Kara Şimşek (Knight Rider, 1982) Türkiye’de gösterilmeye başladığında, yayınlandığı saatte sokakları boşaltan dizi filmlerden biri haline gelmişti. Michael Knight’ın kendi kendine gidebilen ve konuşan bir araba eşliğinde suçlularla savaşa giriştiği bu yapım tüm dünyaca çok sevilmiş ve bir 80’ler klasiği haline gelmiştir.
Milyonların görmek için ekran başına geçtiği şey ne senaryo ne güzel kadınlar ne de yakışıklı erkekler değil Michael Knight’ın kullandığı Kitt (Knight Industries Two Thousand) adlı olağanüstü arabaydı. Knight’ın yardımcısından öte bir arkadaşı gibi olan, gelmiş geçmiş en hoş tasarımlardan birine sahip bu araba o yıllarda nerdeyse bütün genç odalarının, kahvehanelerin, tamirhanelerin duvarlarını süslüyordu. Yalnızca konuşup, espriler yapıp kendi kendine hareket etmesinden başka, türlü çeşit teknolojik harikalarıyla çekici bir oyuncağı andırıyor, çocuklarca da çok seviliyordu.
Kitt, 1982 Pontiac Firebird TransAm spor modelinin modifiye edilmiş haliydi ve Geleceğe Dönüş’teki DeLorean’ı filmde gördüğümüz haline getiren Michael Scheffe’nin eseriydi. Arabanın iç tasarımı da diziye özel bir çalışmanın ürünüydü. Siyah rengi ve yine siyah jantlarıyla dönüp dönüp bakılacak bir araç olan Kitt, dört yıl boyunca süren, her bölümü ilgiyle takip edilen dizinin sevilmesindeki en önemli nedendi. Michael Knight’ın suçluların peşinde koşturup durduğu maceralar ilginizi çekmese bile sırf Kitt’i yollarda hızla ilerlerken, cambazca hareketlerle hava atarken, araçların üzerinden atlarken, insanları kendi kendine süren bir araç olduğunu gösterip şaşırtırken görmek için izlenebilirdi.
Daha önceleri de arabalarıyla özdeşleşmiş kahramanların olduğu diziler ve filmler yapılmasına karşın Kara Şimşek’in etkisi çok büyüktü. Kendi benzeri yapımların ortaya çıkmasına neden olduğu gibi bu yapımların izleyeceği kuralları da belirlemişti. Kara Şimşek, kaçınılmaz bir teknoloji propagandasını Vahşi Batı geleneğiyle birleştiriyor, üstün kanun savaşçısı hikâyelerine farklı ve önemli bir katkı yapmış oluyordu.
Pek üzerinde durulmasa da Kara Şimşek ve onun etkisiyle yapılmış başka diziler de dâhil olmak üzere güzel arabaların göze çarptığı 80’ler yapımlarının en büyük katkısı ABD otomotiv sektörüne olmuştur. Hatta o yıllarda Amerikan otomobil şirketlerinin ipin ucundan kurtulmasında etkili öğelerden biri olup olmadığı araştırmaya değer bir konudur.
SÜPER ARABALARIN EVRİMİ
60’larda uzay yarışının kızışmasıyla birlikte araba tasarımlarında da yeni çağa uygun değişimler yaşanmaktaydı. Yüzyılın başlarında bir ulaşım aracı olarak yaratılan ama kısa sürede yeni ve farklı modellerle bir statü göstergesine dönüşen arabalar, 2. Dünya Savaşı sonrasında giderek tasarımlarıyla da farklılaşmaya başladı. Estetik algıların değişimi, yeni fikirler ve modalar; giyimde, mobilyalarda mimaride olduğu gibi vazgeçilmez bir gereksinim olan araçlarda da kendini gösteriyordu.
Dünyanın belki de ilk süper arabası olan Lamborghini Miura da bu dönemde ortaya çıktı. Tasarımıyla olduğu kadar hız kapasitesi ve motoruyla da devrimsel olan bu araç, ilk üretildiği 1966’dan 1970’lerin ortalarına kadar spor arabaları içinde en popüler olanlardan biriydi.
