Ultra yaratıcı, oyunbaz bir adamın biyografisi kuruya kuruya olmaz. Hayali bir ses kayıt cihazı dayadık Michel Gondry’e, röportajlarından ve hayatından esinlenerek başladık doğaçlamaya.
Kafada söyleşen: Serdar Kökçeoğlu
Michel Gondry nasıl bir çocuktu?
Şimdiden çok farklı değildim sanırım. Sadece o zamanlar garip hayallerimle para kazanamıyordum ve kimse benimle röportaj yapmıyordu. Bilmiyorum, ben çok büyümedim galiba. Şimdi daha pahalı oyuncaklarla oynuyorum. Aslında oyun odamı kafamın içine taşıdım ve buradakileri kameraya alıp sizinle paylaşıyorum.
Dedeniz teknik bir deha olarak kabul edilen mucit Constant Martin. Radyo ve sintisayzır teknolojilerindeki çılgın denemeleri sizi etkiledi mi?
Mutlaka etkilenmişimdir. Müzik benim ilk göz ağrımdı. Video kliplerini çektiğim Fransız müzik grubu Oui Oui’ye davulcu olarak da katkıda bulundum. Bu dönemde müziğe mi yoksa yönetmenliğe mi ağırlık vermeyelim diye çok sormuşumdur kendime. Sonra bir gün telefonum çaldı, arayan Bjork’tu. Dünyaca ünlü yıldız ona müzik yapmamı değil, video çekmemi istiyordu! Yönetmenliğe yönelmem gerektiğini anladım.
Human Behaviour klibinden bahsediyor olmalısınız. Bjork’le çalışmak nasıl bir deneyimdi? Heyecanlanmadınız mı?
İki çıplak bir hamama yakışır, iki deli de bir klip setine… Bjork ne istediğini bilen, son derece akıllı bir deli. Onunlayken kendimi evin salonunda komşunun çocuğuyla beraber yere oturmuş bir oyuncak dağıyla zaman geçiriyormuş gibi hissediyorum. Daha sonra pek çok video klibini ben çektim. Daft Punk, Radiohead ve The Chemical Brothers gibi devamlı çalıştığım isimlerden oldu.
2001 yılında beyazperde maceranız başladı. Video klip alanındaki başarınızdan sonra çok fazla şaşırmamak gerekli galiba değil mi?
İlk sinema filmim Charlie Kaufman tarafından yazılmıştı ve elimde Tim Robbins, Patricia Arquette gibi oyuncular vardı. Medeniyet-doğa zıtlıklarından beslenen felsefi bir komedidir Human Nature. Karışık eleştiriler alması bende doğru anlaşılmadığı hissini uyandırmıştır hep. Sanırım çok fazla ciddiye aldılar. Amerika’da gayrı ciddi filmleri çok ciddiye alırlar, ciddi meseleleri ele alan filmleri ise pek önemsemezler. Neyse, ilk filmimdi.
Sonra Eternal Sunshine of the Spotless Mind geldi. Sayısız gencin duvarlarını süsleyen bir kült filme dönüştü zaman içinde. Ve sizin katıksız bir arıza olduğunuz konusunda herkes hemfikir oldu.
Charlie Kaufman’ın üstün zekalı zıpır (uçarı da diyebiliriz) tarzı ile benim oyuncaklı sinema düşlerim iyi örtüştü bu filmde. Aşk ve ilişkilerin hafıza ile çok önemli bir bağı vardır. Aşkı büyüleyici kılan da, ızdırap verici kılan da hafızadır. Bunun üzerine gidince kendimizi bilim kurgunun alanında bulduk. Bu öyle garip bir dünya ki, Jim Carrey bile komik değil!
‘’Seksenlerin VHS çılgınlığına borcumu ödemek istedim’’
The Science of Sleep, sizin hayalperest ve romantik yönünüzün altını çizen bir film. Senaryosu da size ait olan bu film insanda sürekli izleme isteği uyandırıyor. Etkileyici bir şarkı gibi.
Müziğin ilk göz ağrım olduğundan bahsetmiştim. Aslında benim için video klip çekmek ve sinema filmi çekmek arasında dağlar yok. İkisinde de müzik var; birinde dinliyorsunuz, diğerinde ise müzik kafamda. The Science of Sleep uzun bir şarkı gibi, iyi yazılmış, aynı anda hem rengarenk hem de insana dokunan bir Fransız pop şarkısı gibi.
Pop demişken, bir sonraki filminiz Be Kind Rewind seksenlerin popüler sinemasına fan’ların gözünden yazılmış bir aşk mektubu gibiydi.
Aşk mektuplarını sevmem, içinde müzik yoktur. Ben gençken aşkımı anlatmak için karışık kasetler hazırlar veya amatör çekimler yapardım. Şimdi düşündüm de, doğru bir meslek seçtim galiba. Bu filmimle seksenlerin VHS çılgınlığına olan borcumu ödemek istedim. Bir de dünyaca ünlü filmlerin amatör kopyalarını ucuz kameralarla çeken mahalle sinemacılarını hatırlatmak istedim. Bir gün bütün filmler bantlardan silinse emin olun önce hayranlar onların remake’lerini çekmek için seferber olur!
Bir gün gerçek, hayali olmayan bir röportaj yaptığımızda, hepsini ve daha fazlasını soracağız Bay Gondry. Tekrar teşekkürler.
*2012 yılında yazılmıştır.