17. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali İzlenimleri

18 Kasım 2016

1-6 Kasım tarihleri arasında 17.si gerçekleştirilen İzmir Kısa Film festivali, bu yıl Fransız Kültür Merkezi, İzmir Sanat ve Karşı Sanat Merkezi ana salonlar olmak üzere toplam yedi salonda gösterimler yaparak şehre biraz daha yayıldı. Birçoğuyla Türkiye’de herhangi bir festivalde karşılaşma olasılığının düşük olduğu, 48 ülkeden toplam 427 kısa film seyirciyle buluştu. Bu bakımdan özgün film içeriği, faydalı atölye ve söyleşileriyle adına yakışır prestijde bir festivale daha imza atıldığının altını çizmek gerekiyor.

Festivalin en dikkat çekici unsuru Buca, Bornova, Bayraklı, Karşıyaka, Konak ve Büyükşehir belediyelerinin verdiği destekti. Maalesef birçok şehirde aynı partiden olsalar bile oy kaygısı, rekabet ve iç çatışmalardan dolayı belediyeler birlikte kolay kolay iş üretmiyorlar. Oysa İzmir örneğinde de görüldüğü gibi yerel yönetimlerin festivalin büyümesi açısından desteklerini arttırmaları oldukça önemli.

izmir-kisa-film-festivali-acilis

Festivalin açılışı Buca Belediyesi’nin katkılarıyla Buca Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapıldı. Kültür merkezinin bahçesine kurulan küçük bir platoda konuklarla birlikte film sahneleri çekildi. İzmir Express Orkestrası ile birlikte ünlü tenorlar Hakan Aysev ve Levent Gündüz oldukça keyifli bir konser verdiler. Sanatseverler aynı zamanda festival boyunca Buca Kültür ve Sanat Merkezi’nde “100 İllüstrasyonla Türk Sineması’nın 100. Yılı” sergisini ziyaret etme şansı da buldu.

Festival kapsamında gerçekleştirilen atölyeler bu yıl görüntü ağırlıklıydı. Oktostore, Türkiye’nin en önemli görüntü yönetmenlerinden Uğur İçbak ve İstanbul Post Prodüksiyon Departmanı, uygulamalı olarak görüntü ve kurgu atölyeleri gerçekleştirdiler.

izmir-kisa-film-festivali-izlenimleri-1

Festivalde bu yıl, ulusal kurmaca, deneysel, animasyon, belgesel ve uluslararası kurmaca türlerinde ödüller verildi. Ulusal kurmaca seçkisinin, son yıllarda festivallerde karşımıza çıkan en güçlü bölüm olduğu söylenebilir, zira seçkide hem içerik hem de teknik olarak uluslararası seviyede filmler vardı. Zaten jüri de gayet hakkaniyetli bir kararla, üçüncülük ödülü vermek yerine iki tane ikincilik ödülü vermeyi uygun gördü. Birincilik ödülünün sahibi Çevirmen filmiyle Emre Kayış oldu. Yeryüzündesin, Bunun Bir Tedavisi Yok (Umut Beşkırma) ve Siyah Çember (Hasan Can Dağlı) ikincilik ödüllerini aldılar. Migros Gençlik ve En İyi Görüntü ödüllerini Siyah Çember filmi aldı. En İyi Deneysel Film ödülünü Savaş Bölgesi, En İyi Animasyon ödülünü Arkhe ve En İyi Belgesel ödülünü ise Dağların Oğlu filmleri aldı. Benim de favori filmlerimden biri olan İki Parça (Umut Uğurlu) filmine de “Güzellik ve ölüm temalarını Çehovvari anlatımı” gerekçesiyle Jüri Özel Ödülü verildi. Gelecek Vadeden Oyuncu ödülünü 7 Santimetre filmindeki başarılı performansıyla Özgür Molla aldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Oyunculuk Bölümü son sınıf öğrencisi olan Molla’nın kariyeri açısından bu ödül oldukça iyi bir başlangıç.

Kuşkusuz İzmir Kısa Film Festivali ülkenin en önemli kısa film festivallerinden biri. Kaldı ki başarılı diyebileceğimiz kısa film festivali sayısı maalesef bir elin parmaklarından az. 17 yıldır aralıksız devam etmesi, herhangi bir sansür mekanizmasının dışında olması, yüzlerce film göstermesi ve bu filmlerin çoğunu Türkiye’de başka festivallerde izleme şansınızın olmaması, şehrin ve yerel yönetimlerin sahip çıkması, her seansta salonların dolması ve en önemlisi de ekibin deneyimli olması İzmir’i diğer festivallerden ayıran en önemli özellikleri. Mesela ekibin deneyimli olması hafife alınamayacak denli önemli bir konu. Arkasında büyük sermayelerin olduğu festivallerde bile, hiçbir eğitimden geçirilmeden stantların başına yerleştirilen üniversite öğrencilerinin, konukların ve festival takipçilerinin sorunları karşısında çözüm üretememelerine sıklıkla tanık oluyoruz. Bu festivallerde festival yöneticilerine ulaşmanın da neredeyse imkansız olması da cabası. İzmir’de ise durum çok farklı. Şaşırtıcı bir şekilde, hızla çözülüyor herhangi bir problem.

izmir-kisa-film-festivali-izlenimleri-3

Diğer taraftan İzmir’de çok iyi bir festival takipçisi var. Salonlar genellikle doluyor hatta bazı seanslarda bir salon dolusu kadar da insanın dışarıda kaldığı oluyor. Fransız Kültür Merkezi’nin salonu bazen yetersiz kalıyordu. Bu yıl İzmir Sanat’ta da filmler gösterildi ve festival ferah, daha yüksek kapasiteli bir salona sahip oldu. Türkiye’de çoğu festivalin seyircisinin olmadığını, bazı festivallerin bir avuç seyirciyle festivali tamamladığını düşünürsek İzmir ayrıcalıklı bir yerde duruyor.

Son olarak, ben bu festivale yıllar içinde seyirci, konuk ve jüri olarak katıldım. Hepsinden de izleyemeyeceğim filmleri izleyip yeni insanlarla tanışıp festivalin sonunda birçok bakımdan zenginleşmiş bir şekilde ayrıldım. Bu yüzden festival bitince üzülmek ve bir sonraki festival için gün saymaya başlamak işten değil.

Öteki Sinema için yazan: Sidar Serdar Karakaş

blank

Sidar Serdar Karakaş

Çok küçükken kiralık VHS’lerden dayısıyla birlikte zombi filmleri izledi. Zombilerden çok korktu. Büyüyünce o filmleri George A. Romero’nun yaptığını öğrendi. Üstada hayran oldu. Sinema öğrencisiyken Andrzej Zulawksi filmlerini keşfetti. Zulawksi filmleri ona her zaman güç verdi. En zor anlarında kurtarıcı filmi Possession (1981) oldu. 2006 yılında Öteki Sinema’yı düzenli okumaya başladı. Korku filmlerini ve B Filmleri burada sevdi.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

37. İstanbul Film Festivali’nin Öteki Filmleri

37. İstanbul Film Festivali’nin Öteki Filmleri: Her sene yaptığımız gibi
blank

Sinemada Tolstoy: Anna Karenina ve Diğerleri

Anna Karenina, War and Peace, The Last Station... Tolstoy’u tanımak