Bu yıl 16.sı yapılacak olan İzmir Kısa Film Festivali’nin çiçeği burnunda direktörü Yusuf Saygı ile konuştuk, İzmir’in tek film festivali olan kısa film festivalinin altını kalınca çizdik, iyi okumalar…
Öteki Sinema için söyleşen: Banu Bozdemir
İzmir Kısa film festivali en uzun soluklu kısa film festivallerinden biri, öncelikle bir festivali başlatma ve devam ettirme enerjisi nasıl olur, oluşur onu dinleyelim. Gerçi siz İzmir Kısa’nın başında yenisiniz, Kayhan Kırmızıgül’le bütünleşmiş bir durumu da vardı festivalin. Ama belki bu sayede bize süreci de anlatma imkanınız olmuş olur…
İzmir Kısa’nın başında, dediğiniz gibi yeniyim fakat festivalin ilki olan film günlerinden itibaren müdavimiyim. Festivalin ilk yılları üniversite öğrenciliğime geliyor ve ilk 2 sensinde izleyicisi sonraki dört yıl çektiğimiz kısa filmler ile katılımcısı ve 6. festivalden itibaren ise görevlisi olarak devam ettim. Geçen sene ağustos ayında festival sona ermesin diye bu görevi üstlendim, çalışmalara başladık ve 15.sini gerçekleştirdik. Çok kısa zamanda hazırlandık ve ortaya iyi sayılabilecek bir organizasyon çıkardık. Özellikle Türkiye Sinemamızın 100. yılında festivalin yapılmaması benim açımdan çok üzücü olacaktı. Şimdi ise öğrencilik yıllarımda severek geldiğim bana birçok şey katmış festivali büyük bir enerji ile devam ettirme çabam var. Tabi enerjimin kaynağı İzmir…
Bir festivali sonradan devralmanın handikapları ve avantajları nedir?
14 yıl devam ettirilerek bir marka haline dönüşmüş bir organizasyonu devralmak biraz avantajlı gibi görünebilir aslında. Seyirci sıkıntısı olmayan, başvuru konusunda dünyanın dört bir yanından katılımcısı olan bir festivalden bahsediyoruz. Fakat daha önce yapılan etkinlikler, gelen konuklar, yapılan özel gösterimler ile çitanın çok yüksekte olması 15.sine hazırlanırken çok kısa bir sürede hazırlanmak zorunda kalmamız açıkçası bizi çok yordu. Daha önce yapılan doğrular ya da yanlışlara çok bakmadan festivali kendimize göre şekillendirmeye çalışıyoruz. Daha çok kısa film üretimi teşvik etmek amacındayım. Yurtdışı film büroları ile ortak iki şehir arasında olabilecek senaryoları hayata geçirmeye ve değişim programları ile genç yönetmen arkadaşlarımızın gelişimine katkıda bulunuyoruz. Bunları sağlayabilmemiz dediğim gibi 14 yıllık bir geçmiş. Ama festival isminin direktörü ile özdeş olması kendi ismimi duyurabilme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşamama neden de oldu. Bununda üstesinden geliyoruz sizin sayenizde.
İzmir kısa, İzmir’in tek film festivali. Her zaman sorduğumuz soru neden İzmir’de uzun metrajlı bir film festivali olamıyor, denense de devamı gelmiyor, bunun sebebini belki siz biliyorsunuzdur?
Sorunuz hemen aklıma uzun zamanlar sorulan neden İzmir’in süper ligde bir takımı yok sorusunu getirdi. Galiba cevap hepsinde aynı… Sinema konusunda uzman birçok kişi kendi çabaları ile ulusal alanda ve uluslararası alanda birçok güzel iş yapıyorlar fakat bir birliktelik söz konusu değil. Bu yüzden bir istikrar ya da sahiplenme söz konusu olmuyor gibi görünüyor.
İzmir’in bir markasının da sinema olması gerekli aslında… İklimi, gün görmemiş mekanları, prodüksiyon kolaylıkları ile çok büyük doğal bir plato. Son yıllarda şehirde çekilen sinema filmlerinde de bir artış var. Ama festival konusunda sadece elde bu küçük kedi var. İstikrarlı bir şekilde devam etmeye çalışıyor. Umarım bahsettiğim birliktelik sağlanır ve Türkiye’nin önde gelen bir sinema organizasyonu İzmir’de yapılır.
İzmir Kısa Film Festivali’nin misyonu nedir, destekçileri kimlerdir ve bu kadar titizlikle devam ediyor?
