1974 yapımı bir aksiyon, softporn, fetiş ve gore filmi olan Ilsa SWOSS zamanının ötesine geçmiş bir külttür. Don Edmonds’ın yönetip baş rolünde yaşı ve göğüsleri olgun bir Las Vegas şov kızı olan Dyanne Thorne’un rol aldığı film II. Dünya Savaşı’nın halen muallakta olan bir dönemine bizi götürüyor. Hem de ne götürmek…
Filmin başında verilen bilgiye göre gerçek olaylardan esinlenilmiş. Hitler Almanyası’nın Nazi kamplarından birinde geçen filmde “Tıbbi Deney” olarak adlandırılan insan vücudunun sırlarını ortaya çıkarmak için Hitler’in uygulamaya koyduğu bir birliğe gidiyoruz.
Ilsa adlı Nazi binbaşının yönettiği kampta kadınlara her türlü hastalık bulaştırılıp, çeşitli işkence yöntemlerinden geçirilip Ilsa’nın “Kadın vücudu acıya erkekten daha dayanıklıdır.” tezini doğrulamaya çalışılmaktadır( Halbuki bunun için doğuma dayanan kadınları örnek olarak göstermek yeterli sanırım). Ilsa’nın deneyleri o kadar aşırıya kaçmıştır ki erkek egemen SS’ler arasında bile aykırı bulunmakta ve kendine olan destek azalmaktadır.
Kampta kadınlar dışında ayak işlerini yapmak için erkekler de tutulmaktadır. Ilsa erkekleri de kendi seks kölesi olarak kullanmakta ve kendini tatmin edemeyenleri hadım ederek cezalandırmaktadır. Hatta kesilen cinsel organlar da ari ırk Almanların boyut olarak da her ırkdan üstün olduğunu kanıtlamak için bir istatistiki veri olarak toplanmaktadır.
Pozisyon zenginliği ve işkenceyle geçen günler kampa bir Amerikalı esir gelince değişmeye başlar. Ilsa, Amerikalıyı yatağına alır ve eğer tatmin edemez ise olacakları söyler. Ancak bilmediği şey Amerikalı esirimiz(film boyunca Kelebek’teki Steve Mcquinn’e benzettim.) yatakta kırk SS gücündedir. Kamp arkadaşlarına anlattığı üzere ereksiyonunu istediği kadar uzatıp istediği an bitirebilmektedir. Bu becerisi sayesinde kısa zamanda Ilsa’nın favorisi olarak bazı imtiyazlar edinir.
Bu arada müttefik kuvvetler ilerlemekte ve SS’lerin savunmaları azalmaktadır. Ilsa, acıya çok dayanıklı bir esir bulup saatler boyu işkence yaptırarak teorisini kanıtlamaya çalışır. Ancak sekse olan düşkünlüğü bir ayaklanmanın da fitilini ateşleyecektir.
Filme aslında SS’lerle dalga geçen bir Amerikan komedisi olarak da bakılabilir. SS askerleri sürekli tecavüz eden, sarhoş gezen, gerizekalı tipler olarak verilmiş. Buna karşılık Yahudi esirlere özgürlüğü yine bir Amerikan vatandaşı vaat ediyor.
Dyanne Thorne’un ilerlemiş yaşına rağmen sahip olduğu müthiş fiziğini hiç çekinmeden sergileyerek süreklediği film surata işeme, kaynar suda deri yakma, çıplak gardiyanlarla kırbaçlama gibi uç sahneleri seyirciyi fazla zorlamadan, gözüne gözüne sokmadan vermeyi başararak bir estetik yakalıyor.
Belki teknik imkansızlıklardan böyle bir yola gidilmiş ancak ben her zaman bazı şeylerin seyircinin hayal gücüne bırakılması taraftarıyım. Yani Ilsa, Hostel gibi sırf bir kan revan gösterisi değil enteresan çıkarımlarda bulunan bir dönem filmi aslında.
Teknik imkansızlıklara değinmişken film için yer aranırken yayından çekilmiş bir dizinin setini kullandıklarını da belirtelim. Dizinin yapımcıları seti yıkmakla uğraşmak yerine bu görevi film ekibine verip bedavaya getirmiş.
Filmde sürekli Nazi marşlarına yer verilmiş. Sanırım böylece müzikler de bedavaya getirilmiş. Ancak filme oldukça eğlenceli bir hava kattıkları söylenebilir.
Filmin başarısının sonucunda Ilsa, Harem Keeper of the Oil Sheiks, Ilsa, The Tigress of Siberia ve Jess Franco’nun yönettiği Ilsa, the Wicked Warden ismiyle yine Dyanne Thorne’un başrolde oynadığı üç Ilsa filmi daha çekilmiş ancak bu filmlerin Nazi dönemi ile bir ilgisi yok. Jess Franco’nun İlsa’sı ilginç bir şekilde çeşitli kaynaklarda ana üçlemeden ayrı bir yapım olarak görülmektedir.
Geçen yıl vizyona giren Grindhouse’da da Ilsa’ya saygı duruşunda bulunan sahte bir fragman vardı. Warewolf of SS adlı bu fragmanı Rob Zombie yönetmişti. Youtube’dan seyretmenizi öneririm özellikle sonunda çıkan Nicholas Cage oldukça eğlenceli.
Geçenlerde benim de aklıma gelmişti; şu Ilsa’ları yazayım diyerekten filmleri ortaya çıkarmıştım. Sen benden önce davranmışsın Masis. :)
Yalnız bir şey eklemek istiyorum, “Ilsa Trilogy” olarak basılan box setteki filmler; Ilsa, She Wolf of the SS (1975), Ilsa, Harem Keeper of the Oil Sheiks (1976) ve Ilsa, the Tigress of Siberia (1977). Bendeki trilogyde de bu filmler var. Jess Franco nun yönettiği Ilsa, the Wicked Warden ise Greta-Haus ohne Männer (1977) ismiyle basılmış halde ayrıca var.
Gerçi biraz nette bakındığımda “Ilsa Collection” olarak basılmış başka bir set gördüm. Bundaki üç film ise She Wolf of the SS/ Harem Keeper of the Oil Sheiks/ The Wicked Warden. Yani Ilsa’ların durumu biraz karışık ama hepsinin ortak noktası, Ilsa’yı canlandıran aktris hep aynı: Dyanne Thorne.
Evet Murat o filmi de görmeme rağmen nasıl olduysa atlamışım. Wikipedide yazdığına göre Franco’nunki unofficialmış. Sanki çin malı nasıl unofficial oluyorsa.
Bu arada senden bir Dyanne Thorne güzellemesi bekliyorum artık :)