Osmanlı Taşrası’nın hırpani kahramanı Deli Gücük, takipçilerinin yollarını gözlediği, pek de kısa sayılmayacak bir aranın ardından yeniden bizlerle birlikte! İlk olarak 2007 yılında yayınlanan Tam Macera dergisinde karşımıza çıkan bu çizgi dışı karakter; hem geleneksel korku motiflerini üzerinde taşıyan hem de buram buram western kokan hikayeleri ile selamlıyor çizgi roman takipçilerini.
Deli Gücük’ün sayfalara taşınan ve farklı yazar-çizer gruplarının anlattığı hikayeler ile zenginleşen, kendine ait bir evreni var. Bu evrende geçen maceraların edebi ağırlığı ise; Yaşar Kemal ve Kemal Tahir öykülerini akla getiriyor ister istemez. Diğer taraftan, western formatını da keyifli bir biçimde Anadolu mitlerine, oradan da günümüz metropol insanının da ortak olduğu sorunların, kaygıların ve korkuların eşiğine sürükleyen hikayelere uyarlıyor.
Farklı yazar ve çizerler tarafından yorumlanan bu öykülerde, Deli Gücük, farklı biçimlerde ve rollerde, kelimenin tam anlamıyla yöresel bir mitolojik karakter olarak çıkıyor karşımıza. Deli Gücük, tıpkı Viktöryen dönemin şehir efsanelerinden biri olan Yaylı Bacak Jack misali, aynı zamanda hem her yerde hem de hiçbir yerde!
Daha önce, aynı karma iş birliğinin sonucu iki cildi yayınlanmış olan Deli Gücük, üçüncü cildi ile de, yerli çizgi roman takipçilerini büyük oranda tatmin edecek gibi gözüküyor. 224 sayfalık bu ciltte yer alan isimler ise, çizgi roman piyasasını biraz olsun takip eden meraklı okuyucuları heyecanlandıracaktır. Levent Cantek, Murat Başekim, Can Yalçınkaya, Ömer Bahri Gördebak, Hakan Tacal gibi önemli isimlerin yazdığı ve Murat Gürdal Akkoç, Sümeyye Kesgin, Soner Tuna, Zeynep Özatalay, Murat Başol, Uğur Sertçelik, Koray Kuranel gibi başarılı çizerlerin şekillendirdiği 15 farklı hikaye bulunuyor ciltte. Alışıldığı üzere Deli Gücük karakterini odağa alan ya da dirsek temasında bulunan bu hikayeler sayesinde, ortaya lezzetli bir konsept öykü silsilesi çıkıyor. Çizgi roman piyasasındaki hem maddi kaynaklı hem de motivasyon eksikliklerinden doğan üretim sıkıntısı düşünüldüğünde, böylesine dolu bir içerik ile okuyucuyu selamlayan Deli Gücük ekibinin karşısında şapka çıkarmamak mümkün değil!
Her çizerin ve yazarın Deli Gücük karakterinin dahil olduğu hikayeleri farklı yorumlaması açısından, DG cildinin, Robert E. Howard’ın yaratıcısı olduğu karma Solomon Kane hikayelerine benzetmemiz de oldukça doğal. Ana karakterin, hikayelerinin geçtiği “evren” (Anadolu), geleneksel korku hikayelerine o kadar elverişli bir biçimde işleniyor ki, zaman zaman Stephen King’in Kara Kule serisinin yan hikayelerini andıran “yaşayan evrenler” çeşitlemesi içinde buluyoruz kendimizi. Bunun dışında Görkem Özizmirli, kaleme aldığı “Evliya Çelebi ve Acaibü’l Mahlukat” yazısında, Çelebi’nin fantastik hikayelerinin iz düşümünden yola çıkarak, Seyahatname’nin alegorik(!) içeriğini oldukça geniş bir biçimde değerlendiriyor. Levent Gönenç’in oldukça etraflı çizgi roman yazısı da fazlasıyla dikkate değer.
Levent Cantek’in, Deli Gücük karakterinin hem kökenini hem de etkilenim noktalarını paylaştığı “Dımbırtısız Ocakbaşı Olmaz” makalesi ile yaklaşık 8 yıllık doğum sancısının ardından bir kere daha ana karakteri okuyucuya detaylı bir biçimde tanıtıyor. Pertev Naili Boratav’ın masal derlemesinden yola çıkarak, bir korku albümünde yer verilmek üzere vücuda getirilmiş olan Deli Gücük hakkında, anlatılan çizgi hikayelerden sonra daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için biçilmiş kaftan!
Nihayet, Deli Gücük ciltini bitirdikten hemen sonra, Yıldıray Çınar, ali Can Meydan, Ayhan Hayrula, Bahadır Yazıcı, Uğur Erbaş, Hakan Tacal, M. Gürdal Akkoç ve Sefa Sofuoğlu gibi sevilen çizerlerin pin-up çalışmaları ile bu dolu dolu 224 sayfalık fantastik-korku-western karması hikayeleri de noktalayarak, bir sonraki Deli Gücük cildini beklemeye koyuluyoruz…
Not: Görsellerin üzerine tıklayarak tam boy görüntüleyebilirsiniz.