Murat Kızılca geçen gün yazdığı harika Moon yazısında bilgisayar efektlerinin nasıl asla özenle yapılmış maket ve makyaj efektlerinin yerini tutmadığına bir cümleyle değinmiş. Murat’a bu konuda son derece katılıyorum. Ben de buna paralel olarak Hellboy II’nin sanat eseri niteliğindeki harika maket ve makyajlarına dikkat çekmek istedim.

hellboy-head

Geçen gün bir arkadaşım Hellboy II’deki makyajlardan bahsediyordu. Anlata anlata bitiremedi. Kesinlikle DVD’sini alıp izlememi, özellikle de ekstralar menüsündeki kamera arkasını izlememi şiddetle tavsiye etti. Ben de sözüne uydum ve DVD’sini aldım.

Yıldız Savaşları: Jedi’ın Dönüşü (1983) filminde Jabba’nın sarayındaki Mos Eisley kantinini hatırlayın. İşte Hellboy II için, Mos Eisley’den beri ortaya koyulmuş en iyi yaratıklar geçidi diyebiliriz. Tıpkı Jedi’ın Dönüşü’ndeki gibi herşey maket, herşey birebir kameranın önünde cereyan ediyor. George Lucas’ın yeni Yıldız Savaşları filminde yapması gereken işte buydu! Tabi Hellboy II’de tonla CGI da var, yok değil. Hem de CGI’ın babası var (o ufak yaratıklar ve dev ormansı yaratık baştan aşşağı CGI) Ama filmin finali dışında, özellikle ilk yarısında, CGI, çok ustaca ve kararında kullanılmış.

cats

Filmi izlerken harika makyajların ve kostümlerin ustaca bilgisayar efektleriyle cilalanmış olduğunu düşünüyordum. Ancak DVD’nin ekstralarını izleyince gördüm ki bütün o yaratıklar aynı filmde gördüğümüz halleriyle sette dolaşıyorlar! Kesinlikle insanın ağzı beş karış açık kalıyor. Yeraltında yaratıkların yaşadığı bir pazar alanı var. Bu sahneler muhteşem. Etrafta dolaşan onlarca acayip yaratık ile tam bir Mos Eisley atmosferi!

Özellikle Mr.Wink (ogre gibi bişey) ve diktörtgen kafalı, minnacık gözlü, ince uzun parmaklı karakter kesinlikle görülmeye değer. Özellikle o ”dikdörtgen kafa”nın ağzının CGI olmamasına çok şaşırdım! Ve tabi kanatlarında gözler olan Ölüm Meleği ve ilk filmden de hayran olduğum Abe Sapien ve Hellboy’un ta kendisini de unutmamak lazım. Ama hepsi bir yana, Mr. Wink bir yana! Mr. Wink hakikaten yaratık makyajında bir devrim! (Hulk’u böyle yapsalar çok güzel olur)

Tabi bu arada Hellboy II’nin aslında içerik olarak son derece vasat bir film olduğunu da belirtmeliyim. Orjinal çizgiroman’daki hırçın ve aksi hava son derece yumuşatılmış. (Zaten biraz ilk filmde de öyleydi. Ron Pearlman somurtan ve aksi olsa da, çizgiroamndaki karanlık havayı yakalayamıyor) Yer yer sadece ilkokul çocuklarına hitap eden bir havaya sokulmuş. Bir çocuk filmi olarak bakarsak harika tabi. Ancak bir çocuk filmi olarak da sonlara doğru filmin ilk yarısındaki havayı kaybettiğini söylemek mümkün. (Masis’in de bu sayfalarda daha önce dediği gibi bu final bu filme hiç yakışmamış) Ve sonlardaki CGI devler kesinlikle filmin ilk yarısındaki yaratık geçidinin yerini tutmuyor tabi…

Not: Hala Del Toro’nun en sevdiğim filmi Blade II (2002) !

blank

Can Evrenol

University of Kent’ten “Sanat Tarihi” ve “Film Theory”mezunu. Bahçeşehir Üniversitesi’nde seçmeli sinema dersi vermekte. MEHTAP ve OMEGA VATAN isminde iki kısa romanı var. Yeni sinema filmi SAYARA (2024) çok yakında!

5 Comments Bir yanıt yazın

  1. yaratıklar ve makyaj dendiğinde benim de aklıma gelen ilk film clive barker’ın Nightbreed (1990) filmi.

  2. Can, Blade 2’de çok iyidir ama bence Del Toro’nun en iyi filmi El Espinazo Del Diablo’dur (The Devils Backbone olarak da bilinir)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Siyah Beyaz Yeşilçam’ın En Seksi Kadını: Özcan Tekgül

Siyah beyaz Yeşilçam'ın en seksi kadını: Özcan Tekgül, 1955 yılında,
blank

Jonathan Harker Olmak…

Jonathan Harker olmak… Bir düşe benzemese de yüzün, beni almana