70’lerde giderek sınırları zorlayan araba tasarımları, hızla artan araç satışlarına ve otomobillerde yeni arayışlar bekleyen tüketicilere bir cevap olarak yepyeni görünüşler ortaya çıkarmıştı. En bilindik örnekleri; o güne kadarki en garip ve farklı tasarımıyla yolları yakıp geçen Lamborghini Countach, ondan aşağı yanı kalmayan Ferrari 308 GT, Porsche 911, Lotus Esprit, Chevrolet Corvette, Lancia Staros, Maserati Bora, DeTomaso Pantera, BMW M1, kapıları aracın tavanıyla birleşik halde topyekûn yukarı kalkarak açılan Nova Sterling gibi eserler yeni bir çağa yakışan fütürist tasarımlarıyla bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duran araçlardı. O yıllarda bunlardan birini yanınızdan geçip gittiğini görseniz bir uzay aracı görmüş gibi şaşırabilirdiniz. Zengin oyuncakları olduklarından süper arabaları yakından görüp uzun uzun incelemek pek mümkün değildi. Türkiye’de bu tip araçlar cikletten çıkan resimlerle takip ediliyordu. Süper araçların, arabaların, uçakların, motosikletlerin resimlerini biriktirmek uzun süre çocukların sakız müptelalığının baş nedeniydi.
Otomobiller giderek uçarı haller alırken ve diğer tüm modellerin de satış rakamları yükselirken 1973 yılında ABD otomotiv sektöründe rekor üretimle bir zirve yaşanıyordu. Avrupalı tasarımlar olan poster arabalar Amerikan arabaları için önemli bir rakip değildi, sınırlı sayıda üretilen ve çok pahalı olan bu araçlar yerine daha uygun olan yerli versiyonları satın almak isteyecek Amerikalı tüketiciler için bir araba sevgisi oluşturma görevi görüyorlardı. 70’li yılların başında geniş gövdeleri ve gürültülü motorlarıyla Amerikan arabaları yolların tek hâkimiydi. Ta ki 6-25 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen, Mısır başta olmak üzere Arap ülkeleriyle İsrail arasında yaşanan Ekim Savaşı işleri bir anda tersine döndürene kadar…
1973 PETROL AMBARGOSU VE KARA ŞİMŞEK
ABD ve pek çok Avrupa ülkesi bu savaşta İsrail’i desteklemişlerdi ve OPEC içinde en etkili grup olan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü OAPEC bu desteği affetmedi. Amerika ve Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkeye petrol ambargosu uygulamaya başladı.
Böylece 1973 Ekim ve 1974 Nisan arasındaki 6 aylık sürede endüstrisi gelişmiş ülkelerde bir petrol krizi yaşandı. Varil başına fiyatlar bir anda 4 katına çıkmıştı. Benzin karneye bağlanarak plaka başına belli oranda satılmaya başladı. Benzinlikler önünde uzun kuyruklar oluşuyordu. Pazar günleri istasyonların açılması yasaklanmıştı. Vatandaşlara arabayla gezintiye çıkmamaları, gerekli olmadıkça araba kullanmamaları öğütleniyor, insanların petrol tüketmemesi için her türlü önlem alınıyordu.
