julia-movie-poster1

Bazen Uçlarda Dolaşmak Kendini Bulmanı Sağlar

40 yaşında alkolik bir kadın… Tek derdi sabahlara kadar içmek, iyi vakit geçirmek hem de hiç geçmişi, geleceği düşünmeden… Hayattaki tek amacı gününü gün edip eğlenmek olan, diplerde gezinen bu kadına yapılan bir teklif hayatını bambaşka yönlere sürükleyecekti…

Öteki Sinema için yazan: Egemen Tokatlıoğlu

İlk defa 2008’de Berlin Film Festivali’nde görücüye çıkan Julia işte böyle bir kadının hikayesine ışık tutuyordu. Oscar’lı aktris Tilda Swinton, canlandırdığı Julia karakterine o derin anlamı fevkalade veriyordu. 40’lı yaşlarında, alkolün içinde her gün tanıştığı yeni insanlarla savrulan Julia’nin yaşamı bir rehabilitasyon merkezinde tanıştığı Elena’nın ona yaptığı bir teklif ile bir anda yön değiştirecekti. Julia maddi sorunlar yaşayan biri olduğundan çabuk yoldan çok para kazanabileceği teklife karşı önce tereddüt etse de paranın cazibesine daha fazla karşı koyamaz ve teklifi kabul eder. Elena’nın teklifi Meksika’da dedesiyle beraber yaşayan küçük oğlunu Julia’nın yardımıyla kaçırmaktır. Julia bu işin ne denli tehlikeli olduğunun farkında olsa da lüks yaşamın getirisi olan parayı en hızlı bu şekilde kazanacağının farkındadır. Üstelik boğazına kadar borca batmış olan Julia’nin bir nevi tek çıkış kapısı bu tekliftedir.

Julia2

Bu yolculuk para için başlasa da sonunda Julia ve küçük çocuğun yakınlaşmaları Julia’nın daha önce hiç hissetmediği duyguları da su yüzüne çıkartacaktır. Sorumluluk ve kendisine çok yabancı olan anne bilinci Julia’nın benliğini yavaş yavaş ele geçirirken kendisini de bir nevi bulmaktadır. Ortada büyük bir para vardır, dedesi çocuğun peşindedir, Julia hem parayı istemekte hem de çocuğu annesine götürmek istemektedir. Filmde Julia’nın bazı sahnelerde para ve çocuk arasında nasıl gidip geldiğini görüyoruz. Bu da bir nevi Julia’nın eski yaşantısına karşı verdiği bir savaştır aslında. Meksika’da çok tehlikeli şartlar altında çocuğu kurtarmaya aynı zamanda parayı almaya çalışan Julia’nın başı sadece dedesiyle değil, Meksika’da bulunan ve paranın kokusunu alan çeteyle de derttedir. Julia hem çocuğun dedesinden ve adamlarından hem de bu çeteden aynı anda kurtulmak zorundadır. Hayatında eline silah almamış olan Julia artık cinayet bile işleyebilecek bir duruma gelmiştir.

Çocukla her geçirdiği saatte farklı bir deneyim elde eden Julia, çocuğun ısrarla annesine dönmek istememesini sorgular. Çocuğu bu zamanlarda annesine ısındırmaya çalışır. Aslında dengesiz psikolojik sorunları olan bir hasta olan annesini ona en iyi şekilde anlatarak aralarında bağ kurmaya çalışır. Aslında bu bağı çocukla kendi arasında kurmaya çalışmaktadır. Daha önce hiç annelik duygusunu tatmamış olan ve çocuk mevzusunda katı bir tutum sergilediğini gördüğümüz Julia, bu ölüm kalım ekseninde annelik duygularıyla tanışmaya başlar. Bu durum kendisine itiraf edemese de onu içten içe etkilemektedir. Böylesine ölümün pamuk ipliğine bağlı olduğu durumda Julia artık çocuğun peşinden para için değil, içinde susturamadığı hisleri yüzünden gitmektedir. Bunu filmin sonlarına doğru daha da net görmemiz mümkün.

Julia4

Meksika’da çocuğu dedesine teslim edeceği sırada çocuğu aniden kaçıran çete ile yaptığı pazarlık sonrasında Julia, alacağı paranın yarısı karşılığında çocuğu geri ister. Çete elemanları zaten gözünü kırpmadan adam öldürebilecek kapasitede olduklarından Julia’nın bu işin ne kadar ciddi bir boyutta olduğunu anlaması uzun sürmez. Artık saat işlemekte ve geri sayım sürmektedir…

Bu koşuşturmada bizler bir adım sonrasını tahmin edemiyoruz çünkü hikayenin sonunda ne olacağını kestirmek bu noktada zorlaşıyor. Yönetmen Erick Zonca aslında karışık gibi gözüken bu hikaye örgüsünü çok yerinde ve dikkat dağıtmadan veriyor. Bizler Julia’nın para için çıktığı bu yolculuğunu izlerken, bu kovalamaca içerisinde sonunda kendisini bulduğu bir yolculuğa adım attığına tanık oluyoruz.

Özellikle Meksika sahneleri oldukça güzel kotarılmış olan filmde Tilda Swinton Julia karakterine etkileyici bir şekilde hayat veriyor. Film, diplerde dahi olsa her insanın bir olayla nasıl hayatının bir anda değişebileceğini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Dram yüklü bu film sadece Tilda Swinton’ın eşsiz performansı için bile izlenmeyi hak ediyor.

Julia trailer

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

The 36th Chamber of Shaolin (1978)

Gelmiş geçmiş en ünlü kung-fu filmi olarak kabul edilen The
blank

Tek Başına Türkiye Özeti: Teknik Direktör Adnan Dinçer (2018)

Teknik Direktör Adnan Dinçer, basit bir futbol belgeselinden fersah fersah