K-Dramalarda Fetişleştirilen Kadın Bedeni ve Güzellik Standartları

9 Mart 2023

İnsanların estetik ameliyat olmak için Asya’nın farklı yerlerinden gelmelerini ifade eden estetik cerrahideki Kore Dalgası’nı duymuş muydunuz? Kusursuz Asyalı yüzünü bulmak amacıyla 100 estetik cerrah tarafından bu dalgayla ilgili bir araştırma yürütüldü. Ortaya çıkan yüz, yalnızca güzel yüz hatlarına değil aynı zamanda gizemli bir havaya ve erdemli bir görünüme sahip kusursuzluğun tanımıydı.
Birth of Beauty

Son yıllarda ülkemizde ve dünyada Kore dalgası ile beraber K-beauty, K-pop, K-drama gibi popüler kültür ürünleri “kusursuz güzellik” standartlarını tanımlıyor. Kore dizileri, şarkıları, dansları, makyaj trendleri, kozmetik markaları tüm dünyaya yayılırken, özellikle Z kuşağı tarafından sevilerek takip ediliyor. Blackpink, EXO, GOT7 ve BTS gibi idoller mükemmel ve kusursuz güzelin vücut bulmuş hali olarak hayranlarına örnek olurlarken, True Beauty (Gerçek Güzellik), Shadow Beauty (Gölge Güzeli), Beauty Inside (İçimdeki Güzellik), Birth of a Beauty (Güzelliğin Doğuşu), My ID is Gangnam Beauty (Kimliğim: Gangnam Güzellik) gibi K-dramalar isimlerinden başlayarak, kadın güzelliğinin net ve keskin sınırlarını çiziyorlar.

K-dramalar sıklıkla anlatılarının merkezine gençlik sorunları ya da aile ilişkilerini alıyor. Dizilerin ana karakterlerini genel olarak görünüşü yüzünden aşağılanan, aldatılan veya yok sayılan bir kadın karakter ile onun aşık olduğu erkek karakter oluşturuyor. Çirkin olduğu için acı çeken ve dışlanan kadın karakter, bir şekilde güzelleşmenin yolunu bulduğunda ise işler tam tersine dönüyor. Güzelliği yüzünden kadın karakter bu sefer de sevilen, değer gören ve aranılan bir yüz haline dönüşüyor. Böylelikle sevdiği adamı da etkileyen kadın karakter, filmin finalinde mutlu sona ulaşırken gerçek güzelliğin ruhun güzelliği olduğunu da anlıyor.

blank

Örneğin True Beauty (Gerçek Güzellik), doğduğu andan itibaren çirkinliği ile alay konusu olan lise öğrencisi Ju-kyung’un hikayesini anlatıyor. Daha beşikte bir oğlan çocuğuna benzetilen Ju-kyung’un babası, bir tek onun karısının ailesine çektiğini, geri kalan çocuklarının kendisi gibi güzel olduğunu söyleyerek onunla dalga geçerken, mahalledeki arkadaşlarından okuldakilere kadar herkes elleri ile onu işaret ederek çirkinliğini yüzüne vuruyorlar. Dahası sınıf arkadaşları onu ayak işlerinde kullanırlarken, aşık olduğu kantinci delikanlı da onun çirkinliği ile dalga geçiyor, hatta o an kameraya kaydedilerek sosyal medyada paylaşılıyor. Bir başka K-drama Birth of a Beauty de Sa Geum-ran’ın güzelleşme öyküsünü anlatıyor. Dizi Sara isimli kadının güzelliği ile çevresinde herkesin dikkatini çekişi ve güzelliğine dair övgü cümleleri ile başlıyor. Ancak biraz sonra bir gündüz kuşağı programında bu kadının gerçek hikayesi öğreniliyor. 7 yıldır iş nedeniyle eşi Amerika’da olan Sa Geum-ran, eşinin büyükannesi, annesi, babası ve kız kardeşlerine bakıyor ve onlarla yaşıyor. Oldukça iyi niyetli ve güzel kalpli kadın, eşinin aslında başka bir kadınla ilişki yaşadığını ve bunu da tüm ailenin bildiğini öğreniyor. Üstelik herkes, eşinin haklı olduğunu, onun gibi çirkin bir kadına dayanmak zorunda olmadığını da söylüyor. Kadına yönelik bu baskı ve örtük terör, ilişkiye ait tüm sorunları, aldatılmak da dahil, kadının üstüne yüklüyor.

K-dramalar, anlatı yapısı ile kadının hem şansını hem de statüsünü belirlediği gerekçesi ile kusursuz güzelin tanımını yaparak, dizinin ana kadın karakterine ve hatta izleyicisine bu güzellik standartlarını dayatıyor. Çirkin kadınların başına gelenlerin onlara mubah olduğu yönündeki tavır ise kadınlara güzel olma seçeneğinin dışında ölüm seçeneğini de sunuyor. Önce ailesi sonra okulda arkadaşları tarafından dışlanan Ju-kyung (True Beauty), yaşamla baş edemediği noktada kendisini çatıdan atmayı düşünürken, Min Jae-hee (Perfume) kendini asmayı planlıyor, Sa Geum-ran (Birth of a Beauty) ise arabasını okyanusa doğru çaresizlik içerisinde sürüyor. Çeşitli nedenlerle yaşamda kalan kadınlar ise “savaşçı ruhları” ile yaşama tutunuyorlar.