Ambargo 1974 Mart sonunda sona erdiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. İstasyonların depoları dolmasına rağmen petrol fiyatlarında bir düşüş yaşanmamıştı ve geçen 6 aylık süre ABD halkında belli bir travmaya neden olmuştu. İnsanlar artık çok benzin tüketen ağır araçlar yerine daha hafif ve az benzin tüketen yabancı modelleri, özelikle Japon araçlarını seçmeye başladılar. 1970’te Çevre ve Temiz Hava Yasalarıyla gelen yeni düzenlemeler ve egzoz emisyonları konusu, spor araçların tasarımlarını da etkilemekteydi. ABD otomobil fabrikalarının kalbi olan Detroit’te yeni yasalara uygun araçların üretimi bile henüz tam rayına oturmamıştı. Yaşanan krizden sonra 1978’den itibaren araçların benzin tüketimleriyle ilgili sınırlandırma standartlarının belirlenmesiyle işler daha da zorlaştı. Benzini su gibi içen kaslı Amerikan arabaları zor durumdaydı. Buna bağlı gelişmeler ve ekonomik bunalımın süregiden etkileriyle birlikte ABD’de otomobil üretimi 1982’ye gelindiğinde o güne kadarki en düşük düzeyine inmişti. Avrupa ve Japon arabaları piyasayı ele geçirmiş durumdaydılar. İşte tam bu sırada Kara Şimşek bulunduğu özel tırın kasasından uzanan platformdan yollara indi.
Magnum, P.I. (1981), Hardcastle and McCormick (1983) ve Miami Vice (1984) gibi dizilerde de kahramanların güzel arabaları hemen göze çarpıyordu. Thomas Magnum’un Ferrari 308 GTS’si Magnum PI denince ilk akla gelen imajdır. Miami Vice’da Sonny Crockett’ın Chevrolet Corvette’ten dönüştürülmüş siyah Ferrari Daytona Spider’ı ve 3. sezonda kullanmaya başladığı beyaz Ferrari Testarossa da öyledir. Amerikan araba satışlarının yabancı arabalara yetişebilmesi için popüler yapımlar belli bir destek yaratmış gibidir. Kara Şimşek ve benzeri süper araç dizilerinin ya da Miami Vice ve Magnun PI gibi hoş tasarımlı arabaların göz boyadığı yapımların o yıllarda ABD ‘deki gösterimlerinde araya giren reklamların çoğunun araba veya araç aksesuarlarıyla dolu olması da buna önemli bir göstergedir. Kara Şimşek’in başladığı 1982 sonbaharında Amerikan üretimi araç satışları 7 milyon ile dibe vurmuşken dizinin sona erdiği 1986 yılında bu sayı 11,4 milyona çıkarak tarihi bir zirveye ulaşmıştı.
KARA ŞİMŞEK UYARLAMALARI
Yapımcısı Glen Larson, Battlestar Galactica ve Buck Rogers dizileriyle önemli işlere imza attıktan sonra asıl Kara Şimşek ile turnayı gözünden vurmuştu. Çünkü anlaşmasında Kara Şimşek oyuncakları, tişörtleri vs. satışlarından %50 pay alacağına dair bir madde bulunuyordu. Larson verimli yaratısını daha sonra da sağmaya devam etmek istedi.
Kara Şimşek ve sonraki uyarlamalarını zevkle izlerken ve o araçların güzellikleriyle gözler yaldız yaldız parlarken bu güzelim oyuncaklara sahip olma hayalleri kurmaktan kendini alamayanlar bir yandan ABD teknolojisinin, Amerikan araba markalarının reklamını da izlemişlerdir. Kara Şimşek bittikten 5 yıl sonra yapılan, devamı gelmeyen pilot TV filmi “Knight Rider 2000″de Kitt kırmızı bir Dodge Stealth’e yerleşmişti. Ondan sonraki Kara Şimşek yapımları da köklü Amerikan firması Ford’un araçlarını kullanmıştır. Team Knight Rider’daki (1997) beş farklı aracın hepsi de farklı Ford modelleriydi. Devamı gelmeyen bir başka Kara Şimşek uyarlaması TV filmi Knight Rider 2010’de (1994) özel tasarlanmış bir Ford Thunderbird görülür. Son Kara Şimşek uyarlamasındaki (2008) Ford Mustang, o yıl dünyayı kasıp kavuran Transformers filmi etkisiyle farklı araçlara dönüşebiliyordu ve bunların hepsi de farklı Ford modelleri oluyordu.