Festival olarak biraz Avrupa Birliği standartlarına yükselmek istiyoruz. Daha fazla film ve daha faza salon ile geçen sene sinemaseverlerin karşısına çıktık ve bunu sürdürmek arzusundayız. Ayrıca kısa film üretimini özellikle İzmir’de arttırmak ve iyi yapımların çıkmasını sağlamak için wokshoplar ve çeşitli destekleri kısa filmci arkadaşlar ile buluşturmaya çalışıyoruz. Ve yaptığımız festivali yıl içerisinde yapacağımız sinema etkinlikleri ile tüm yıla yayabilmek amacımız. Kültür Bakanlığı ve yerel yönetimler en büyük destekçilerimiz. Ayrıca bize 15 yıldır ev sahipliği yapan Fransız Kültür Merkezi’ni anmadan geçemeyeceğim.
Her afişe sirayet eden kediye de bir açıklık getirelim artık isterseniz? Altın kedi ödülü veriyorsunuz tamam da niye kedi?
Kedi belirlenirken ben daha izleyici konumundaydım İzmir Kısa Film Festivali’nde. Ama güzel bir seçim olmuş. Her festivalde olduğu gibi çok yerel kalmayacak ve uluslararası bir simge aranmış ve bu fikir akla gelmiş. Ve büyük bir öngörü olmuş bence. Sevimli sempatik ve akılda kalan bir imaj… İzmir denince akla gelen saat kulesi yerine daha evrensel bir simge yaratılmış olmuş.
Kısa filme getirilen eser işletme belgesi sizin de gündeminizde mi ve nasıl üstesinden geliyorsunuz bu durumun?
Bu konu her festivalin gündeminde… Fakat özellikle kısa filmlerde biraz esneklik sağlanması gerekli. Ticari bir amacı olmayan bu yapımların bu belgeleri almaları çok kolay olmuyor. Daha önce kısa filmler için çok uygulanmamış bir yönetmelikti ve bir sorun teşkil etmiyordu. Temennim eskisi gibi devam edebilmek…
Festivallerin bir misyonu da kurumlarla kişiler arasında bir orta yol bulmak değil midir, yani bütün festivaller toplansa ve kısa filmde eser işletmenin gereksizliğine dair karar alsa sonuç daha etkili olmaz mı?
Tabi ki her zaman diyalog ve ortak akıl etkili olacaktır. Birliktelik çok önemli fakat her festival kendi ekonomisini ve sürdürülebilirliğini sağlama amacıyla çok meşgul. Öneriniz ile ilgili hemen çalışmaya başlayacağım.
Festivale özellikle bu yıl başvuru anlamında yoğun ilgi oldu sanırım. Bunun özel bir sebebi var mı?
Bu sene geçmiş senelere göre çok daha yoğun bir ilgi oldu. Nedeni bizim biraz daha önce reklam çalışmalarına başlamamız ve tanıtım ile ilgili olarak yurtdışı festivallerin bazılarına da katılmamız oldu diye düşünüyorum. Ayrıca talep toplama ile ilgili tüm uygulamayı internet üzerinden basit anlaşılır bir form ile sağladık. Kimse filmini posta ile yollamak zorunda kalmadı ve en önemlisi her maile, mesaja ya da tweet’e anında yanıt verdik ve çözüm ürettik.
Kısa filmi takip eden kitle kimler daha çok gözlemlediğiniz kadarıyla?
Geçtiğimiz yıl altı üniversitede başlattığımız gösterimler öncesinde biraz tedirgin olduk. Nedeni ana salonumuz Fransız Kültür Merkezinde seyirci yoğunluğumuz azalır mı diye düşünüyorduk. Fakat gördük ki üniversite öğrencileri dışında geniş bir yelpazede festival takipçimiz bulunmakta. Gündüz seanslarında yanına yaşlı annesini almış Alsancak sakini kadınlar, sabah seanslarında boş ders saatlerini film izleyerek değerlendirmeye çalışan lise öğrencileri ve akşam seanslarında sevgilileri ile film izlemeye gelen her yaştan izleyiciyi salonda görmek mümkün.
Festivallerin iptal edildiği, ertelendiği günümüzde sizin festivali yapmaya devam etme kararınız nedir? Festivaller toplumsal olaylardan etkilenmeli mi, yoksa aksine insanların hayatla bağlarına destek mi olmalı?
Biz elimizden geldiğince devam ettirmekten yanayız. Toplumsal olaylardan etkilenme, bahsettiğiniz gibi insanların hayata bağlarına destek olmak, oluşturulan içerikler ile onlara umut olmak şeklinde gerçekleşmelidir.
Festivale destek olan kurum ve kişiler kimler?
