Malatya Film Festivali’nde izlediğim filmler içinde en şaşırtıcı olanlardan biri, Çinli yönetmen Jian Liu’nun Have a Nice Day (İyi Günler, 2017) adlı animasyonu oldu. Murat Kızılca beni ikna etmese, festival seçkisinde bu filmi tercih eder miydim bilmiyorum ama bundan sonra ikimizden biri ölene kadar Jian Liu’nun peşini bırakacağımı zannetmiyorum. Uzun süren bir festival maratonunun ardından evime döndüğüm gibi Liu’nun “Kadere, tesadüfler yol açar” temalı ilk filmi Piercing 1’ı (2010) izledim. Ve ona da bayıldım. Adam Çin tarihinin ilk bağımsız animasyonu olan ilk filmi Piercing 1’ı finanse edebilmek için evini satmış ve animasyonun tamamını WACOM tabletinde elleriyle çizmiş. Bu çizim işinin yaklaşık üç yıl sürdüğünü söylersem verilen emeğin büyüklüğünü daha iyi anlamış olursunuz. “Para verin sayın büyüklerim de film çekelim” diye ağlak gözlerle devlete yalvaran genç sinemacılarımıza duyurulur. Sanat, emek ve yürek işidir. Neyse, geçelim.
Bildiğiniz gibi, ara sıra farklı coğrafyalardan (Fransa gibi) bazı ilginç ve sıra dışı örnekler gelse de, genellikle uzun metraj animasyon, fantastik bir çerçeveye sıkışmış gibi görünüyor. ABD ve Japonya gibi başlıca uzun metraj animasyon ülkeleri hayal gücüne dayalı imgelerden bir cennet kurmakla meşgul, hâliyle yaşadığımız çağa dair bir şeyler söyleyebilen bir animasyon ara ki bulasın. Hâlbuki eğlenceli doğalarına rağmen Jian Liu’nun filmleri ayakları yere sağlam basan, karanlık tonlarla bezeli, gerçekçi dramalar. Tesadüflerle şekillenen suç öyküleri oldukları için kara komedi denilebilir. Liu’nun bu özellikleriyle çağdaşlarından sıyrıldığını söyleyebiliriz.
Jian Liu’nun ilk iki animasyonuna baktığımızda, gerek biçim gerekse içerik açısından belirli bir stile sahip olduğunu görüyoruz. Karşımızda sadece çizimlerindeki özgünlük açısından değil, sosyo-ekonomik ilişkilerin ifşası bakımından da son derece önemli bir yönetmen var. Liu, içinde bulunduğu dönemin koşullarından beslenip, bunu çizimlerine yansıtıyor. Mesela Piercing 1, 2008’deki küresel krizin Çin’deki olumsuz etkileri (dış talebin azalmasına bağlı olarak küçülen ya da kapanmakta olan fabrikalar, artan işsizlik, yoksulluk vb.) tarafından domine edilmiş durumda. Have a Nice Day, Çin’deki gelir dağılımı eşitsizliğini ve özellikle kentsel bölgelerde kabul edilemez boyutlara ulaşan yoksulluk eğrilerini zemin alıyor. Evet, filmde sürekli inşaat çalışmaları görüyoruz ama anlaşılan, bu sadece zenginler ile yoksullar arasındaki uçurumun artmasına vesile oluyor. Zengin zenginleşirken, fakir daha da fakirleşiyor. İnsanların kurduğu düşlerle gerçekler arasındaki zıtlık, onları suça teşvik ediyor. Ve büyük balık küçük balığı yutuyor.