Ama tüm bu Kara Şimşek uyarlamaları aynı etkiyi oluşturmadı ve hiçbir zaman ilk yapımın başarısını elde edemedi. Knight Rider 2000’de Kitt, konuşlandığı yeni aracın kendisine eldiven gibi uyduğunu söyler. Belki ona öyle gelmiş olabilir ama yeni araçlar, orijinal arabanın karizmasından hep çok uzak kalmıştı ve hiçbiri o modifiye edilmiş siyah Trans Am’ın ikonikliğine ulaşamadı.
MAVİ YILDIRIM, HAVA KURDU, ŞAHİN, OTOYOL ŞÖVALYESİ…
Larson’un yapımcısı olduğu, Kara Şimşek kadar başarılı olmayan başka süper araç dizileri de vardır. Automan (1983) yalnızca 12 bölüm gösterilmiş, Tron filmindeki görsel efekt teknolojisini günlük hayata taşıyan fantastik bir diziydi. Hologram olarak dolaşan Automan’in aniden oluşuveren bir Lamborghini Countach arabası da vardı. Şoförüyle aynı neon çizgilere sahip bu aracın en önemli özelliği, bazı 2 boyutlu bilgisayar oyunlarındaki gibi son hızla giderken ani 90 derece dönüşler yapabilmesiydi. İçinde oturanlar Automan gibi sanal değillerse bu ani dönüşlerde yan cama yapışmaktan kurtulamıyorlardı.
Bir başka örnek de erkenden bitirilmesine karşın aynı Automan gibi kült haline gelmiş olan, Türkiye’de Otoyol Şövalyesi adıyla gösterilen The Highwayman (1988) idi. Bu kez süper araç, özel tasarlanmış bir tırdı. CIA benzeri bir organizasyona mensup ajanlardan biri olan isimsiz kahramanımız, özel tasarımlı tırıyla uzun yollarda hava atıyor, aldığı görevleri yerine getirip bazen de kişisel maceralara atılıyordu.
Otoyol Şövalyesi’ni ilginç yapan, ajanların kullandığı tırların türlü çeşit başka araçlardan oluşması veya içinde barındırmasıydı. Kahramanımızın tırının üst kısmı bir helikoptere dönüşebiliyor ve böylece Otoyol Şovalyesi bir anda tırdan ayrılıp uçarak uzaklaşabiliyordu. Bunun için direksiyonu söküp yerine helikopter manevra kolu takması yeterliydi. Aracın üst kısmı açılıp helikopterin pervaneleri ortaya çıkıyor, tırın kabini bir helikopter kokpiti haline gelmiş oluyordu. Görevlerde gerekli oldukça bu olağanüstü özelliği bizlere gösterdiği gibi tırın kasasındaki gümüş Lotus Esprit’i de hıza ihtiyacı olduğu görevlerde kullanıyordu.
Kara Şimşek ve havalı başka arabalar TV ve sinemada fink atarken süper araç konsepti başka tür araçları da kapsamaya başladı. Kara Şimşek’in motosikletli versiyonu olarak görülebilecek, Türkiye’de Şahin adıyla yayınlanan Street Hawk (1985), iki tekerlilerden de süper araç olur diyordu. Gündüzleri masa başı polisi olan, geceleri ise Şahin adıyla yargı dağıtan Jesse Mach, inanılmaz hızlı ve yükseklere fırlayabilen, etkili ateş gücüne sahip bir süper motosiklet kullanıyordu. Süper motosikletlerden bir başkası da Super Force (1990) dizisinde yer alır. 2020 yılında geçen bu öyküde kahraman Demir Adam benzeri bir zırh giyer ve motosikleti de Şahin benzeri yeteneklere sahip bir teknolojik harikadır.
Süper araç yapımları yolların tozunu attığı gibi gökyüzünde de kendilerini gösterdiler. Mavi Yıldırım filmi (Blue Thunder, 1983) çok sevilince o kadar uğraşılıp da üretilen helikopter bir de dizi filmde kullanılmak istenmişti. Aynı adla yayınlanan dizi, helikopteri ödünç aldığı gibi filmden görüntüler de kullanıyordu. Bu yapımın ömrü uzun olmadı ve 11 bölümden sonra sonlandırıldı ama Mavi Yıldırım helikopter tasarımıyla unutulmazlar arasına çoktan girmişti.
