Hulk filmine giriş yapmadan önce bir yazıyı çizgi roman için ayırmak ve sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Kanımca, Amerikan orijinli çizgi romanlar içinde en dürüst ve katarsist olanı Hulk’dur. Çizgi romanların çıktıkları ülkelerdeki insanların karakterlerini yansıttıklarını düşünürüm hep gerçi İtalyanlar bu konuda istisnadır. Onlar şaşırtıcı bir zanaatkârlıkla hemen her konuda işler üretmişlerdir ama Esse-Gesse romanlarında tam da Amerikalıların seveceği, aşırı idealist sütten çıkmış ak kaşık a-seksüel kahramanların yanında illaki serseri ama sevimli, üçkâğıtçı yardakçılar mevcuttur. bknz: Swing, Zagor, Tommiks, Çelik Blek.
Hulk, tamamen orijinal bir karakter olmamasına rağmen tipik bir Amerikalıyı temsil eder. Normal hayatta tutunmaya çalışan ama zorlanan sinirlendiğinde ise öfkesini kontrol edemeyip müthiş yıkımlar yaratan ama bundan dolayı pişman olsa bile kendinde olmama haline sığınan bir birey… Orijinal değildir çünkü karakter, yaşadığı aşk ile Güzel ve Çirkin, King Kong, bilim adamı olup iyi ve kötü değişimi geçirmesi ile de Dr. Jekyl ve Bay Hyde’a öykünür. Karakterin neredeyse tek kendine ait özelliği yani King Kong’da bile çok daha fazlası bulunan zekâdır. TV uyarlamaları dahil şimdiye kadar çevrilmiş tüm Hulk filmlerinin temel hatası, karakterle ilgili şu an burada yaptığımız gibi depresif karakter çözümlemelerine girmiş olmalarıdır. Halbuki Hulk okuyucusu Hulk’un bu yönüyle; çocukluğuyla, alter egosuyla, vırtıyla, zırtıyla asla ilgilenmez. Hulk’un lezzeti onun tam bir massive destroyer olarak yaratığı yıkım ve kaos’da saklıdır. Örümcek olağan düşmanlarıyla neredeyse düdük çalarak dövüşürken, Hulk karşısında kaçacak delik aramakta ve esprili halinden oldukca uzaklaşmaktadır. Süpermen gibi daha tanrısal güçlere sahip kahramanların maceralarında dahi bulunamayan bu yıkım, günümüzde yayınlanan aşırı şiddet içeren yayınlara göre naif kalsa bile kendi zamanı için sınırı ve ötesini temsil ediyordu. Hatta Mcfarlane gibi şimdiki zaman ustalarının imha karelerindeki ilham kaynağının eski Hulk çizgi romanları olduğundan eminim.
Hakan Alpin, İnkilap yayınlarından çıkan “Çizgiroman Ansiklopedisi” kitabında Hulk’u ve ülkemizdeki yayın macerasını şöyle anlatıyor.
“Modern Bay Hyde diyebileceğimiz Hulk, Marvel Comics editörü ve yazar Stan Lee‘nin kalemiyle çizer Jack Kirby‘nin fırçasından ilk kez 1962 yılında yayınlanan kendi adına yayınlanan derginin birinci sayısında ortaya çıkmıştır. İlerleyen yıllar içinde Hulk, değişik şekillerde ve renklerde okurlarının karşısına çıkmıştır: Yeşil, gri, maymun yüzlü, yakışıldı, geri zekâlı, akıllı vesaire. Seriye dâhil olan her yazar ve çizerle birlikte Hulk serisi daha da gelişme göstermiştir. Stan Lee ve Jack Kirby ikisinin hazırladığı ilk sayılar Mary Shelley‘in Frankenstein’nından büyük oranda ilham almıştı. Fakat aslında Hulk öyküleri aynı zamanda Dr. Jekyll ve Mr.Hyde ve Notre Dame’nın Kamburundan fazlasıyla ve serbestçe fikir ödünç almıştır.
Dr. Bruce Banner’ın küçükken yaşadığı kötü olayları bilinç altına gömmesi ve bir gün New Meksika çöllerinde nükleer deney yapılırken, Gamma ışınlarına maruz kalmasıyla yeşil renkli vücudu, iki buçuk metrelik boyu, ve üç yüz kiloluk dev cüssesiyle Hulk ortaya çıkmıştır. Dr. Banner sinirlendiği veya kızdığı zaman büyük yeşil bir deve dönüşüyor üstelik bu haldeyken yaptıklarını hatırlayamıyordur. Gerçek kişilik olan Bruce Banner, normal bir insan gücünde ve boyunda olmasına rağmen; Hulk, yüz ton ağırlığı yerinden rahatlıkla oynatabilecek güce sahiptir. Bunu sağlayan bilimsel neden ise, Bruce Banner’ın heyecanlandığı ya da kızdığı zamanlar kanındaki adrenalin salgı oranının inanılmaz derecede yükselmesidir. Bu adrenalin, patlama sırasında oluşan Gamma ışınlarını emmiş vücut hücrelerini, özellikle kemik iliklerini katalizör olarak etkilemekte ve genç adamı Hulk’a dönüştürmektedir. Tüm mutasyon süresi -değişimin nedenine göre- yirmi beş saniyeden beş dakikaya kadar uzamaktadır. Sonuçta Hulk, 3000 derece sıcağa ve -190 derece soğuğa dayanacak denli sağlam bir bünyeye sahip olur. Güçlü darbelerden, kurşunlardan, hatta top mermisinden bile etkilenmez. Ancak çok yakınında patlayacak bir atom bombası onu ciddi şekilde yaralayabilir. Hulk’un süper fizyolojik yapısı onu dünyadaki tüm hastalıklara karşı bağışık kılmıştır. Hulk, güçlü bacak kaslarıyla bir zıplayışta dört, beş kilometre uzağa atlayabilir. Fiziksel üstünlüklerinin yanı sıra cisimsiz varlıkları da hissedebilir
Esrarengiz bir yer ve yön bulma yeteneği vardır. Mesela her nerede olursa olsun, ilk kez Hulk olduğu New Mexico’da ki deneme alanının yerini bulup oraya dönebilir. Tüm bu üstün yeteneklerine karşın Hulk’un zekâ seviyesi oldukça düşüktür.