Bundan sonrasında ise bu kadınlara estetik cerrahi ve kozmetik endüstrisi ile moda sektörü sihirli bir el gibi dokunuyor. True Beauty, Coffee Prince ve Fated To Love You’da makyaj ve modanın sunduğu sihri, Perfume’de bir şişe parfüm sunuyor. Birth of a Beauty ve My ID is Gangnam Beauty’nün karakterleri ise estetik ameliyatla yeni bir başlangıç yapıyorlar. Oh My Venus, zayıflama ilacı, spor, sağlıklı beslenme ve sıkı diyetin önemini gösterirken, benzer Külkedisi hikayeleri Dream High, Cheongdamdong Alice, Beautiful Gong Shim, Shopping King Louis, Secret Garden gibi pek çok romantik komedinin anlatısında büyük yer kaplıyor.

blank

Değişimleri sonrası zayıf ve ince görünüme sahip altın oranlı bedenleri, küçük yüz, küçük sivri burun ve simetrik düz kaşları, kalp şeklinde dudakları, ışıltılı büyük gözleri, V şeklinde çene yapısı ile bu kadın karakterler, çirkin oldukları için elde edemedikleri yaşamı yavaşça elde etmeye başlıyorlar. Bu hali ile kadın bedeni, erkek arzusuna hizmet eden, tüketilen, fetişist bir nesneye dönüşürken, bir yatırım malzemesi olarak sunuluyor. Ayrıca güzelliğin kaybedilişi de tehditkar şekilde hikayelerde yerini alıyor. Sağlık, mutluluk, aşk ve başarı kadınların güzelliğe ulaşmasından sonra kazanılıyor. Ancak, durum, tıpkı lotus şeklinde ayağını bağlayarak güzel olmaya çalışan Çinli kadınların çektikleri acının şekil değiştirmiş hali gibi görünüyor.

Erdemli insanı merkezine alan ataerkil Konfüçyüs öğretisinde, güzelliğin ölçülü ve gösterişsiz olanının makbul olduğu söylenir. İdeal insan erdemli olandır. Bireyin erdemlisi, toplumun da erdemli olmasına neden olur. Bu yüzden insanlardan dürüst, ahlaklı, disiplinli, çalışkan, bilgili, adil, güvenilir olmaları beklenir. Konfüçyüs öğretisi, kadının güzelliğinden çok iç güzelliğine vurgu yaparken buradaki anlam kayması toplumun tarihsel ve kültürel arka fonu ile ilgili görünüyor.

Whang, Korelilerin hayatta kalma zihniyeti nedeniyle güce, ayrıcalığa ve statüye güçlü bir tepki verdiğini bunun da ünlüleri taklit etmeye olan heveslerini açıklamaya yardımcı olabileceğini söylüyor. Koreli psikolog Sang Min Whang ise 1910’dan 1945’e kadar Japon sömürgeciliğini, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD askeri işgalini yaşayan ülkenin hızlı bir modernleşme ve sanayileşme sürecinden geçerken batılı değerlere yöneldiğini, 1980’ler ve 1990’larda askeri yönetimden demokrasiye geçiş gibi büyük siyasi değişimlerin bunu takip ettiğini söylüyor ve Kore toplumunun sömürgeleştirilmiş halklar için oldukça tipik olan güçlü bir trend arama davranışı ile dikkat çektiğini belirtiyor (asia.nikke.com).

Tekrar K-dramalara dönersek, bir nevi Külkedisi masalı tekrarı olarak, kendilerine dokunan sihirli elle güzelleşerek, “prenslerini” etkilemeyi başaran kadınların hikayeleri, bence en temelde insan hakları açısından sorunlu. Çift göz kapağı ameliyatından beyaz solaryuma kadar yayılan trend, ideal güzelin varlığını desteklerken, tıpkı dizilerdeki kadınlar gibi idoller de bu standartların dışında kaldıklarında aşağılanıp dışlanabiliyorlar. Kore’deki iç güzelliğin dış güzelliğe yansıdığı yönündeki düşünce, mutsuz kadınların sayılarını maalesef arttırıyor. Durumun vahameti ile birlikte, ülkemizde özellikle Z kuşağı arasında yayılan bu güzellik algısının toksikliği ve gerçek dışılığı ise ülkemizde de Kore’de olduğu gibi gençlerin özgüvenlerini yaralayıcı unsurlara dönüşecek görünüyor.

Son söz olarak kendilerinin tanımlanışını kabul eden ve nesneleştirilip fetişleştirilen kadınlar yerine kendi bireysel hikayelerini yazan özgür ve özgün kadınlara ihtiyacımız olduğunu hatırlatarak, hepimizin dünya emekçi kadınlar gününü kutluyorum.

Öteki Sinema için yazan: Zehra Yiğit

Referans: asia.nikkei.com/NAR/Articles/The-complex-culture-and-history-behind-K-beauty

blank

Zehra Yiğit

Zehra Yiğit, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra doktora eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı bölümünde devam etti. Oxford Üniversitesi ve Novisad Üniversitesi'ne Visiting Researcher olarak giden Yiğit, İtalya, Portekiz, Sırbistan, Gürcistan, İngiltere gibi pek çok ülkede ders ve seminer verdi, proje ortaklığı yaptı. Yiğit, şu an Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölüm Başkanı olarak görevine devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Kısa Filmciler Ülke Sinemasının Geleceğidir!

Murat tolga Şen, kısa film ve belgeselleri Altın Portakal'dan dışlayan
blank

Ölene Kadar Yemek

Marco Ferreri’nin “La Grande Bouffe” (1973) isimli müthiş filminde ölene