Fransız ordusu tarafından tasarlanmış bir hafif taşıma ve izci helikopteri olan Aerospatiale Gazelle’in ağır şekilde modifiye edilmesiyle oluşturulan Mavi Yıldırım, yumurta biçimli ve yuvarlak hatlı helikopter tasarımları arasında fark yaratmış olan gözde saldırı helikopteri AH-64 Apaçi’yi örnek almıştı. (Gazelle aynı zamanda Otoyol Şövalyesi’nde tırdan ayrılan helikopterdir. Aynı helikopteri yine modifiye edilmiş olarak Rambo III’te Rambo’nun patlayıcılı okuyla yok ettiği Sovyet helikopteri olarak da hatırlayabilirsiniz.)
1976’da tasarlanıp 1984’te aktif göreve başlayan Apaçi, Körfez Savaşı’nda ve sonraki Amerikan işgallerinde ülkelere demokrasi taşıyan araçlardan biri olmuştu. Mavi Yıldırım, Apaçi’ye benzetilmekle birlikte bir savaş aracı değil çok üstün özellikleri olan ve en fazla isyan bastırma amacıyla kullanılacak bir polis helikopteri olarak gösterilir. Yine de sessiz uçuş, kızılötesi görüntü alma, çok uzaklardan ses kaydetme ve fazla yüksek ateş gücüyle savaş helikopterinden farksızdır.
Televizyonda Mavi Yıldırım dizisinin kısa sürmesine neden olan yapım, onunla aynı dönemde yayınlanan Hava Kurdu (Airwolf, 1984) oldu. Bir Bell 222 helikopterin kullanıldığı Hava Kurdu, daha ciddi senaryoları (en azından ilk sezonda), Jan-Michael Vincent, Ernest Borgnine gibi oyuncuları ve hemen akılda kalan Sylvester Levay imzalı giriş müziğiyle gönülleri kazanmıştı. Ses sınırını aşabilen süpersonik bir helikopter olan Hava Kurdu, radara görünmezlik özelliği olan ve yüksek ateş gücüne sahip bir süper araçtı.
SÜPER ARAÇ DİZİLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Kara Şimşek, Mavi Yıldırım, Hava Kurdu, Şahin, Otoyol Şövalyesi gibi dizlerin tümü de emniyet/ordu gücünün üzerinde bir organizasyonun veya gizli bir kurumun görevlendirmesiyle suçla savaşa girişen kahramanlar barındırır. Knight Vakfı veya Mavi Yıldırım Birliği gibi açık bir isme sahip ya da “Firma”, “Şirket”, “Kuruluş” gibi belirsiz adları olan bu kurumlar gizli veya açık biçimde CIA türevleridir.
Araçları kullanmak üzere seçilen kahramanlardan bazıları ölümcül bir kazadan kurtarılıp bu görevlere atanırlar ya da görev tanımlarını saklamak zorundadırlar. Michael Knight estetik ameliyatla başka bir kimliğe bürünür, Jesse Mach geçirdiği kazadan sonra Şahin’i kullanabilmek için özel olarak eğitilir. Süper araçların kullanıcıları, halkın veya devlet kurumlarından gizli faaliyet gösteren bu makineler gibi gizli kalmak zorundadırlar ve ilişki kurdukları kişiler de sınırlıdır. Bu anlatımlar onların yalnız kovboy olmalarıyla ilgilidir.
