, 1991) gibi gişe komedilerinde boy göstermiştir.

90’larda oynadığı en dikkat çekici film Jane Champion’ın Henry James uyarlaması Bir Kadının Portresi (The Portrait of a Lady, 1996) olur. Ben Shadow Zone: My Teacher Ate My Homework’teki (1997) Bayan Fink rolünü de severim. Ciddi sağlık sorunları boğuşacağı 2000’li yıllar başlarken TV filmi Dreams in the Attic’teki (2000) Nellie hariç, Manna from Heaven’daki (2002) görece kısa ve önemsiz bir rolle usulca sahneden çekilir. 2023 yılındaki The Forest Hills’e kadar başka bir filmde oynamaz.

Gidenlerin Ardından: Shelley Duvall (1949-2024) 5 – Shelley 81989 yılından beri Disney Channel filmi Mother Goose Rock ‘n’ Rhyme sırasında tanıştığı oyuncu, komedyen ve müzisyen Dan Gilroy’la (Madonna’nın ilk müzik gruplarından Breakfast Club’ın solisti ve bir dönem Madonna’nın sevgilisi) birlikte olan Shelley Duvall 2000’li yıllarda köklerine, Teksas’a döner ve partneriyle Hill Country’de sakin bir hayat sürmeye başlar. 2010 sonrasında gerek fiziksel gerek mental açıdan ciddi sağlık sorunlarıyla boğuştuğu yıpratıcı yıllar geçirir. Aslında bu yılları anlatan uzunca bir bölüm yazmıştım ama çıkarttım, Duvall’ın sinemacı yönünü etkileyen detaylar değildi. Sadece sinemadan uzak kalmasının ardında yaşadığı sorunlar olduğunu bilmenizi isterim.

Shelley Duvall son yıllarında çok sevildiği bir muhitte sevdiği kişilerle yaşayıp gitti ve ardında birbirinden önemli yapımlardan oluşan şahane bir kariyer bıraktı. Şimdi size onun birkaç filmini önereceğim. Bunlar izlediklerim arasından yaptığım seçimler olacak, performansının övüldüğü bazı TV filmlerini henüz izleyemedim, özür dilerim. Annie Hall gibi görece küçük rolleri olan filmleri dışarıda tuttum. İşte oyuncu, yapımcı (ve bence moda ikonu) Shelley Duvall’ın birkaç sağlam filmi…

Thieves Like Us (Bizim Gibi Hırsızlar, 1974)

Brewster McCloud ile sinemaya ısınan, McCabe and Mrs. Miller ile yeteneğini ön plana çıkaran Duvall ilk önemli rolüne Thieves Like Us ile kavuşur. Film Robert Altman’ın onun otantik oyunculuğuna güvenmekle hata etmediğinin bir kanıtı. Bence Duvall ilk büyük oyununu bu filmde veriyor.

Nashville (1975)

1970’lerin imza filmlerinden biri. Belirli bir dönemin politik ve toplumsal ruhunu aktarmakta Nashville kadar başarılı olan film azdır. Tabii bu bir ansambl filmi olduğu için Shelley Duvall’ın ön plana çıktığını söyleyemem, Altman haklı olarak buna izin vermiyor ama film bir harika.

3 Women (Üç Kadın, 1977)

Aktris Julianne Moore, Üç Kadın’da Shelley Duvall ve Sissy Spacek’i seyrettikten sonra oyuncu olmaya karar verdiğini açıklamış. Duvall’ın Sissy Spacek ile karşılıklı döktürdükleri 3 Kadın, bir rüya (“kâbus” mu desek?) olarak tasarlanan filmler içinde çok özel bir yere sahip. Bergman’ın Persona’sından etkilenen filmler içinde bir zirve olarak nitelendirip çekileyim.

