Çocukluğumda defalarca okuduğum ve çok sevdiğim Hansel ve Gretel, Avrupa’ya ait bir ortaçağ halk söylencesi… Biz bu masalı daha çok Grimm kardeşlerin uyarladığı haliyle biliyoruz. Artık koca adam olmama rağmen eserin içerdiği korkutucu öğütler hala aklımdan çıkmış değil!
Hansel ve Gretel, Lorax gibi şimdinin çevre dostu modern masallarına benzemiyor. Kötü kalpli anneler (bazı düzenlemelerde üvey anne) açlık, karanlık bir orman, pastadan evler ve çocuk yiyen, üstelik de bunun için onları semirten çirkin cadılar!
Hollywood bu eseri, kendinden beklendiği gibi, bol malzemeli bir pizzanın tabanı olacak şekilde kullanmış. Hansel ve Gretel’in başına gelenleri masalın ilk haline uygun şekilde ilk 5-10 dakikada gösterip geçiştiren film, bu iki bahtsız kardeşin gençlik yıllarında geliyor ve onları aksiyon ve eğlence sinemasına uygun bir kahraman profilinde kurgulayarak “Cadı Avcısı” yapıyor.
Filmin olayı bu! aksiyon adamı bir Hansel ve en çıtır zamanlarında Gretel, binbir çeşit atlama-hoplama numarasının yanında hepsi de günümüzdeki ateşli silahların atası sayılabilecek oyuncaklarıyla fakir ortaçağ köylülerine musallat olan cadıları avlıyorlar. Öyle ki elle çevirerek şarj edilen bir elektro şok cihazları ve ilkel bir Gatling’leri bile var!
Filmdeki eğlence sineması düşkünü seyircinin asla sorgulamayacağı şeylere takılabilirim pekala… Mesela 80 yıllık geçmişi bulunan insülin iğnesini, çocukken pastadan evi kemirmekten şeker hastası olmuş ortaçağ kahramanı Hansel’in nasıl kullanabildiği ya da o devirde insan sesi kaydedebilen ilkel bir plakçaların nasıl olabileceği gibi? Böyle pek çok fantastik güncelleştirme var filmde ancak artık perdedeki illüzyonla gözü iyice boyanan genç kuşak seyircinin bunları kafaya takacağını hiç sanmıyorum. Zaten süpürgeye binip uçan cadılara inanıyorsak bunları neden sorguluyoruz ki!
O zaman da filmin gençlik-güzellik üzerine sakat algılamasından bahsedebilirim. Kardeşler bir kadının cadı olduğunu anlayabilmek için dişlerini yüzünü ellerini kontrol ediyorlar çünkü güzel birinin cadı olmasına imkan yoktur! Çirkin ve şişmansan hiç şansın yok, yakılacaksın!
Ama bunlar kimin umurunda! Hansel ve Gretel: Cadı Avcıları, uyarlandığı masalı ya da tarihi gerçekliği umursuyormuş gibi görünmüyor. Filmin derdi tüm bu malzemeden 88 dakika boyunca sıkı bir aksiyon çıkarabilmek ve çoğu zaman bunu becerebiliyor da…
Filmin kısalığı bu tür filmlerden hoşlanmayanların bile sıkılmayacağı bir izlenceye yol açıyor, ayrıca Jim Henson’un yaratıklarına çok benzeyen ve ismi manidar bir şekilde Edward olan trolümüz de hikayeye keyif katıyor. Biraz da Edward’ın varlığından olsa gerek, Hansel ve Gretel’de 80’ler fantastiklerine benzer bir duygusallık hakim. Özellikle cadıların ayin için toplandıkları sekansta bu duygu iyice yükseliyor, keşke daha uzun tutulsaymış… Bir de işin içinde orman ve içine kötü ruhlar girmiş cadılar olunca başka bir benzerlik daha ortaya çıkıyor. Özellikle final sekansını izlediğinizde hangi filmden bahsettiğimi anlayacaksınız; Evil Dead!
Film aslında kolayca bir PG-13 eğlenceliğine dönüşebilecekken, yapımcılar kan göstermek konusunda korkak davranmamışlar. Kürekle koparılan kafalar, parçalanan vücutlar, ağaçlara vurularak öldürülen insanlar… Bunları izlemekten vahşice bir keyif almıyoruz (aslında alıyoruz) elbette ancak hikayenin hakkını da vermek gerek! Film aksiyonunu arttırarak devam ederken bir yandan da masalı revize etmeyi sürdürüyor. Özellikle çocukları ormana götürüp terk etmesi için babalarını kışkırtan anne ve bunu yapan baba figürüne çok anlayışlı bir açıklama getiriliyor ve ‘kutsal aile’nin zarar görmesi önleniyor.
Aslında tarihi gerçekliğe baktığımızda gördüğümüz şey masalın kendisinde olan… Kıtlık zamanlarında aç kalmaktan korkan ailelerin gerçekten çocuklarını öldürdüğü ya da terk ettiği yüzlerce vaka mevcut. Yine binlerce insanın cadı olarak suçlanarak öldürüldüğü utanç zamanlarına dair bir haklı çıkarma da izliyoruz. Kötü cadılar köyleri yıkıyor, çocukları kaçırıyorken onları yakmayıp da ne yapalım! Ama işte cahil köylüler bazen hata yapıp iyi cadıları da yakabiliyor, olur öyle şeyler…
Başrollerinde kendisinden ısrarla bir aksiyon yıldızı yaratılmaya çalışılan ama bir Looney Tunes karakteri olan Elmer’a fazlaca benzeyen sevimli yüzü sebebiyle ciddiye alamadığım Jeremy Renner ve güzel Gemma Arterton’un paylaştığı filmin öne çıkan oyuncusu, emsalsiz çekiciliğiyle Famke Janssen… Filmin keşfi ise iyi cadı Muriel’i oynayan Pihla Viitala…
Eğlence sinemasının önemsiz ama gayet izlenebilir bir örneği olan Hansel ve Gretel: Cadı Avcıları, her yaştan fantastikseverler için, ancak adının masal olmasına kanmayın, şiddet yükü epey fazla bir film var karşımızda… Yetişkinlerin yalnız izlemesi için daha uygun.
Murat Tolga Şen / murattolga@gmail.com
Beyazperde.com sitesi için yazdığım kritik…
Bu filmi seyretmeye başlayınca “Bu nasıl film ya” dedim kendi kendime. Böyle vahşet dolu filmleri pek sevmiyorum. Bu film daha çok aksiyon-fantastik olmuş. Benim uydurduğum yeni bir tür işte. pek bir numarası yok bence, cadılara epey gıcık oldum, akrobatik hareketler, vahşi bakışlar…. Yine de izlenebilir action film. Bence devamı gelebilir filmin. Filmin sonundan öyle bir izlenime kapıldım…..