Korku serileri hakkında çok hoş duygular beslemediğimi yaklaşık 3 sene önce hazırladığım En Gereksiz Seriler listesi ile alenen açık etmiştim. O günden bu yana hız kesmeyen bu tip seriler, yapımcılarını maddi açıdan tatmin ettikçe de frene basmayacak gibi görünüyor.

Joy Ride posterler

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

Kervana en son katılan seri ise Haziran 2014’te piyasaya sürülen üçüncü filmi ile Joy Ride oldu. Bu vesileyle seri dahilindeki filmlere kısaca bir göz atalım istedim.

Joy Ride (2001)

Senaryosu Clay Tarver ve J.J. Abrams tarafından yazılan ilk Joy Ride’ın yönetmen koltuğunda daha çok TV dizileriyle tanınan John Dahl oturuyor.

Joy Ride

Rahmetli Paul Walker’ın canlandırdığı Lewis Thomas, ilk senesinin ardından yaz tatilini geçirmek üzere uçakla evine dönmeye hazırlanan bir üniversite öğrencisidir. Çok hoşlandığı ama bir türlü açılamadığı çocukluk arkadaşı Venna’yla (Leelee Sobieski) birlikte eve dönme fikrine balıklama atlayan Lewis, hemen uçak biletini iptal eder ve ikinci el bir araba alarak başka bir şehirde okuyan Venna’yı almak için yola çıkar. Annesinden gelen bir telefonla ağabeyi Fuller’ın (Steve Zahn) hapse düştüğünü öğrenir ve onu kefaletle dışarı çıkarmak için yolunu değiştirir. Lewis’in bütün itirazlarına rağmen Fuller zorla da olsa kardeşine katılır. Yolda ucuz bir telsiz alarak arabaya taktıran Fuller, kamyoncularla dalga geçmeye başlar ve kardeşini de oyuna dahil etmekte gecikmez. Candy Cane rumuzuyla ateşli bir kadın taklidi yapan Lewis, Rusty Nail rumuzlu gizemli bir kamyoncunun ilgisini çeker. Bundan istifade eden iki kardeş, kamyoncuya kelimenin tam anlamı ile eşek şakası yapar. Rusty Nail’in intikamı çok acı olacaktır.

Steven Spielberg’in ilk dönem şahikalarından Duel’den (1971) fazlasıyla etkilendiği açıkça belli olan Joy Ride, ‘slasher’ ile yol gerilimi klişelerini aynı potada eritmeyi deneyen ve bunu büyük ölçüde başaran bir film. Mısır tarlası sekansı dışında pek zayıf anı bulunmayan filmin, özellikle finaldeki otel odası sahnesi nefesleri kesecek düzeyde.

Joy Ride 2: Dead Ahead (2008)

Çok fazla ses getirmeyen korku filmleri nedeniyle pek tanınmayan Louis Morneau’nun yönettiği serinin ikinci filminin senaryosu Bennett Yellin ve James Robert Johnston tarafından yazılmış.

Joy Ride 2

Melissa ve nişanlısı Bobby, yanlarına Melissa’nın kız kardeşi Kayla’yı da alarak bekârlığa veda partisi yapmak için Las Vegas’a doğru arabayla yola çıkar. Yoldaki bir benzin istasyonundan Kayla’nın sadece internetten tanıdığı erkek arkadaşı Nik’i de yanlarına alırlar. Hep beraber yola devam eden gençler, otoyolu terk edip yan yoldan gitmeye karar verirler. (Artık şaşırıyor muyuz? Tabii ki hayır!) Çok geçmeden araba arıza yapar. (Hayııır!) Bir benzin istasyonu bulabilmek umuduyla yaya olarak yola devam ederler. Benzinlik bulamasalar da, uzun zamandır kimsenin uğramadığı belli olan bir eve gelirler. Densiz davranışlarıyla grup arkadaşlarını dahi rahatsız eden Nik, evin camını kırarak içeri girer. Tehlikedeymiş gibi çığlık atarak Bobby’nin kapıyı kırmasına neden olur. Evin içerisinde işe yarar bir şey bulamayan gençler, evin yan tarafındaki ambarda deposu dolu bir araba bulurlar. Bir not bırakmadan gitmek içine sinmeyen Melissa, telefon numarası ile beraber bütün masrafları karşılayıp arabayı geri getireceklerini yazdığı kâğıdı kapının kenarına bırakır. Ev tabii ki Rusty Nail’e aittir. Bu tip saygısızlıklar ise onun affedeceği türden değildir.

Çok zayıf karakterleri ve artık izlemekten gına gelen klişe ötesi olay örgüsü ile vasatın çok altında kalan senaryosu, ikinci filmin en zayıf noktası. Hiçbir anında ilgi çekici olmayı başaramayan filmin, izlendikten belki de hemen sonra “unutulmaya mahkûm filmler mezarlığı”na gömüleceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Yine de (benim gibi) fanatik korkuseverleri oyalamakta çok sıkıntı yaşamıyor.

Joy Ride 3: Road Kill (2014)

Serinin üçüncü ve şimdilik son ayağı olan Joy Ride 3: Road Kill’i, Wrong Turn serisinin 3, 4 ve 5. bölümleri ile Sharktopus (2010) gibi facialardan sorumlu olan Declan O’Brien yazıp yönetmiş.

Joy Ride 3

Altı kişilik bir otomobil yarışı ekibi, bir sonraki yarışacakları yere doğru yola çıkar. Yolda bir kamyoncu ile takışan ekip, kime bulaştığının farkında değildir. Rusty Nail, kendine uğraşacak yeni bir hedef bulmuştur.

Serinin üçüncü halkası ile kötü karakterimiz Rusty Nail, iyiden iyiye psikopat bir seri katile dönüşüyor. Bununla beraber doğal olarak işlediği cinayetlerin ‘gore’ seviyesi de gittikçe yükseliyor. Declan O’Brien’ın önceki işlerinde de rahatlıkla görülen iki boyutlu kartondan karakterler, bu filmin de önemli sorunlarından biri. Yol gerilimi kanadını da tamamen terk eden Joy Ride 3, yüzünü iyiden iyiye ‘slasher’a doğru dönüyor ve O’Brien en iyi bildiği işi uygulamaya koyuyor; yani ‘gore’ seviyesi yüksek cinayetler ile izleyicinin gözünü boyayarak, beceremediği diğer kısımların üzerini örtmeyi deniyor. Ama ne yazık ki bu sefer de başarılı olamıyor.

Sonuç

Hiç de fena olmayan ilk filmi bir kenara bırakırsak, zayıf devam filmleriyle yola devam eden Joy Ride serisini, En Gereksiz Seriler listemize gönül rahatlığıyla ekleyebiliriz. Eğer seri ile daha önce ilgilenmediyseniz ilk filmi izleyip diğerlerini es geçebilirsiniz. Gerçi fanatik korkuseverler eminim ki her üç filmi de izleyeceklerdir.

Rusty Nail

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Rammbock: Berlin Undead (2010)

Rammbock: Berlin Undead Almanya'nın zombiler tarafından işgal edilmesini REC benzeri

Tartışmasız Bir Klasik: Night of The Living Dead (1968)

Sadece korku sinemasının değil, modern Amerikan sinemasının en önemli filmlerinden