Homoti posterYıllardır sıkı bir “çöp film” meraklısı oldum. Bazılarının 5 dakika bile ayırmaya tenezzül etmediği, kimisi ham film israfı sayılabilecek kalitede yüzlerce filmi soluk perdeli salonlarda, VHS kasetlerde, VCD ve DVD’lerde hatmettim durdum. Divx mefhumunun yaygınlaşması ile ortaya benimde izlemediğim daha onlarca film çıktı ve bunları hazmederken bir yandan da “Öteki Sinema” aracılığıyla sizlerle paylaştım. Sonra birden Homoti adlı filmle karşılaştım ve koca evrende serbestçe gezinen bir atom parçası gibi kendimden geçip sonsuzluğa ulaştım.

Öteki Sinema için yazan: Murat Tolga Şen

Birazdan sizi Video piyasasının DKA* sı olan fakat neredeyse tamamen gömülü kalmış akıllara zarar bir filmle tanıştıracağım… Bu öyle bir film ki, başka bir ülkede yapılmış olsa, rahatlıkla yaratıcısı Müjdat Gezen’in kurşuna dizilmesi yada İlkokul çocuklarına taşlattırılarak recm edilmesiyle sonuçlanacak tepkilere yol açabilirdi. Fakat bir yandan tüm olmamışlığı ile çoğu blockbuster*dan daha ilgiyle izleniyor. Yine de eğer MGSM (Müjdat Gezen Sanat Merkezi) sınavına katılacak öğrencilere bu film bir kez izletilse herhalde Müjdat abi o sene mezun veremez diye düşünüyorum!

Film usandırıcı bir erken dönem dijital firma logosu ile açılışını yapıyor, hemen arkasından Jeneriğe geçiyoruz “Müjdat Gezen Sunar” girişiyle başlayan jenerik, antikalarla dolu bir evin salonunda gezinen kamera görüntülerinden başka bir şey değil, fakat dönemin gazete başlıkları, 80 model bir video player ve Sony TV’nin de gözüktüğü tam bir zaman tüneli… Akabinde Ali adıyla oynayan Müjdat ağabeyimiz evinden dışarı çıkıyor ve kesilmemiş bir planda yaklaşık olarak bir dakika boyunca kapısını kilitlemesini izliyoruz. (yukarıdaki Japon anahtar 5 kez çevrilmeden kapı kapanmıyor) Muhtemelen Çatalca taraflarındaki çiftlik evinden çıkan Müjdat Abi bu defa ATV’lerin atası sayılabilecek aracına binip Tem’den başka bir mekana geçiyor ve biz bunu da fonda bir Zühtü türküsü eşliğinde, neredeyse bir düğün konvoyunun nikah salonuna gidiş yolu çekimi eziyeti ile izliyoruz.

Homoti 1Müjdat ağabeyimizin geldiği yer ise çalıştığı gazetenin (Milliyet) yazı işleridir orada rahmetli Altan Erbulak’la bir araya geliyorlar ve Altan Abi hiç yüz vermeden -nerede röportajlar? şeklinde fırça kayıyor. –Montum nasıl?mont gibi!  şeklinde akan birkaç önemsiz diyalog ve çayları getiren çaycıyı bağırarak (neden ama neden!) korkutmalarından sonra Ali yeni projelerinden bahsediyor. Amacı “İstanbul’da balina görüldü” yada “iki derste helikopter kullanmayı öğrenin” şeklinde haberler yapmak…

İkili kendi aralarında konuşurken bizde bunu dış çekimler vasıtasıyla (iyi niyetli ama beceriksizce) görüyoruz. Bir kaç kötü diyalogdan sonra Ali eğer bir “uçan daire” haberi yapabilirse voliyi vuracağını anlıyor ve asparagas bir uçan daire haberi için yine çiftliğinin yolunu tutuyor. Eve geldiğinde ilk işi ise mutfaktan uçan daire formasyonunda tencere kapağı bakmak oluyor. (üç kağıtçı gazeteci tiplemesinde G.O.R.A ile bir benzeşme var) gerekli alet edevatı toplayıp dışarı çıkan kahramanımız Ali, havaya tencere kapaklarını fırlatıp U.F.O. diye fotoğraflarını çekiyor. (fotoğraf çekme sahneleri video görüntünün dondurulmasıyla elde edilmiş!) bir iki çekimden sonra kapakları toplamaya gittiğinde bir de ne görsün; kocaman bir U.F.O. ve önünde bir uzaylı! Bu sahnede şaşırtıcı olan şey ise şu; kapının kilitlenmesinin bir dakika sürdüğü filmde uzaylıyla karşılaşma, şok geçirme ve gidip –merhaba ben Homotiben de Ali diyaloğunun yaşanması sadece 20 sn içinde gerçekleşiyor!

