Ip Man 3 PosterIp Man 3 sinemalarda… Savunma sanatlarının efsanevi isimlerinden Ip Man’in yarı biyografik filmleri, üçüncü kez seyircisiyle buluşuyor. Dövüş sanatını bir eğlence haline getirmekten kaçınarak ciddi bir anlatım yolunu seçen seri, son filmiyle bu çizgisinin dışına çıkıyor.

Yönetmen Wilson Yip’in 2008 yılında başlattığı Ip Man rüzgârı, 2010’da çekilen ikinci film ve onun hemen ardından gelen farklı filmlerle yoluna devam etti. Herman Yau’nun yönettiği ve asıl seriyle olan benzerlikleri nedeniyle çokça karıştırılan Bir Efsane Doğuyor (The Legend Is Born: Ip Man, 2010) ve Son Dövüş (Ip Man: The Final Fight, 2013) gibi filmler kafa karışıklığı dışında temaya bir katkı sağlayamadığı için Wilson Yip serisinin saygısını kazanamadı. Beş yıllık bir aradan sonra geri dönen yönetmen Yip ise, serinin ruhunu yakalayamadığı bir filmle şaşkınlık yaratıyor.

İlk filminde, İkinci Çin-Japon savaşı dönemine ışık tutan ve dövüş sanatları felsefesiyle harmanladığı dram yüklü senaryosuyla göz dolduran yönetmen, Wing Chun tekniğine de açıklık getiriyordu. Film bir yandan Japonlarla Ip Man’ın unutulmaz dövüş sekanslarına sahne olurken, diğer yandan Çin milliyetçiliğine dair eleştirmeyi de ihmal etmiyordu. Keza ikinci filmde, Hong Kong’u 1997 yılına kadar sömürgesi altında tutan Britanya İmparatorluğu’ndan hareketle, Rocky 4’ün sıkça işlenen temasını da kullanan Ip Man 2, içerisinde tarih barındıran etkileyici bir dövüş filmiydi… Hatta Bruce Lee’yi yetiştiren Ip Man’in, yıldız oyuncu ile ilk tanışmasına da tanıklık etmemizi sağlamıştı. Ancak üçüncü filme gelindiğinde ise, hikâye açısından odak problemi yaşayan bir devam filmi karşılaşıyoruz. 1950’li yılların sonunda, Ip Man’in çocuğunun okuluna musallat olan sokak serserileriyle mücadelesinden yola çıkarak, önce Hong Kong’un asayiş sorunu üzerinde dönen film, ardından da yönünü iki dövüşçünün unvan mücadelesine çeviriyor. Tüm bunları yaparken de, araya reklam kokan bir dövüş ve aile dramı sıkıştıran yapım, öyküsünü temellendirmekte epey güçlük çekiyor.

Ip Man 3

İkinci filmin sonunda çocuk haliyle karşımıza çıkan Bruce Lee ise, Ip Man 3’ün açılış sekansında arz-ı endam ediyor. Fakat bu sekansın, filme herhangi bir hizmeti olmadığı gibi Bruce’u bir daha ancak filmin sonunda görebiliyoruz. Katmanlı hikâye yapısına güvenen Ip Man 3, yalnızca iki büyük dövüşçünün mücadelesiyle etkileyici bir öykü anlatabilecekken, Mike Tyson sekansıyla pastanın süsünü fazla kaçırıyor. Tarih ve dövüş sanatı felsefesiyle güçlenen, dram dozu yüksek seriye alışmış seyirci için bir anlamı olmayan bu sekansların, yine de seyir zevkini yükselttiğini de belirtmeliyim. İlk iki filmdeki kadar unutulmaz dövüş sahneleri barındırmasa da Tin-chi dövüşü, görülmeye değer anlar barındırıyor…

Wing Chun sanatını hak ettiği şekliyle sinemaya aktaran Ip Man serisini bu denli başarılı kılan en büyük unsur ise şüphesiz Donnie Yen’in kusursuz oyunculuğu… Usta Ip Man’in her halini başarıyla canlandıran, sakin ve duru performansıyla Donnie Yen, serinin son filminde giderek rolüyle bütünleştiğini kanıtlıyor.

Wing Chun tekniğinin nefes kesen sahnelerini ve Donnie Yen’in usta oyunculuğunu özleyenler için Ip Man 3, biçilmiş kaftan. Fakat beklentiyi düşük tutmakta fayda var. 

Başak Bıçak – basakbicak@gmail.com

blank

Başak Bıçak

1987 yılında İzmir'de doğdu. İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti Tarihi üzerine yüksek lisans yaptı. Bilhassa Fransız Devrimi olmak üzere Avrupa Tarihi üzerine uzmanlaştı.

Sinema özel tutkusu ve 2012 yılından bu yana filmler üzerine yazılar yazıyor. Akşam Gazetesi, Film Arası Dergisi ve Cinedergi yazarı... Dans, seyahat, fotoğraf ve şarap meraklısı...

1 Comment Bir yanıt yazın

  1. Bir de wong kar-wai ustanın THE GRANDMASTER adlı filmi var ama açılış sahnesi dışında tam bir karın ağrısı

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Laputa Castle In The Sky (1986)

Hayao Miyazaki imzalı efsanevi anime Laputa Castle In The Sky,
blank

Ninja Scroll (1993)

Ninja Scroll için gelmiş geçmiş en favori çizgi filmimdir diyebilirim.