Nepal’den İlginç Bir Korku Denemesi!

Ülke sinemalarının ilk filmleri hakkında hep bir tartışma olur; ilk film budur, hayır o değil aslında budur gibisinden. Nepal Sineması’nın öyle çok uzun bir geçmişi yok ama bu kısıtlı süre onun da benzer bir tartışmaya konu olmasına engel değil elbette. 1951 yılında ilk Nepalce film Satya Harishchandra çekilmiş. Kimilerince ilk Nepal filmi olarak gösterilse de hem Hindistan yapımı, hem de yönetmeninin kimliği tartışmalı olduğundan ilk film Kagbeni poster 1payesini alması pek kolay görünmüyor. Satya Harishchandra’yı bir kenara koyarsak Nepal Sineması’nın başlangıç filmi olarak 1964 yapımı Aama’yı gösterebiliriz. Nepal, 1980 yılına kadar iki elin parmaklarından az sayıda film üretmesine rağmen seksenlerin sonuna doğru hareketlenmeye başlamış. Doksanlı yıllarda iyice hız kazanmış ve kendi çapında bir sektör olma yoluna girmiş. Komşusu Hindistan’ın dünyaca meşhur Bollywood’undan fazlasıyla etkilenmiş ve bol sayıda danslı şarkılı filmler üretmiş. Bu yüzden Nepal Sineması’na, sektörün kalbinin attığı başkent Kathmandu’dan hareketle Kollywood dendiği de oluyor.

2008 yılı mahsulü Kagbeni, Nepal’in dijital kamerayla çekilmiş ilk filmi. Bugüne kadar sinemaya, tiyatroya, televizyon dizilerine ve hatta operaya birçok kez uyarlanan W. W. Jacobs’ın “The Monkey’s Paw” isimli kısa öyküsünden uyarlanan filmin senaryosu Prashant Rasaily’ye ait. Yönetmen koltuğunda ise ilk filmini yöneten Bhusan Dahal var.

Ne Dilediğine Dikkat Et!

Ramesh ve Krishna çocukluk arkadaşıdır. Krishna çalışmak için Malezya’ya gitmiş, Ramesh ise köyde kalmıştır. Yetiştirdiği elmalardan brandy yapıp civar köylere satarak ancak geçimini sağlayan Ramesh, âşık olduğu Tara ile evlenebilmek için işlerini büyütmeyi hayal etmektedir. Köye ziyarete gelen Krishna, komşu köydeki teyzesine de uğramayı planlamaktadır, Ramesh de aynı köyden sipariş edilen içkileri götüreceğinden beraber yola çıkarlar. Gece uyumak için mola verdikleri metruk binada karşılaştıkları din adamının (‘holy man’) üzerinin ince olduğunu gören Krishna, teyzesine hediye olarak getirdiği battaniyeyi kullanması için ödünç verir. Din adamı da buna karşılık Krishna’ya bir maymun pençesi verir. Sihirli olduğunu söylediği pençenin dileklerini gerçekleştireceğini söyler. Pençenin sahibinin dışındakilerin de dileklerini gerçekleştirebileceğini ama bunun birtakım sonuçları olacağını da ekler. Krishna’nın Tara ile görücü usulü evlendirileceğini öğrenen Ramesh, Tara’ya âşık olduğunu söyleyemez ama arkadaşının cebinden gizlice aldığı pençeden Tara ile evlenebilmeyi diler.

Kagbeni orta

Kagbeni, korku sinemasının defalarca ziyaret ettiği bir öyküyü anlattığı için aslında çok fazla sürpriz içerme şansına sahip değil. Olay örgüsündeki hemen her detay önceden rahatlıkla tahmin ediliyor. Gerçi Kagbeni’nin de bunları gizleyip izleyeni sürprizlerle şaşırtma gibi bir derdi yok. Bollywood etkisinden sıyrılıp daha evrensel bir sinema üretme derdindeki Nepal Sineması’nın öncü örneklerinden biri olmaya çalışıyor.

Yakışıklı Değil Ama Sempatik

Filmi kabaca iki bölüme ayırabiliriz. İlk bölümün merkezinde Ramesh ile Krishna’nın içki yüklü katırlar eşliğinde yaya olarak komşu köye yaptıkları yolculuk var. Neredeyse tamamı açık alanda çekilen bu bölüm, eşsiz Himalayalar görüntüleri ile renkleniyor. Nepal’in geleneksel aile yapısına, köy yaşamına, dağ köylerinde yaşayanlar arasındaki ticarete ait detaylar, çok fazla tanınmayan ülke hakkında değerli ipuçları içeriyor ve belli oranda ilgi çekiyor. İkinci bölüm ise bu yolculuktan dokuz sene sonrasını anlatıyor. Tara ile evlenen Ramesh’in içki üretimi işini büyütmeye çalışmasına odaklanan bölüm, daha çok Ramesh’in evinin içinde geçiyor. Kamera kapalı bir mekâna sıkışıp kaldığından ilk bölümdeki aydınlık ve ferahlık yerini karanlığa bırakıyor. Bu tercih biçimsel olarak doğru bir tercihmiş gibi görünse de sinematografik anlamda birçok eksiği bulunan film, ilgi çekiciliğinden çok fazla şey kaybediyor ve sıkıcı olmaktan kurtulamıyor.

Kagbeni 05

130 dakikalık filmin en büyük sorunu gereksiz sahneler ile şişirilmiş senaryosu. Hiçbir amaca hizmet etmeyen bölümler olduğu gibi aynı detayı veren birden fazla sahnenin varlığı, çektikleri hiçbir kareyi kurgu masasında kesmeye gönülleri elvermemiş izlenimi uyandırıyor. Kadroda bir ikisi dışında profesyonel oyuncu bulunmuyor. Çekimlerin gerçekleştiği köylerde yaşayanlar ellerinden geldiğince rol yapmaya çalışmışlar ama doğallığı terk ettiklerinden izleyene kolayca geçebilmesi muhtemel sıcaklığı da kaybetmişler. Filmin müzikleri kendi başına çok etkileyici ama çoğu sahnede duyguyu verme işini tek başına yapmaya soyunduğu için filme destek olmak bir yana ne yazık ki köstek oluyor.

Kagbeni, sineması pek fazla tanınmayan Nepal’den, en iyimser tabirle ‘hoş’ diyebileceğimiz, ilginç bir korku denemesi. Nepal hakkında verdiği kültürel detaylar ile muhteşem Himalayalar görüntüleri paha biçilmez ama ne yazık ki geriye kalan her şey kısa sürede unutulmaya mahkûm.

Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca

blank

Murat Kızılca

1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Hotaru no haka / Grave of the Fireflies (1988)

Akiyuki Nosaka’nın aynı adlı kısmi otobiyografisinden uyarlanan Grave of the
blank

Aç Kartallar (1984)

Aç Kartallar, Polat Alemdar'ın bilgisayar koltuğunu siper ederek 5-10 makinalı