blankİblis’in Oğlu: 13. Vahşet, 2013 yapımı bir korku filmi. Filmin yönetmeni Emre Kaya, Senaristi Fevzi Altunbulak ve Zafer Kaya. Başrollerde Fevzi Altunbulak, Burakhan Keyif ve Merve Cangöz var. Film, Oldukça düşük bir bütçeyle, dar bir kadro ve tanınmamış genç oyuncularla kotarılan bir slasher.

İblis’in Oğlu: 13. Vahşet gibi eski fantastik filmlerimizin adlarını andıran bir film ismi görünce gaza geliyorum “Vay anasını” diyorum. “Ocağınız yıkılsın! Nasıl kıydınız 13. cana vahşice!” Kime diyorum? Tabii ki filmdeki katile. Oraya birazdan geleceğim ama dilerseniz önce filmin kısa olan konusunu uzun uzun anlatayım.

Aydın’da gazetecilik bölümünde okuyan beş arkadaş bitirme ödevi için ilginç bir haber arayışındadır. Hocaları onlara bir gazete haberi önererek bu konunun üzerine gitmelerini söyler. Haber kaybolan 8 dağcı ile ilgilidir. Aydın-Muğla arasında olduğunu tahmin ettiğim bir bölgede kaybolan 8 kişiden bir daha hiç bir haber alınamamıştır. Olayın tek şüphelisi olan akli dengesi bozuk Wild Nielsen’in suçu da kanıtlanamamıştır.

“Kardeşim Aydın’da, Muğla’da Üsen, Umar Osman veya İrecep olur ama bu Wild neyin nesi?” diye soranlara hemen anlatalım: Efendim bu Wild denen “zalım” küçükken ailesini katleden birisi. Ülkesinden sınır dışı edilmiş, tesadüf bu ya, Türkiye’ye gelmiş. Topluma uyum sağlayamadığı için de dağda bayırda yaşamaya başlamış. Neyse, bizim beş kafadar bir arabaya atlayıp tutuyor Wild’ın yaşadığı yerin yolunu. Sonra yolda arabaları hararet yapınca bir ihtiyara rastlıyorlar. Amca onlara Wild’ın hikayesini anlatıyor. Wild’ın yaşadığı yere gitmemelerini söylüyor. Çünkü oraya giden kimse dönmemiş! (Dağı aşıp Marmaris’e inerek tatillerine orada devam etmiş olmasınlar sakın?) Ama bizimkiler kararlı, “Zalım Wild” ı bulup cinayetleri aydınlatacaklar! Arabayı köyde bırakıp başlıyorlar dağ bayır tırmanmaya, sonra Wild’ı görüyorlar. Wild’ı görür görmez tanıyorlar, “ahanda bu Wild” diye. Gece Wild’ın mezarlıkta kukuletalı biriyle anlamadıkları bir dilde birşeyler konuştuğunu görüyorlar.(Kukuletalının kim olduğunu söyleyip sürprizbozan vermiyorum) Altyazılar sağolsun, anlıyoruz ki 13 rakamı Satanistler için Müsümanlık ile ilgili bazı tarihlerden dolayı uğursuz sayılıyormuş. Mesela 1453’ün, 571’in falan rakamlarını topayınca 13 yapıyormuş. Bu uğursuzluğun kalkması için Zalım Wild’ın tam 13 cinayet işlemesi gerekiyormuş. Şimdi önceden öldürülen 8 kişi var artı bizim kafadarlar da beş kişi, etti mi sana 13? Hadi korku filmi severler, bunu da açıklayın! Ertesi gün Wild’ın evinin etrafındaki ağaçlara kameralar yerleştiriyorlar. Kamera işi bitince akşam kamp yerinde ateşin başında toplanıyorlar. Sinan onları korkutmaya çalışırken içlerinden biri kayboluyor, sonra da Zalım Wild bizimkileri tek tek avlıyor. Olay bundan ibaret.

io13v02

Film, böyle bir hikaye için gereken gerilimden  oldukça uzak. Hatta, mekanında silah patlayan bir bar veya gece kulübü sahibinin müşteriler kaçmasın diye “Tamaaam, baylar bayanlar, bir şey yok her şey yolunda, lütfen herkes keyfine baksın, ufak bir aksilik oldu sadece” falan diye müşterileri teskin etmeye çalışması gibi seyirciyi gerilimden uzak tutuyor: “Sakin olun, gerilmeyin. Wild o beş gencin peşinde, sizin değil!” Örneğin Wild’ın evine girip kamera yerleştirdikleri sahnede Wild birden eve dönmeye kalkınca içeridekiler evden öyle rahat sıvışıyor ki gerilimin zerresini hissetmiyorsunuz. Çapraz kesmelermiş, hızlanan müzikmiş falan ne gerek var! Aşkolsun, yönetmenin eli çok hafifmiş, hissetmedik bile ne olduğunu! (Bu pamuğu ne kadar tutacağım kolumda?)

Filmin en başında patlayan sahte alarm (maymun maskesi ile korkutma) olmuş mu? Bu sahne gerilimin yeni yeni tırmanmaya başladığı orman sahnelerinde kulanılsa biraz daha iyi çalışmaz mıydı? Başka neler eksik? Gençlerin karakterleri ile ilgili ayrıntılara hiç girilmediği için beşi de aynı kişi gibi duruyor. Biraz derine inilse, bu karakterler çarpıştırılsa falan? I-ıh, o da yok. Sonra, filmin çekidiği yerin doğal güzelliğine diyecek yok. Burada bir miktar doğaya karşı mücadele hissi verilse nasıl olurdu? (Ah Descent ah!) Geçiniz! Tek gördüğümüz okul gezisi tarzı bir kaç tırmanış, bir adet de köprüden geçiş. Cinayet sahneleri deseniz tat vermiyor. Filmin sonundaki cinayet sahnelerinin bir kısmı da karanlık çekimlere kurban gidiyor. “Çarli Baba’nın bir çiftliği var, çiftliğinde cesetleri var” isimli sıradan slasher filmindeki gibi ilginç cinayet sahneleri görmeyi aklınızdan bile geçirmeyin!

blank

Bütün bunlar yetmezmiş gibi filmin sonunda verilen sosyal mesaj da evlere şenlik! Efendim savaşların ve cinayetlerin sebebi satanistlermiş, bunu da öğrenmiş oluyoruz. Tam “13 cinayet de ben işleyip alemin kralı olayım” diye düşünürken bu derin sosyal mesaj ile titreyip kendine geliyorum ve film hakkında tanıtım yazısı yazmaya karar veriyorum!

İblisin Oğlu: 13. Vahşet, amatörden hallice ama sıradandan daha kötü bir slasher filmi. Düşük bütçeli korku filmlerine meraklı olanların dışında kalan izleyiciler filmi izlemeye herhangi bir beklenti ile başlamazsa onlar için de “izlenebilir” in sınırlarında  bir film olabilir. Birbirinden karbon kağıdıyla kopyalanmış cin filmleri yığınına bir başkasını eklemeyip de bir slasher çektikleri için sevinsek mi, yoksa bırakın özgün bir dil tutturmayı, sıradan bir slasher filmi olmak için gereken klişeleri bile tekrarlayamadıkları için üzülsek mi bilemedim.

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Çöldeki Lunapark – Dune: Part Two (2024)

Dune: Part Two, çölün ortasına kurulmuş bir lunapark gibi görkemli
blank

Bildik Ama Dokunaklı: Rose (2022)

Niels Arden Oplev’in senaryosunu yazıp yönettiği ve kız kardeşinin gerçek