Homoti 2Uzaylımız Homoti, gezegenine dönmek istemeyen bir kaçaktır. Homoti’ye acıyan Ali onu kendi evine götürür… Bu arada Alinin ayağını çarptığı taşı (galvanizle boyanmış bir sünger parçası) Homoti’nin hamur gibi ezmesi gibi birkaç fukara efekt sahnesi yaşanır. Homoti yukarıda işlerin karıştığından, gezegenin diktatörlükle yönetildiği için dönmek istemediğinden bahseder. Gezegenindeki diktatörün adı ise büyük bir yaratıcılık örneği olarak diktatördür! arada ABD’nin yıldız savaşları projesi ve Türk demokrasisi hakkında birkaç yumuşak politik taşlama yapılır. Homoti bizim demokrasimize hayran kalır ama Ali derin içler çeker ve sahne değişir, bu defa şimdikinden oldukca genç bir Perran Kutman’la karşılaşırız. Hatçe hanım mahalle esnafını çenesiyle bezdirmiş bir alışveriş teröristidir. Hatçe hanım Homotiyle ilk kez Ali’nin evine temizliğe gittiğinde tanışır ve bayılır, 10 sn sonra ayılır ve Homoti’yle dost olur!

Ali uzaylı haberini yapmak için heyecanla gazeteye giderken Homoti onu bu haberi yapmaması için uyarır. Ali işinden olacağını söylediğinde ise -ben sana konu bulurum diyerek 8 bit oyun makinelerinin sesleri eşliğinde muhtemelen Commodore 64’le yapılmış birkaç ilkel bilgisayar animasyonu gösterir, bizimkiler de ağzı açık seyreder (iyi de konu ne?) Ali gazeteye döner ve aynı sıkıcı yol sahnelerini tekrar izleriz. Altan Abi aradan geçen onca saatten sonra aynı pozisyonda yerinde oturmaktadır. Sahne değişir içeri Bahar Öztan’ın oynadığı acar gazeteci kız girer. Ali ile kız, Clark Kent ve Lois Lane tadında bir ekip olurlar (hepsi iki dakika içinde olur) birbirlerinden hazzetmezler ama ekip olarak çalışmaya mecburdurlar. Sonraki 30 sn’de çay bahçesinde çay içerken Bahar (filmdeki adı Ayşegül) fettan fettan güler. Ali ona hemen aşık olur vs.

Homoti 3Bu arada evde, Savaş Dinçel’in oynadığı eşcinsel Haydar karakteri Homoti’yi görür, yine sahte şaşırmacalar ve sohbetler devam eder, izleyeni bir sıkıntı basar… Homoti, Haydar’a Homo gezegeninden geldiğini anlatır bir iki kırıtır falan… Sahne tekrar değişir. Demin ki uyuz Ayşegül gitmiş, neredeyse Ali’ye o dakika kızlığını verecek bir kadın gelmiştir, yine 15 snlik bir aşk yaşanır. Ayşegül’ün ısrarlarıyla Ali’nin evine giderler, Ayşegül’de Homotiyle tanışır. Kıza “siz sevgili misiniz”, “Ben de Ali’den hoşlanıyorum” gibi abuk şeyler söyler. Bu arada geçen filmdeki hakikaten ilginç tek diyalogda “asparagas” kelimesinin anlamını öğreniriz. Bahsi geçen diyalog şöyledir;

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]

Ayşegül : şeyyy asparagas ne demek?

Ali : Yalan haberlere verilen genel ad… yıllar önce bizim arkadaşlardan biri beş-altı arkadaşını toplayıp bir arsada fotoğraflarını çeker ve altına bir yazı döşenir “Los Asparagos Türkiye’de” o zamandan beri böyle uydurma haberlerin hepsine asparagas denir.[/box]

Sonra bu tuhaf üçlü sonu gelmez yalan ve erdem diyaloglarına girer, izleyeni yine sıkıntı basar, derken birkaç sekansta Homoti’nin sütçü ve kapıcı ile olan ilişkisine şahit oluruz (hepsi korkar kaçar) Ali yine gazeteye gider Homoti’yi korumak için haberi vermez ama bu arada ondan şüphelenen arkadaşları peşine düşerler, akabinde işin içine mafya girer, filmimiz ev, gazete, sokak üçgeninde devinir durur, nihayetinde Homoti ağlaya ağlaya gezegenine döner. Ali Ayşegül ile sevgili olur vs.

Homoti coverKolayca fark ettiğiniz gibi Homoti, bir E.T klonu… Açıkçası ben Zafer Par’ın Badi’sini yerli sinemanın bu konudaki tek örneği sanıyordum. Video piyasası için yapılmış böyle bir filmden bir hafta öncesine kadar kesinlikle haberim yoktu. Filmi izledikten sonra yaptığım net araştırmasında bulduğum kısıtlı bilgilerde filmin yapıldıktan sonra yapan ve seyreden hiç kimse tarafından bile beğenilmediği için gösterime çıkmadığı bilgisine ulaştım. Öğrendiğime göre; Müjdat Gezen, filmi bitirdikten sonra Aziz Nesin’e izletmiş “nasıl olmuş abi?” sorusuna kahkahalar içerisinde “bok gibi” yanıtı alınca piyasaya sürmemeye karar vermiş.