İzmir Kısa Film Festivali’ne Başta Kültür Bakanlığı ve Sinema Genel Müdürlüğü İzmir Büyükşehir Belediyesi, Fransız Kültür Merkezi, Konak, Buca, Bornova ve Karşıyaka belediyeleri, Ege, Dokuz Eylül, İzmir, Yaşar, İzmir Ekonomi, Yüksek Teknoloji, Gediz Üniversiteler (gösterim salonu imkanı) destek olmaktadırlar. Bunun yanında üyesi bulunduğum İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin gazetesi Dokuz Eylül, Haber Türk Egeli, Hürriyet Ege ve Kanal 35 yayınladıkları haberler ile bize destek olmaktadırlar.
Kısa filmler bazı uzun metrajlı festivallerin yan programlarını oluşturur ve uzunlardan sıra gelmez çoğu zaman kısaları izlemeye. Burada kısalara odaklanmak da başlı başına bir güzellik olmalı?
Evet kısa filmler uzun metraj film festivallerinde ister istemez 2. planda kalıyor. Fakat unutmamamız gereken konu bu uzunları çeken kişiler kısa filmlerden geçerek kendi kariyerlerini devam ettiriyorlar. Geçen sene yaptığımı bir etkinlik ile uzundan kısaya geçen ve birçok ödül almış üç yönetmen arkadaşımızı Erol Mintaş, Mehmet Bahadır Er ve Erdem Tepegöz’ü konuk ettik. Kısa filmden uzun metraja geçiş hikayelerini genç sinemacılar ile paylaştılar. Ve gördük ki kısa film festivalleri onların kariyerlerinde önemli bir yer tutmuş ve motivasyon kaynağı olmuş. Biz tabi ki İzmir’de uzun metraj bir film festivali olmasını da istiyoruz fakat kısanın yeri her zaman başka ve birbirlerinden bence çok büyük farklar yok.
Bu sene programda neler var?
Bu sene festival izleyicilerimiz için yine birçok seçkiye de yer veriyoruz. Efa filmleri, Almanya Kısa Film Derneği Deneysel Film Seçkisi, İrlanda’dan Kerry Film Festivali seçkisi, Japonya’dan Shorts Shorts Film Festivali seçkisi, Romanya ve Macaristan Kültür derneklerinin sağladığı kısa film seçkileri izleyicilerimiz ile buluşacak. Ayrıca ulusal ve Uluslararası panoramamız ile birlikte toplam 400 kadar kısa filmi yayınlamak isteğindeyiz. Bu sene ayrıca Fransız Kültür Merkezi’ndeki ana salonumuzun dcp formatına geçmesi ile görüntü ve ses konusunda daha kaliteli bir gösterim sunacağız.
Festivallerde son yıllarda fonlar vs. öne çıkıyor, çıkartılıyor, sizin bu konudaki görüşleriniz?
En önemli sorun tabi ki filmlerin yapımında bütçe ve destek. Fonların son dönem öne çıkması ve yönetmen yapımcılar ile buluşturulması güzel bir düşünce ve uygulama. Biz de İzmir’de festival ile ilgili tüm görüşmelerimizde sürekli sinemanın desteklenmesi konusundaki görüşlerimizi dile getiriyoruz. Çok büyük olmasa da Bremen Film Büro ile yaptığımız ortak çalışmalara Avrupa’dan destek bulmaya ve İzmirli ve Bremenli yönetmenlerin karşılıklı olarak değişimlerini ve film üretimlerini desteklemeye çalışıyoruz. Sinema yapımını destekleyen fonları festivalimizde görmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz
Jüriyi ve filmleri seçerken dikkat ettiğiniz kriterler?
Filmleri değerlendirirken senaryo, yönetmenlik görüntü yönetimi, hikaye anlatımı, ses kullanımı, kurgusu ve müziği gibi tüm kriterleri ön planda tutuyoruz. Her zaman iyi filmin anlatımının güçlü olduğu filmlerin peşinde oluyoruz. Seçim katılımın fazla olmasından dolayı zorlu gerçekleşiyor. Jüri üyelerini belirlerken sinemanın farklı alanlarından kişileri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Ve kendi alanında başarılı isimleri seçmeye özen gösteriyoruz. Kısa filmlerde oynamış, kısa filmcilerin rol modeli olmuş isimleri daha çok konuk etmeye çalışıyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
İzmir’in bu küçük kedisi artık daha büyük olmak, daha çok kişiye ulaşmak, daha çok film izletmek istiyor. Bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ve İzmir’de oluşmuş güzel bir festival izleyicisi için birde uzun metraj film festivali yapılmasının şart olması gerektiğini düşünüyorum.