How to Have Sex / Nasıl Seks Yapacağız? (2023)

20 Şubat 2024

Molly Manning Walker’ın senaryosunu yazıp yönettiği 2023 yapımı How to Have Sex adlı film, ismine, afişine ve bir daha ismine bakıldığında hormon yüklü erotik soslu romantik gençlik komedisi görüntüsünü fazlaca yansıtıyor. Bu önyargıya kapılarak izlemeyip es geçmek olası. Ama bütün bunlara takılmadan izleyince ilk izlenimin aldatıcı olduğunu görmek bir olasılıktan da öte vakıa.

Walker, liseden yeni mezun olan ve bunu alkol, dans ve sevişme dolu kısa bir tatille kutlamak isteyen üç İngiliz genç kızın, Tara (Mia McKenna-Bruce), Skye (Lara Peake) ve Em’in (Enva Lewis) Girit’in Malia kasabasında geçen birkaç gününü anlatıyor. Üç iyi arkadaş ve aynı zamanda  birbirinden oldukça farklı üç karaktere sahip olan Tara, Skye ve Em, Malia’da kendileriyle aynı apartta kalan üç İngiliz delikanlıyla, Paddy (Samuel Bottomley), Badger (Shaun Thomas) ve Paige (Laura Embler) ile takılmaya başlıyor. Hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyor ve bu kısacık tatil gönül kırıklıklarıyla sona eriyor.

— Yazının bundan sonraki kısmı filmi henüz görmemiş olanların izleme zevkine turp sıkabilecek sürprizbozanlar içermektedir. —

blank

Molly Manning Walker’ın filmini belli belirsiz ama yeterli bir absürt komedi hınzırlığı ile işlenmiş bir günlük hayat eleştirisi olarak adlandırmak mümkün. Anlatıyı absürt komediye benzetmemin nedeni şu: Hikayedeki hiçbir dönemeç klasik hikaye anlatısından alışık olduğumuz savrulma ve yoldan çıkmalara götürmüyor bizi. Büyük bir olayın gerçekleşeceği bize ima ediliyor, sezdiriliyor ama beklenti hiç gerçekleşmiyor. Yazın güzel bir bahçeye kurulmuş mükellef bir sofraya dadanan arının neden olacağı türden bir huzursuzluk, filmin sonuna kadar hiç yakamızı bırakmıyor. Arı vızıldıyor, birini sokacakmış gibi tehditkar pikeler yapıyor ama arının iğnesinden nasibini alan kimse olmuyor. İşte, çok önemli bir olay meydana gelecekmiş gibi olup da kayda değer hiçbir şeyin gerçekleşmemesi olay örgüsünü mantık kuralları dışına çıkarıp bir nevi olması gerekenin değil de olmaması gerekenin gerçekleşmesi gibi geldiği için absürt komedi hissi veriyor. Tara’nın ortadan kaybolduğu geceyi ele alalım. Sabah Tara’nın ortalıkta olmadığını fark eden Badger endişe etse de Tara biraz sonra sağ salim çıkıp geliyor. Fakat endişe bulutu dağılır dağılmaz Tara’nın hoşnutsuz ve üzgün hali ortamı germeye başlıyor.  Ortadan kaybolduğu gece hayatının ilk cinsel ilişkisini yaşamış olsa da bu bok gibi mekanik deneyimi Paddy gibi yakışıklı ama boktan bir kişi ile yaşamış olmak Tara’nın tatiline gölge düşürüyor.

Hiçbir olay büyük savrulmalara neden olmadığı gibi hiçbir karakter de keskin tepkiler vermiyor hatta beklenen tepkileri bile veremiyor. Örneğin Badger’dan hoşlanan ve onu Tara’dan uzak tutmak için Badger’ın tipsiz olduğunu söyleyen Skye hiçbir girişimde bulunmuyor. Tara’dan hoşlandığı belli olan Badger, Tara ve Paddy arasında geçen nahoş deneyimi farkettiği ve bu deneyimin Tara’yı üzdüğünü bildiği halde onu teselli bile edemeyen ebelek gübelek laflar etmekten ileri gidemiyor. Ve akşam yine ona olan ilgisini belli etmek yerine karşısında boş boş oturuyor ve Tara sıkıntıdan sandalyenin üstünde sızıp kalıyor. Dönüş yolunda havaalanındaki freeshopların birinde gözyaşlarına boğulmasına ramak kalan ve belki de adada Bagger ile kalmak için geri dönmeye karar veren Tara az sonra en cırtlak sesi ile “Geliyoruz Londra” diye neşeyle bağırarak uçağa doğru koşmaya başlıyor. Kararsız, afallamış ve hisleri karmakarışık karakterler How to Have Sex’e sıradışı bir derinlik hissi veriyor.

blank

Anlatının bir başka yönü de aporetik(1) olması. Platon’un gençlik dönemi diyaloglarında (Sokratik Diyaloglar) kullandığı yöntem olan aporia’dan(2) türemiş bu kelime. Aporetik şöyle özetlenebilir: Karşısına erdem, ahlak veya estetik gibi konularda çok mahir olmakla böbürlenen bir kişiyi alan Sokrates karşısındaki kişinin bildiğini sandığı şeylerdeki çelişkileri ortaya sererek diyalogu pozitif bir tanım, fikir veya öğreti ortaya koymadan, bilinçli olarak açmaza sokarak sonlandırır. Tabiri caizse Sokrates diyalogda karşısına aldığı kişiyi, üçkağıtçı bir taksici gibi aynı muhitte iki tur attırdıktan sonra aldığı yere geri bırakır. Ama aynı yere bıraktığı muhatabının kafasında artık şüpheler vardır. Amaç karşısındakinin bilgisizliğini sergilemekten çok bildiğini sandığı şeylerin çelişkilerini sergilemek ve onu yöntemli düşünmeye davet etmektir.