The Shining (Cinnet, 1980)

Shelley Duvall’dan insanüstü bir performans. Rolü icabı her gün sete gelip ağlayıp çığlık atmak zorunda kalan Shelley Duvall’a Jack Nicholson bir gün şöyle demiş: “Bunu her gün nasıl yapıyorsun, anlamıyorum.” Duvall’ın Cinnet’teki oyunculuğunu öven daha iyi anekdot olabilir mi, emin değilim.

Bu arada, Kubrick’in Duvall’ı sette zorladığı bir gerçek ama onu delirttiği, kariyerini bitirdiği uyduruk bir şehir efsanesi. Hatta Cinnet hakkında yayımlanan bir kitap bu filmin çekim kayıt defterine ulaşıp kaynak olarak kullandığı için “tekrarlanan çekim sayısı” efsanesini de yerle bir etti. Filmde tek bir sahne bile 15 defadan fazla çekilmemiş. 10-15 de az değil tabii, ama bir 127 değil.

Popeye (1980)

Kalitelidir, değildir, orası tartışmalı (ben beğenirim o ayrı) ama kült bir film olduğu tartışılmaz. Ve bunu sadece benzersiz setlerine ve Robin Williams’a borçlu değil, Shelley Duvall fiziğinin verdiği avantajla -Roger Ebert’in de vurguladığı gibi- “mükemmel” bir Safinaz oluyor. Gerçekten kusursuz.

Time Bandits (1981)

Terry Gilliam ve Monty Pyton’dan takım arkadaşı Michael Palin’den (hayranı olduğum bir sanatçıdır, belki bir gün onun gezi kitapları üzerine bir yazı yazarım) zırdeli işi bir fantastik macera. Absürt bir taşlama ama bir o kadar da karanlık kült bir film.

KAYNAKLAR

Eliot, Marc. PAUL SIMON: A LIFE, 2010, John Wiley & Sons, ABD.

Hillburn, Robert. PAUL SIMON: THE LIFE, 2018, Simon & Schuster, İngiltere.

Niemi, Robert. THE CINEMA OF ROBERT ALTMAN: HOLLYWOOD MAVERICK, 2016, Wallflower Press, ABD.

Zuckoff, Mitchell. ROBERT ALTMAN: THE ORAL BIOGRAPHY, 2009, Alfred A. Knopf, ABD.

https://www.imdb.com/name/nm0001167/?ref_=nv_sr_srsg_0_tt_6_nm_1_in_0_q_shellet%2520duvall

https://en.wikipedia.org/wiki/Dan_Gilroy_(musician)

https://www.hollywoodreporter.com/feature/searching-for-shelley-duvall-the-reclusive-icon-on-fleeing-hollywood-and-the-scars-of-making-the-shining-4130256/

https://www.texasmonthly.com/arts-entertainment/shelley-duvall-archives-super-fan-befriended-actress/

blank

Ertan Tunc

Sevdiği filmleri defalarca izlemekten, sinemayla ilgili bir şeyler okumaktan asla bıkmaz. Sürekli film izler, sürekli sinema kitabı okur. Ve sinema hakkında sürekli yazar. En sevdiği yönetmen Sergio Leone’dir. En sevdiği oyuncular ise Kemal Sunal ve Şener Şen.

“Türk Sinemasının Ekonomik Yapısı 1896-2005” adlı ilk kitabı; 2012 yılında Doruk Yayımcılık tarafından yayınlanmıştır. Kara filmler, gangster filmleri, İtalyan usulü westernler, giallolar ile suç sineması konularında kitap çalışmaları yürütmektedir. İletişim: ertantunc@gmail.com

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

Kimdi Bu Godzilla Selahattin? 6 – 2770913 godzilla

Kimdi Bu Godzilla Selahattin?

Renkli kişiliğiyle dikkat çeken 'Godzilla' lakaplı büyük sinema aşığı ve
Gidenlerin Ardından: Tom Wilkinson (1948-2023) 7 – Tom Wilkinson in Michael Clayton 2007

Gidenlerin Ardından: Tom Wilkinson (1948-2023)

Tom Wilkinson, rolüne her zaman ciddiyetle yaklaşan, George Clooney’nin deyimiyle