Jian Liu animasyonlarında sınıfsal ilişkiler, birey-devlet ve birey-birey çatışmaları sadece politik bir sos olarak meze yapılmıyor. Bunlar belirgin bir aksiyon ve şiddet paketiyle sarıp sarmalanmış son derece politik filmler. Liu, ülkesinin ahlaki çöküşünün/yozlaşmasının (decadence) detaylı bir portresini çıkartıyor ama bunu yaparken üstenci bir tavırla parmak sallamıyor. Polis memuru bile olsa, kişiyi, o bozulma ve çözülmeye götüren süreçleri ve zihinsel atmosferi yansıtmayı bir görev biliyor, bence asıl başarısı bu. Mesela Piercing 1’ın açılışında adamın biri, bir süpermarketin arka odasında -hırsızlık yaptığı zannıyla- acımasızca birini dövüyor. Ama aslında onu niye dövdüğünü (hakaret ettiği için) açıklamaya başlayınca başka tip bir sinemanın karasularına girdiğimizi anlıyoruz. Aslında hakaret olarak algıladığını zannettiğimiz kelimeyi (“bekçi köpeği”) bileğinin hakkıyla elde ettiğini düşündüğünü, daha doğrusu onu bir hakaret olarak bile görmediğini anladığımızda şaşırıyoruz. Sadece bir dakika içinde Çin’in sınıfsal çizgileri ve sosyo-ekonomik iklimine dair izleri seriyor önümüze Liu: “Ayda iki yüz dolar kazanmayı kolay mı sanıyorsun?” Bunu bir sonraki sahnede Zhang ile Da-hong (usta) arasındaki konuşmadan başlayarak tüm filme yayması ayrı bir başarı.
Ekonomide “sızma etkisi” adı verilen bir kavram vardır. “Görgüsüzlük” kavramının sınıf modeli oturtulmuş hâli olarak nitelendirebileceğimiz “sızma” kavramını şöyle tanımlayabiliriz: Düşük gelir gruplarının sanki yüksek gelir grubundaymış gibi harcama yapma eğilimi. Yani apartman kapıcınızın bulup buluşturup son model iPhone alması, orta hâlli bir ailenin çocuklarını en pahalı özel okullarda okutmaya çalışması ya da ahım şahım bir geliri olmayan beyaz yakalının yarım milyon liralık konut kredisi çekmesi vb. Jian Liu’nun filmlerinde bu sızma etkisinin en çarpıcı örneklerini görmek mümkün. Liu’nun filmleri, gemisini zar zor yürüten kaptanların açık denizlere açılmasını anlatıyor. Liu’nun her iki filminde de çocuklarını yurtdışına okumaya gönderen Çinli ebeveynlerin girdiği ekonomik darboğaz ve bunun aileye tebelleş ettiği huzursuzluk başrolde. Tabii, Liu tarzı gereği bu tip işlere harcanan parayı temin etmek durumunda kalan karakterlerini soğuk, acımasız ve genelde korkunç suçlar işleyen bireylerden oluşturuyor. Have a Nice Day’de, çocuğunu okuması için Amerika’ya gönderen tetikçi ya da Piercing 1’daki rüşvetçi süpermarket müdürü (Bay Yu) buna iyi bir örnek teşkil ediyor hatta Have a Nice Day’de umudunu, hayallerini, alışkanlıklarını Batı tarzı yaşama entegre etmeye çalışan hemen herkes layığını buluyor. Hem nala hem mıha vuruyor Liu.
Aslında hem Piercing 1’ın ana karakteri Zhang, hem de Have a Nice Day’in ana karakteri Xiao özünde iyi insanlar. Amaçladıkları şeylerde makul ve insancıl (hümanist) doku bolca mevcut. Birinin tek derdi, başarısız bir estetik ameliyat geçirmiş nişanlısını ikinci bir ameliyatla iyi etmek olurken, diğerinin tek derdi doğduğu köye dönüp (tarlada yardım edeceği) annesini memnun etmek oluyor. Ama Liu filmlerinde sistemin yarattığı (ya da kişiyi ittiği) suç ve ahlaksızlık, tıpkı gökyüzü gibi kentin üstünde hiçbir boşluk bırakmayacak şekilde yükseldiği için çürümeden nasibini almaları gecikmiyor. Liu senaryolarının en büyük özelliği, birazdan çılgınca bir işe imza atacak karakter(ler)ini tanıtırken onları bu davranışa iten güdünün gerekçelerini sayıyor oluşu. Örneğin, Have a Nice Day’de durup dururken karşılarına çıkan bir fırsatı değerlendirip bir soygun (gasp) yapmaya