Walker’ın  fazla düz olay örgüsü ve bir o kadar düz ve tepkisiz karakterler kullanarak kurduğu anlatı da arka plandaki sinsi bir günlük yaşam eleştirisine hizmet ediyor. Eleştiri oklarından en çok nasibini alan günümüzde her yerde karşımıza çıkan, hiçbir derin analize dayanmayan, sığ, sığ olduğu ölçüde de yaygın olan, iş hayatından arkadaşlığa, evlilikten aşka sekse ve aklınıza gelebilecek her şeye deva olma iddiasında olan şıpın işi reçetelerdir. Bunların doğruluğu hiç sorgulanmaz. Neredeyse dini kurallar gibi riayet edilir. İnsanın karar verme ve rıza gösterme yetileri üzerinde baskı oluşturur. Çünkü bu reçetelerin ortaya saçılmasını teşvik eden mekanizma, sahte seçenek çeşitliliği yanılsamasının yarattığı özgürlük kurgusu ardına o kadar iyi saklanmıştır ki işe yaramadıkları zaman insanlar hatayı çoğu kez reçetelerde değil kendinde arar.

blank

Reçetelerin önemli özellikleri şunlardır:

1) Reçeteler, mutluluk, başarı, zevk vs. her neyi edinmeyi hedefliyorsa onu metalaştırır. Mutluluk, başarı, zevk bir ürün ve pazarlanabilir bir şey haline gelir.

2) Reçeteler hiperaktvite saplantısını yerleştirmeye çalışır insanların içine. Onları bir etkinlik obezitesine yönlendirir. Tatil mi yapılacak, öyleyse her etkinlik kusana kadar yapılacaktır. İçilecek, dans edilecek, gürültülü partilerde eğlenilecek, çokça içilecek ve her fırsatta seks yapılacaktır. Fakat yapılacak her etkinlik “makul” sayılan etkinlikler arasından seçilecektir. Kültür,  sanat ve doğaya yönelik etkinliklerden zinhar kaçınılacaktır. Malia, Girit adasının bir kasabası olsa da kahramanlarımızı sadece üç defa deniz kenarında görmeniz, bunların da ikisinde denizin sadece dekor olarak görünmesi bundandır. Denizin sınırlı olarak görünmesi, adanın diğer doğal ve tarihi zenginliklerinin hiç görülmemesi bilinçli bir tercihtir.

3) Reçeteler insanları bir “skor” yapma ve bu skorlar üzerinden başkaları ile rekabete girme hevesine sürükler. Hangi etkinliğin kaç defa yapıldığı çok önemlidir. Bilmem ne adasına kaç defa tatile gidildiği, hangi diskoda kaç saat geçirildiği, güzel kızlarla / yakışıklı delikanlılarla kaç defa sevişildiği, kaç şişe bira, viski içildiği vs. çok önemlidir. Etkinliklerin sayılara dönüşerek önem kazandığı oranda bu etkinliklerin nesnesi haline gelen insanlar ve başka canlılar sayılardan da aşağı olan, önemsiz ve değersiz ucubelere dönüşür. Birlikte olduğu Paddy’nin şımarık zafer yürüyüşünü beş adım geriden takip eden ve  ilerleyen sahnelerde çer çöp ve boş şişelerle dolu bomboş Malia sokaklarında yürüyen Tara’nın hissettiği tam olarak böyle bir değersizlik ve alet olma durumudur.

Filmde birşey olmasını beklediğimizde bir şeyin olmaması, karakterlerin beklenen tepkileri vermemesi, Walker’ın Sokrates’ten devraldığı sinsi yöntemin sonucudur. Walker’ın “İşte, bütün reçetelerinizi uyguladığımız halde hastamız iyileşmedi. Öylece, eskisinden daha kötü görünüyor ve hissizce yatıyor. Sanırım bir hata yaptık” deme yöntemidir. Ya da “Bu durumda insanları mutluluğa götüren yolun ne olduğunu baştan incelememiz gerekiyor. Benim bunun yanıtını öğrenene kadar araştırmadan vazgeçmeye niyetim yok. Ama çok şükür siz biliyorsunuz. Hadi anlatın bana”(3) demesidir.

How to Have Sex izlediğime de ziyadesi ile memnun olduğum bir film. Gerek çok sıradan bir konuyu işleyiş yöntemiyle, gerek modern hayata getirdiği hınzırca eleştirilerle ve gerekse yoğun ve hızlı diyaloglarına rağmen seyirciyi boğmamasıyla gönlümü çaldı. Bu yıl izlediğim en iyi 10 film içine girer mi bilemiyorum ama tavsiye edebileceğim filmlerin arasına How to Have Sex’i keyifle ekleyebilirim.

Öteki sinema için yazan: S. Özgür Ilgın

Dipnotlar

(1) Felsefe Sözlüğü, Ahmet Cevizci, Sf:66, Paradigma Yayınları, İstanbul, 1999

(2) A.G.E Sf:67

(3) Euthyphron, Platon, Sf:66, Say Yayınları, 2016 (Platon’un  aporetik diyaloglarından biri olan Euthyphron’un sonunda Sokrates’in ettiği sözleri yazımın akışı gereğince biraz değiştirerek aktardım. Sokrates’in gerçek sözleri “Bu durumda dine uygun olanın ne olduğunu baştan incelememiz gerekiyor…” şeklinde başlıyordu. – Yazarın Notu)

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Sonachine / Sonatine (1993)

Takeshi Kitano’nun Sonatine’si, yakuza filmlerine taze bir soluk getiren, bol
blank

Andrei Rublev (1966)

Ve biz ki artık çoktan geçmiş bir dönemin en ayrıcalıklı