Bazı kafa karıştırıcı filmler vardır, ne kadar çok sevseniz de aslında filmde ne olduğuna dair herhangi bir fikriniz yoktur. Kimseye bu konuda doğruyu söylemeyi de göze alamaz sanki anlıyormuş gibi yaparsınız. Özellikle modern sinema dili olarak adlandırılan hikayenin belirsiz bırakılması sendromu benim gibi “parasını verdiysem her şeyi görmeliyim” insanlarını rahatsız eder.
Geçtim modern sinemayı bazen en büyük Hollywood filmlerinde bile belirsizlikle karşılaşırız. “Yönetmen seyirci ile adeta oynamış” diyerek anlamadığımız filmi çaktırmamaya çalışırız. İşte size kafalarımızı her daim kurcalayan, başında-sonunda ne olduğunu pek de anlamadığımız ama yine de bir sevgi nefret ilişkisi içinde olduğumuz filmlerden bir demet.
1. 2001: A Space Odyssey (1968)
Stanley Kubrick’in en anlaşılmaz filmlerinden olan 2001: Bir Uzay Macerası bir bilim kurgu klasiği olarak haklı statüsüne ulaşmış olsa da anlamsız uzun diyalogsuz sahneleri, garip ve kafa karıştırıcı sonu ile ne seyrettiğini bilmeyen seyirciyi avucunun içine almıştır. Bunda tabii zamanının ötesindeki efektlerin etkisi büyüktür. 30 yaşın üstünde iseniz seyretmemeniz ruh sağlığınız açısından iyi olacaktır.
2. Donnie Darko (2001)
Tabii ki Donnie Darko’nun hastasıyız. Her zaman yolculuğu filmi gibi anlaşılmaz olacakken daha da anlaşılmaz olmayı tercih etmiş bir filmdir. Neyse ki director’s cut versiyonu ile biraz daha klasik anlatı dediğimiz giriş gelişme sonuca uygun bir şekilde izleyebilmiş olsak da yine de film birçok gizemi hala içinde barındırmaktadır.
3. Memento (2000)
Christopher Nolan’ın Batman yönetmeni olmasından yıllar önce çektiği ve Guy Pearce’in kısa süreli hafıza kayıplarından dolayı vücuduna yaptırdığı dövmeler ve notlarla neler yaşadığını hatırlamaya çalışan Leonard Shelby’i canlandırdığı film zaten ilginç bir konusu yokmuş gibi bir de kronolojik sırayı yok sayarak iyice kafa karıştırıcı olmayı başarıyor.
4. Antichrist (2009)
Lars Von Trier‘i az çok tanıyoruz artık. Filmlerinde anlam aramayı çok önceden bırakmış olabiliriz. Ancak Antichrist’ın basit bir konuyu tepe taklak etmesindeki başarısı kafa karışıklığımızı arttırıyor. Sevişirken çocukları ölen bir çift söz konusu, buraya kadar her şey normal. E sonra..??! Sonrası garip diyaloglar, şifresi bol sahneler. Sinema yazarlarının deyimi ile farklı okumalara açık bir film. Arkadaş, o kan fışkıran penisi unutmadık!!
5. Mulholland Drive (2001)
David Lynch dünyaya kafa karıştırmak için geldi! Hangi filmini koysak zaten bu listeye girer. İkiz Tepeler’den beri Lynch filmlerinden bir şey anlayan varsa beri gelsin. Ama Mulholland Drive’ı ayrı tutmamın sebebi Lynch filmografisinin özeti gibi olması. Cüceler, rüyalar, tiyatral garip diyaloglar, seks, ne ararsan var. Gel vatandaş gel. Tamam, Eraserhead ile de kafa kafaya tokuşur ama yine de listeye Lynch’den Mulholland Drive girsin istedim.
6. Primer (2004)
Yine bir zaman yolculuğu hikayesi olan düşük bütçeli kült Primer zaman yolculuğunu bulup bundan para kazanmak isteyen gençlerin başlarından geçenleri anlatıyor. Ancak konu tabi ki bu kadar basit geçilmemeli. Yine bir kez seyretmekle asla anlaşılmayacak gariplikte bir senaryo ile karşı karşıyayız. Filmin yönetmeni, oyuncusu, senaristi olan Shane Carruth matematik okuduğunu kafamıza sokmak için var gücüyle anlamadığımız formüller ile saldırıya geçiyor. Filmin sonunda Öklit’e, Pisagor’a küfür etmeyen bizden değildir.
7. Pi (1998)
Darren Aaranofsky’nin adını duymamızı sağlayan Pi takip etmesi zor bir film. Hatta filmin sonunda matematik kitabı yüklü bir yük kamyonu çarpmış gibi hissedebilirsiniz. Bir matematikçinin doğayı sayılarla çözebileceğini anlamasını temel alan film halüsinasyonlar ve paranoyalar ile evrilerek seyirciyi bir anlaşılmazlar girdabına sokuyor.
8. Matrix Üçlemesi (1999-2003)
İlk film başı sonu belli bir kültken giderek tükenen seri, ikinci ve üçüncü film sonrası, başta yaratılan mükemmel hikaye büyük yara verdi. Ancak ilk filmin sonunda birçok cevap bulmuşken konu öyle garipleşti ki üçüncü filmin sonunda ne olduğunu hiç anlamaz olduk. Neo şimdi neyi başardı? Öldü mü? Matrix’e mi karıştı? İnsan bilgisayar savaşı sona erdi mi? Yoksa her şey yeni mi başladı? Keşke son iki film hiç olmasaydı da Matrix, Matrix olarak kalsaydı.
9. Akira (1988)
Gelmiş geçmiş en iyi animelerden biri olan Akira ne anlattığı ve ne anladığımız konusunda bir bilinmezler yumağı olmayı sürdürmektedir. Filmi seyrettikten sonra internette tartışmaları, forumları okumazsanız muhtemelen pek bir şey anlamazsınız. Evet ben neo-Tokyo tarzını sevdim, başka da bir şey anlamadım.
10. Naked Lunch (1991)
Listede bir Cronenberg filmi olmazsa eksik kalırdı diyerek Naked Lunch’a da iade-i itibar yapayım. Çılgın Cronenberg filmlerinden biri olan Naked Lunch böceklerle konuşmalar, cinayetler, garip kostümler ile seyirciyi kafayı kırma noktasına taşıyor. Neyse ki bir yerden sonra kendimizi filmin akışına bırakıp anlamaktan çok zevk almaya bakıyoruz.
Daha bilinmedik filmlerle karşımıza gelseydi keşke bu liste Stay – Saplantı (1981) Possession – Amer – Beyond the Black Rainbow olabilirdi ..
Bence en zoru ”Pi” filmidir.
listeniz çok başarılı olmuş. bunlara ek olarak iki tane de ben yazmak istedim. ‘vegasta korku ve dehşet’, ‘brujuvazinin gizemli çekiciliği’. ikisi de ayık kafa ürünü değil.
O kadar film izledim Donnie Darko gibi bi film izlemedim. Hangi kafayla çekmişse artık o kafaya erişemiyorum.
Memento’nun nesi kafa karıştırıcı anlamadım. Sadece kurgu anlamında bir ilkti ama sonucunda olay açığa kavuşuyordu. The Enemy veya Post Tenebras Lux listede olabilirdi.
Kayıp otobanda olurdu.
Buna ek Sinyal filmi de eklenebilir