Sanırım film daha sonra Almanya video piyasası için yayınlandı (İyi ki de öyle oldu, bunu görmemiş olsaydım çok üzülürdüm doğrusu) E.T.’ye benzeyen fakat onun arkadaşı olduğunu iddia eden hatta bir sahnede E.T.’ye telefon açan Homoti’nin kostümünü ise Saim Bugay hazırlamış. Açıkçası Badi bile bunun yanında şaheser kalır ama dönemin imkansızlıkları ve Türk sinemasında fantastik bir şeyler yapmanın hep ne kadar zor olduğu düşünülünce burada da acımayla karışık bir af söz konusu olabilir.

Çok iyi oyuncu fakat kötü bir yönetmen olan Müjdat Gezen ağabeyimiz de başka bir yazı konusu olabilecek Gülümseyen Dünya ile birlikte Homoti filmini asla savunmamış, bazıları gibi başarısızlığını garip bahanelerle savunmak yerine “her yıl Altın Ahududu jürisine izletseniz her yıl bütün ödülleri toplar” diyerek filmini takdir etmiştir. 80’lerin tüm naifliğini ve şaşkınlığını üzerinde taşıyan film yıllar sonra amacını aşmış bir şekilde eğlenceli bir hale gelmiş ve mutlaka ilgiyi hak eden bir yapım. Yayınlanmasına izin vermemiş bile olsa Müjdat Gezen’in video furyasının heyecanında yeni bir şeyler denemiş olması, cesaretinden ötürü alkışlanmalıdır.

Son olarak, Homoti filmi için bu yazının şimdilik Web ortamında bulabileceğiniz en güçlü içerik olduğunu fakat eklemeler yaparsanız sevineceğimizi hatırlatıyor ve hepinize hayal alemlerinde seyahat edebileceğiniz güzel bir haftasonu diliyorum

*DKA:Dünyayı Kurtaran Adam

*Blockbuster : Geniş butçeli, dev prodüksiyonlu, yıldız oyuncu kadrosu ve muhakkak ticari beklentisi olan filmler…Reblog this post [with Zemanta]

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

13 Comments Bir yanıt yazın

  1. bu yazi icin tesekkurler!

    Bu sene kesvettim ben de bu filmi. Arkadaslarimizla gece egelencesinden eve dondugumuzde sabaha karsi parca paraca dizi gibi basindan sonuna buyuk bir husu icinde izledik. Olacak bir produksyon degil! Utanarak gulmenin kitabini yazdik! Sapka cikartarak uzaya cikmak istiyorum!

  2. Birkaç hafta önce Moda’da gezinirken homoti nin çekildiği bakkalı ve manavı görme şansım oldu; çok değişmişler -isimlerinden tanıdım-
    Filmi indirip izleme şansı buldum.Gerçekten süper bir film,sadece homoti nin ali yi kıskanması nı biraz saçma buldum; onun dışında çok güldürücü düşündürücü ve hiç sıkmayan bir filmdi.keşke sinemalarda oynasaydı veyahut türkiye de kaset olarak basılsaydı; normalde bir filmi 4 firma basar (arsel,kalkavan,ulus,destan video vs.) bu filmi tek Fors video basmış ve internette sunulmasaydı video kasedini bulmak baya bir zor olacaktı.
    EMRE SİYAHOĞLU

  3. Video zamanlarını çok iyi gözlemlediğini düşünüorum Emre… Dağıtıcı firmaları falan yazman yazı için çok kıymetli bir ek olmuş. Eğer özellikle “80’ler video zamanları” ya da “Almanya video piyasası” ile ilgili yazmak istersen çok mutlu oluruz.

    Homoti’nin Ali’ye asılmasına gelince; Ben pek yazıda bahsetmesem de Homoti aslında gay! ve gay’larin yaşadığı bir gezegenden geliyor. Adı da o yüzden Homo-ti :)

    Müjdat abimiz, sanırım Bülent Ersoy’un ve onun nezdinde diğer cinsel tercihi farklı insanların dışlandığı bir dönemde çaktırmadan muhalif bir duruş geliştirmiş diye düşünüyorum ben.

  4. zamanına göre bayağı cesurca bir hareket ve film.. Müjdat Gezen her ne kadar çılgınca da görünse bence bu bir ilk olması açısından epeyce takdire şayan…

  5. Artık bırakın siyasi söylemleri yok çok cesurmus yok bilmem neymiş yok pasalar bile soyleyemezmis arkadaş sadece filmlerle ilgilenin filmlere yorum yapın filmde çöp yonetende içinden geldiği halkı anlamayan filmindeki gibi birşey

  6. Pardon haklısın burada herkes imla kurallarına gore yazıyordu ve sadece siz istediklerinizi söyleyince sorun olmuyor

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Death Machine (1995)

Death Machine (1995). Yaratıcı(!) bir isme sahip, Amerika'da geçen bir
blank

The Atomic Submarine (1959)

türünün meraklılarının kaşırmaması gereken siyah-beyaz bir 1950'ler b-bilimkurgu kült klasiği