Çok havalı, çok gürültülü ve çok karlı… Rahmetli Paul Walker ve Vin Diesel ile seriyi başlatan yapımcılar bile işin ucunun buraya geleceğini tahmin etmiyordu ancak Hızlı ve Öfkeli markası filmler boyunca kendi evrenini yaratmayı başardı ve şimdi de o evrenden karakterler üzerine maceralar inşa ediyor. Öyle TV dizisine evrilerek ucuzlamak falan da yok, seriye bir spin-off bölüm olarak eklenen Hobbs ve Shaw’da da görüyoruz ki yapımcılar yine kesenin ağzını açmış ve aksiyon tam gaz devam ediyor.
Ana karakterlerden daha çok sevilen yan karakterler üzerine film çekme fikri fena değil. Özellikle Paul Walker’ın ölümünden sonra Hızlı ve Öfkeli filmleri kendini ciddiye alan aksiyonlar olmayı bir kenara bırakıp, giderek daha eğlenceli işler haline geldiler. Hobbs ve Shaw, bu sululuğun nereye kadar gidebileceğinin bir testi gibi duruyor. 13-20 yaş arası seyirci için çekildiği her anından belli olan filmin hikayesini ya da çizgi roman seviyesindeki aksiyonunu ciddiye almak mümkün değil. O yüzden neredeyse her karakter bir espri üretme makinesi olarak çalışıyor ve bir aksiyon filminden çok bir komedi filmi izlediğimizi düşünüyorum. Fakat ortaya çıkan iş, özellikle de ‘uncredited’ oynayan sürpriz bir ismin Game of Thrones esprileri sayesinde hiç fena durmuyor!
Siz hiç 200 milyon dolarlık bir spin-off gördünüz mü, ben görmedim. İşin aslı, filmin gişesi sağlam gelirse yapımcılar seriyi buradan bile devam ettirebilirler ki araba aksiyonunun sınırlarını zaten zorladılar. Artık orada seyirciyi oyalayacak numara bulmaları mümkün değil. Hobbs ve Shaw, araba aksiyonu yerine daha fazla dövüş sekansı ve çene çalma ekleyerek başka bir aksiyon tarifi deniyor ve bunu büyük ölçüde tutturuyor.
Dwayne Johnnson son kaslı Hollywood starı olarak rolünü yapıyor, Jason Statham ise o buz gibi çehresine rağmen yine çok sevimli ve karizmatik. Adamda şeytan tüyü var! Maceraya Shaw’un kızkardeşi ve Hobbs’un müstakbel yavuklusu olarak eklemlenen Vanessa Kirby ise iyiden iyiye bir kadın aksiyon yıldızı olma yolunda ilerliyor. Mission Impossible 6’da kendisinden epey etkilenmiştik, burada daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Maceranın kötü adamı olan ve sonunda kahramanlarımızla sıkı bir boss fight’a girişecek olan Brixton’ı canlandıran Idris Elba da hiç fena değil ancak kötü adamın motivasyonu zayıf. Bu aralar çok moda olan Thanos’çuluk oynamak isteyen Etheon adlı gizli yapılanmanın biyomekanik askeri olarak karşımıza çıkıyor ama adamın derdi süper kıyafetinin içinde iyi gözükmekten fazlası değil sanki! Bu karakterin varlığı filmi neredeyse bir bilimkurgu macerasına da çevirmiyor değil! Senaryonun zorlandığı ortada ve Rusya’daki laboratuvar olarak kullanılmış, terkedilmiş fabrikada final yapması gereken film, hızını alamayıp macerayı Samoa adalarından birine taşıyınca uzuyor ve sıkıcılaşıyor. Film, bu kısımda neredeyse bir aile macerasına dönüşüyor. Akrabalarla barışma işi fazla uzun tutulmuş. Elinde terliğiyle çocuklarını terbiye eden Samoa Ana sevimli bir figür ama finaldeki bir elin nesi var iki elin sesi var sekansı yok artık dedirtti. Hele o “sizin makineleriniz var ama bizim insanlığımız yeter” temalı replikler yok mu!
Her şeye rağmen Hobbs ve Shaw’un macerası izlenmeye değer. Serinin diğer filmlerini aratmayacak kadar hızlı ve çok komik ama seride giderek kendini hissettiren bir sıkıntı bu filmde tavan yapıyor. Bu macera sanki god modu açık oynanan bir bilgisayar oyunu gibi… Kahramanlarımızın her zorluğu kolayca aşacaklarına o kadar eminiz ki başlarına gelenlerden etkilenmiyoruz. Bence daha büyük sıkıntılarla yüzleşmeli ve çaresizliği hissetmeliler. Hoş, darphane gibi çalışan serinin yapımcılarına akıl veriyor gibi duruyorum ama keşke…
Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw, ciddiye alınmadan izlendiğinde oldukça fazla eğlence üretebilecek, görsel açıdan etkileyici bir aksiyon filmi. Her yaştan çocuklara… İyi seyirler.
murattolga@gmail.com