karar veren çiftin önce hayallerini öğreniyoruz, ya da birazdan bir kadının çantasına çökecek olan adamı önce içki masasında arkadaşıyla dertleşirken izliyoruz. Bir mafya babası (Liu Amca), çalınan parasının aslında kendisinin de üstünde yer alan daha büyük bir mafya patronuna ait olduğunu söyleyiveriyor laf arasında. Hep daha büyük balıkları sahneye çıkarıyor Liu, daha büyüklerin de arka planda olduğunu belirtmeyi ihmal etmeden. Çin’deki ekonomik dengesizlik, asayiş sıkıntısı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan suçluları (ve suç örgütleriyle) hikâyesinin köşe taşlarına yerleştirdiği için, politik eleştiri oklarını ülkesinin yönetimine göndermekten çekinmediğini söyleyebiliriz. Liu filmleri sadece bir Doğu ülkesindeki Batıcıları eleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda halkına refah sunmaktan aciz bir Doğu ülkesi portresini de masaya koyuyor. Hikâyeleri hemen herkesi rayından çıkarabilecek miktarda bir para etrafında dönen ve karakterlerini çaresizlik diyarında eli kolu bağlı bırakmayı seven Liu’nun Piercing 1’daki şu diyaloğunu okursanız, gerçekçi, katı hatta biraz acımasız tarzını az çok anlaşmış olursunuz. Köyden kente göç etmiş iki genç aralarında konuşuyor:
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]
– Şu an ekonomik kriz var. Nasıl geçineceğiz biz?
+ Ekonomik kriz mi? Dur sana bir soru sorayım. Ekonomik krizden önce bankada ne kadar paran vardı?
– Beş kuruşum yoktu.
+ Şimdi ne kadar var?
– Yine yok. [/box]
Ritim açısından değerlendirdiğimizde, Have a Nice Day, Piercing 1’a nazaran daha hareketli ve dinamik bir film, ayrıca çok daha şaşırtıcı. Have a Nice Day’de çok kısa bir zaman dilimi içinde çalıntı bir paranın elden ele geçişini izliyoruz. Piercing 1’da da benzer bir yapı var. Bir rüşvet parasının en son kimde kalacağına dair merak uyandırıcı bir olaylar silsilesine şahit oluyoruz. İşin ilginci, Piercing 1’da birçok şey, Have a Nice Day’de ise hemen her şey ana karakterden bağımsız ilerliyor. Zen felsefesi, karma ve Budizmle yoğurulmuş serüvenler bunlar. Fevkalade kanlı finallerle taçlanan iki filmde de tesadüfler kaderi ilmek ilmek örerek adeta inşa ediyor. Hep bir çemberin tamamlanışına tanıklık ediyoruz. Senaryolar çok iyi olduğu için her iki filmde de sırıtan hiçbir şey yok, onu belirtelim, sadece Have a Nice Day çok daha hızlı akıyor ve şahsi kanaatimce müzikleri çok daha güzel.
Peki, hiç mi şikâyetimiz yok Liu’nun animasyonları ile ilgili? Var. Her iki filmde de memleketten insan, doğa ve mekân manzaraları kısımları çok güzel fakat burada küçük bir problem var. Biz bu özenle seçilmiş ve ustaca araya serpiştirilmiş görüntülerde yer alan çoğu yazıyı okuyamadığımız için verdiği mesajı anlamakta güçlük çekiyoruz. Muhtemelen hemen hepsi Çin’in içinde bulunduğu açmazlara örnek teşkil eden afişler, reklam tabelaları, duyurular ve duvar yazıları. Maalesef çevirileri bulunmadığı için bunları ıskalıyoruz. Bir de Piercing 1’ın 103 dakikalık orijinal versiyonuna ulaşamadım, daha kısa bir versiyonuyla yetindim. O kesilmiş görüntüleri merak etmedim desem yalan olur.
Jian Liu’nun şu anda yapım aşamasında olan son filmi School Town’ı merakla beklerken, Piercing 1 (2010) ve Have a Nice Day (İyi Günler, 2017) adlı eserlerini farklı bir animasyon tecrübe etmek isteyen herkese hararetle tavsiye ederim. Hem böylece animasyonun anlatı olanakları kümesinin ne kadar zengin olduğunu görmekle kalmaz, aynı zamanda yeni ve büyük bir sanatçının doğuşuna tanıklık etmiş olursunuz.
Öteki Sinema için yazan Ertan Tunç