Kara Şimşek, atı üzerinde kasaba kasaba gezip karşısına çıkan sorunları ve suçları ortadan kaldıran bir kovboy öyküsü gibi tasarlanmıştır. Süper araçlar, bu kovboyların kanatlı atlarıdır. Kara Şimşek son jeneriğinde Amerikan kırsalında batan güneşe doğru at süren kovboylar gibi hızla uzaklaşır gider. Bir bölümde Michael Knight, Kitt kendi kendine sürerken arabanın güneşliğinden yukarı çıkıyor, sanki bir ata binermiş gibi arabanın üzerinde ilerledikten sonra yakalayacağı kişinin aracına/atına atlayarak bu anlatımı doğrudan görselleştiriyordu. Diğer tüm süper araç dizileri de aynı formülü kullanmışlardır. Hatta yakın gelecekte geçen Otoyol Şövalyesi’nde kahraman silahını aynı kovboylar gibi taşır, bir bölümde iki şövalyenin silah çekip birbirlerini vurmaya çalıştıkları bir Vahşi Batı kovboy karşılaşma sahnesi bile vardır. Diğerlerinde bu karşılaşmalar araçlarla, onların teknolojileri ve silahları kullanılarak yapılır. Kovboylara yardım edenler, silahlarının ve atının bakımını yapanlar olsa da adaleti asıl sağlayan atını süren yalnız kovboydur. Arabasına, motosikletine, helikopterine atlayıp bu tek boynuzlu sihirli atıyla her türlü suçluya üstün gelir.
Süper araçlar hem birer oyuncak olarak çocukların hayallerini süslemişlerdir hem de Amerika’nın ne kadar da üstün teknolojili araçlar üretebileceğini, bu teknoloji ve güç karşısında kimsenin duramayacağına dair vatandaşları için bir ruh okşama, yabancılar için hayranlık oluşturma ve düşmanlarına karşı da gizli bir gözdağı içermişlerdir. Kara Şimşek’te Amerika’ya tehdit oluşturan sayısız kötünün içinde Sovyet ajanları, Orta Amerika’nın diktatörleri ve Ortadoğu’nun sayısız terörist organizasyonları da vardı. Hava Kurdu’nun varlık nedeninin doğrudan Soğuk Savaş olması, Libya’da Kaddafi tarafından desteklenen kişilerce kaçırılıp ABD’ye karşı kullanılması gibi pek çok başka ABD yapımında da kullanılan anlatımlarla güncel politik propagandaya da hizmet ediliyordu. Diğer süper araç dizileri de bölümleri içinde bu konulara yer vermişlerdir ve düşman ajanlarının Amerika’daki operasyonlarına engel olunan hikâyeler mutlaka anlatılmıştır.
Kara Şimşek popüler kültürün bilinirliği dünyaya yayılmış yapımlarından biridir. Halen yeni uyarlamalar yapma planları sık sık haber olmayı sürdürüyor. 90’larda oldukça popüler olan Viper (1994) Kara Şimşek’le aynı iskeleti kullanıyordu. 2011’de yayınlanmaya başlayan ve 5 sezon devam eden Belçika dizisi ROX, üç genç ajanın konuşan süper arabaları ROX’la birlikte yaşadıkları maceraları anlatır. Kara Şimşek; Viper ve ROX gibi doğrudan kendisini taklit eden veya ister araba ister uçak olsun süper araçlar içeren yapımlara esin olmaya devam ediyor. Günümüzde kendi süren ve konuşabilen arabalar yapılmaya başlanmasına ve sayısız yeni ve uçarı modeller geliştirilmesine rağmen 40 yıl geride kalmış bu araba jeneriğindeki unutulmaz müzik eşliğinde kaportasının önündeki kırmızı ışığını sağa sola döndüre döndüre yolların tozunu attırarak halen aynı etkileyiciliğini koruyor.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kirisci
Harika bir yazı, resmen o yıllara geri döndüm. Çok teşekkürler.
Yazı çok güzel, ufacık bir düzeltme yapmak istiyorum. Rambo’daki Rus helikopteri, yine Gazelle gibi Fransız olan AS-532 Cougar helikopterinden uyarlanmıştır…
Serdar Bey yanıtınıza teşekkürler. Yazıda bahsettiğim Gazelle modeli, filmde Rus komutanın kullandığı büyük boyutlu olan değil, baskın sahnelerinde onun yanında uçan daha küçük boyutlu helikopter.