Böylelikle Jekyl ve Hyde gibi düzensiz aralıklarla karakter yer değiştirir. Frankenstein’ın canavarı gibi o da asla anlaşılamaz ve yalnızca korkmuş olduğu zamanlarda bile kötü ve zarar verici olarak algılanır. Bu klasik denilebilecek karışıma eklenen birçok güçlü destek karakter de vardır. Örneğin Rick Jones, Hulk’un tek arkadaşıdır. Onun zararsız, kendi iç aleminde sıkışıp kalmış bir kişilik olduğunun bilincindedir. Fakat sonunda önce Kaptan Amerika ile ardından da Kaptan Marvelle ekip oluşturma sevdasıyla Hulk’dan uzaklaşmıştır. Betty Ross ise başlangıçta Dr. Bruce Banner’ın sevgilisidir, ancak o da sonradan Binbaşı Talbot’a yaklaşarak Bruce Banner’ı terk edecek bir süreci başlatmıştır, en nihayetinde de ikisinin arasında seri boyunca düzenli aralıklarla gidip gelmeye başlar. Bir de Thunderbolt Ross karakteri vardır. Betty’nin babası ve orduya çalışan Bruce Banner’ın bir anlamda patronudur. İlerleyen sayılarda o da Hulk’un baş düşmanı bir general haline gelir. Stan Lee, bu kurgu noktalarını ve karakterlerini 1969 yılına kadar yönetmiştir. Daha sonra seriyi ve yerini Roy Thomas’a bırakmıştır. Roy Thomas, Hulk’ u bu kısır gibi görünen döngüden çıkarabilmek amacıyla oldukça geniş bir karakterizasyon zenginliği içinde bir öykü hattı oluşturmuştur. 1962 yılında başlayan bağımsız serisi bir yıl sonra 6. sayısında sona ermiş ve Hulk sadece Tales of Astonish adlı dergide maceraları yaşamıştır. 1968’den ve 102. sayısından itibaren kendi başlığına sahip dergisine yeniden geri alan Yeşil Dev, ülkemizde ilk kez Süper Yayınevi tarafından basılan Ajan X adlı dergide Goro başlığı altındaki bir macerasıyla Ekim 1975’de çıkmış, ayrıca 1979’da aynı başlıkla bu macera tekrarlanmıştır. İlk renkli versiyonu ise 1978 tarihli Yaman Çocuk dergisindeki macerasıyla ve Yenilmez Yaratık Hulk başlığıyla görülmektedir. Bunu izleyen seriyi ise Yeşil DEv Hulk başlığı altında 1987 yılında Aslı Karasuil’in sahibi olduğu ve Ali Recan’ın yayın müdürlüğündeki Marvel yayınları çıkarmıştır. Ancak toplam 19 sayı (ayrıca Hulk’un, Örümcek Adam’la kapiştığı bir yılbaşı özel sayısı)süren bu serinin ardından, 1995 yılı başında Cengiz Aynaz’ın sahipliğinde tek sayı çıkabilen Yeşil Dev Adam üst başlığında Süper Hulk adıyla yeniden boy göstermiştir. Arka Bahçe yayınları, 2004 yılında Ang Lee’nin yönettiği filmden uyarlanan çizgiromanının yanı sıra bir de periyodik Yeşil Dev Hulk serisinin yayınına start vererek Marvel’in mutant karakterini yenidenTürk okuruyla buluşturmuştur.”
Devam edecek…
TV uyarlamaları dahil şimdiye kadar çevrilmiş tüm Hulk filmlerinin temel hatası, karakterle ilgili şu an burada yaptığımız gibi depresif karakter çözümlemelerine girmiş olmalarıdır. Halbuki Hulk okuyucusu Hulk’un bu yönüyle; çocukluğuyla, alter egosuyla, vırtıyla, zırtıyla asla ilgilenmez. Hulk’un lezzeti onun tam bir massive destroyer olarak yaratığı yıkım ve kaos’da saklıdır.
10/10 !!!
Bu yazının devamını istiyoruz. Hulk zoraki kahramandır. Asıl amacı yanlız kalıp kafa dinlemek olan Hulk, rahatsız edildikçe öfkelenip yıkım makinasına dönüşür.
Beni en çok etkileyen hasar verilemez yapısının içinde minik bir kalbi olan, sinirli ama sevimli bir dev oluşudur.
Unutmayın her insanın içinde bir Hulk saklıdır. :)
Şu 4 Ocak tarihinde yazdığım yoruma hiç katılmıyorum. Utandım biraz hatta böyle aptal bir yorum yapmış olmaktan dolayı.
Hulkun vucudu gibi vucut yapamayızmı kas yapmak istiyorum ama ya hulk gibi yada god of war gibi bunların vucudu mükemmel