2004 yılı mahsulü Gusha No Bindume, Hiroki Yamaguchi tarafından yazılıp yönetilmiş olan Japonya yapımı bir film. The Bottled Fools ya da Hellevator olarak da bilinir.
Bilinmeyen bir gelecekte Japonya olduğunu düşündüğümüz bir yerde başlar hikayemiz. İnsanlar yer altında yaşamaktadır. Karıncalar gibi yerin altına çeşitli bölmeler yaparak yaklaşık 200 katlı bir yaşam alanı oluşturmuşlardır. Bölmeler arası yolculuk ise asansörler ile sağlanmaktadır. Kıyafetinden liseli bir öğrenci olduğunu tahmin ettiğimiz Luchino isimli kahramanımızın sigara ve öfke kontrolü problemi vardır. Ara sıra gözünün önüne gelen geçmiş anılarından anladığımız kadarıyla küçükken başından kötü bir şeyler geçmiştir. Bunun yanı sıra Luchino’nun bir de ekstra yeteneği vardır; telepati gücü ile insanların kafasının içine girebilmektedir. Luchino okuluna gitmek üzere asansöre biner. Asansörde birbirinden ilginç tipler vardır. Bunlar yetmezmiş gibi 99. kattaki gözetim bürosundan iki mahkum ve bir gözetmen daha yolcular arasına katılır. Mahkumlar gözetmeni safdışı bırakarak asansörün kontrolünü ele geçirirler. Filmin bundan sonrası asansörün içinde yolcular arasındaki mücadele ile geçer.
Görüldüğü üzere çok matah bir konusu yok Hellevator’ın. Bildiğimiz ‘tek mekan’ formülünden yola çıkarak hazırlanmış bir senaryo. Karakterler arasında en itici olanı ise afişi de ele geçirmiş mahkumlardan biri. Konuşması, hareketleri, yaptıkları ile bir anda diğer karakterlerin önüne geçmeyi başarıyor.
Filmin konusunu ve kötü finalini bir kenara bırakıp gelecek kurgusundan bahsedelim. Asansörle seyahat ve katlara bölünmüş yaşam birimleri akla hemen Cube‘ü (1997) getiriyor. Aslında filmin genel havası ve çekim açıları itibarıyla da Cube’e yakın bulduğumu belirtmeliyim.
Hellevator, genel anlamda distopik filmlere yakın duruyor ama bir şekilde diğer distopyalardan ayrı kalmayı başarıyor. Aslında asıl derdinin bu olmadığını düşünüyorum. Sadece anlatılmak istenen hikayeye en uygun mekanı sağlamak için arka plan olarak kullanılmış gibi duruyor. Bilinmeyen bir gelecekte her şeyin olabileceği klostrofobik bir mekan. Bununla birlikte film içinde kullanılan birçok günlük eşya tasarımı beni çok etkiledi. Eşyaların tasarımları çok farklı değildi belki ama kullanış şekilleriydi beni çeken. Bu eşyaların verdiği güç ile çok başarılı bir atmosfer oluşturulmuş. Sanırım filmi sevmemin en büyük sebebi atmosfer açısından Tetsuo (The Ironman, 1989) ve/veya Tetsuo II: Body Hammer‘a (1992) yakın bulmam.
Düşük bütçeli bir film olan Hellevator, bu eksikliğini pek belli etmiyor. Genelde bu tip yapımların en büyük artısı olan senaryonun ise pek güçlü olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama atmosfer olarak Shinya Tsukamato‘nun işlerini anımsatan bu küçük filmi Tetsuo serisini seven herkese tavsiye ederim.
Öteki Sinema için yazan Murat Kızılca
asansör görevlisi kadın ve çılgın mahkum baya gıcık tiplerdi. ama film 10 numara..
Daha çok Brazil (1984) havası var filmde bence
Can, sen filmi benden daha çok sevmişsin anlaşılan. :)
yok aslında pek sevmedim : )
Filmi 30. dakikasında pause ettim duruyo hala. ne zman bitiririm bilmiyorum
ama alet edvatın dizaynı fln açısından Brazil’e benzettim ben
Dikkat SPOILER içerir.
Filmin sonunda, “bu boktan yerden suçluları son çare olarak yeryüzüne gönderiyorlarsa, yeryüzü kim bilir ne haldedir?” diye sorarken, ışıklar içindeki Eiffel kulesini görünce şaşırıyorsunuz.
Asansör fobisini körükleyecek cinsten bir film.