‘Cartoonists: Foot Soldiers of Democracy’ belgeselinde teker teker evlerini ziyaret ettiğimiz 12 karikatüristten biri politik doğruculuğa dair ezber bozuyor: Karikatüristler ‘politik doğruluk’ kuralına bütünüyle uymak zorunda değildir diyor ve fazla ‘doğrucu’ olmanın mesleğe zarar verdiğini ekliyor. Politik bir karikatür mutlaka birilerini rahatsız edecektir bu kaçınılmaz bir durum diyor kısaca.
Karikatüristlerin tarzı sivri veya sert olabilir; duymak veya görmek istemeyeceğiniz şeyler söyleyebilir çizerler. Haliyle politik karikatür çizmenin muhalif gazetecilikten çok bir farkı yok. Hatta mizahı elden bırakmayarak bir adım öne çıkabilir, demokratik değerleri koruma anlamında düşmanla karşı karşıya kalabilir çizerler. Belgeselin adı da bu gerçeğe gönderme yapıyor zaten.
Uzun zamandır merak ettiğim ‘Cartoonists: Foot Soldiers of Democracy’ belgeselini Paris’ten gelen korkunç haberlerden sonra izlemeye karar verdim. İnsan öncelikle belgeselin ele aldığı 12 karikatürist arasında veya satır aralarında Charlie Hebdo’yu arıyor ama hemen baştan söyleyelim, dergi herhangi bir şekilde yer almıyor belgeselde. Fakat dergi çizerlerinin ruh kardeşlerinden bolca var; Rusya’da, Meksika’da, Tunus’da veya İsrail’de işi politik karikatürler hazırlamak olan güzel insanları izliyoruz.
Bugün çekilseydi nasıl olurdu?
Belgeselin Fransız ekibi politik çizerliğin durumunu görmek amacıyla bütün dünyayı gezdiğinden belgesel boyunca sürekli bir ülkeden diğerine geçiyoruz. Bizi farklı hayat hikayeleri, farklı farklı dava ve sansür hikayeleri karşılıyor…
Amerika’lı çizer özgürlükler ülkesinde pek baskı görmüyor ama eleştiri almıyor da değil. En ilginç hayat hikayesi belki de Rus çizere ait: Zlatkovsky, sadece Gorbaçov döneminde rahatça çizme özgürlüğü tatmış; genelde çizmesi yasaklandığı için taksi şoförlüğü yapmak zorunda kalmış bir sanatçı. Bugün Putin çizmenin zorluklarından bahsediyor uzun uzun. Durum tahmin edeceğiniz gibi memleket halinden çok farklı değil.
Oradan Meksika’ya uzanıyoruz, bölgede yaşayan çizer uyuşturucudan gelen kanlı paranın bankalarda temizlendiğini çizerken birden fazla risk alıyor. Çin’de yetişkinlere dönük çizgi filmler hazırlayan Pi San internetin özgürlüklerinden bahsederken sözü aynı zamanda dostu olan muhalif sanatçı Ai Weiwei’ye veriyor. Çin doğru söyleyenin kovulduğu veya içeri tıkıldığı ülkelerden biri. Orada politik sanat yapmak pek çok yerden daha zor…
Şüphesiz dünyanın her yerinde karikatüristler iktidarı hedef aldıklarında farklı şekillerde tepki alıyor. Bazı ülkelerde tehdit ve sansür gibi radikal yollar devreye girerken; bazı yerlerde sadece çizerlere dava açılıyor. Öte yandan bize en karanlık tabloyu göstererek hoşgörüsüzlüğün şiddetini hatırlatan Charlie Hebdo olayı yanında belgeselin biraz hafif kaldığını itiraf etmek lazım.
Fransız yapımcılar 2014 yapımı belgeseli şimdi çekmeye başlasalardı eminim ortaya bambaşka bir iş, bambaşka açıklamalar ve yorumlar çıkardı. Ama değişmeyecek bir gerçek var, dünyada ifade özgürlüğünün önündeki engeller kalkmadıkça çizerlik dünyanın en rahat işi olmayacak. İşte bu gerçeği hatırlatma anlamında önemli bir işlevi var belgeselin.
*Yapım şirketinin izniyle izlediğim belgeselin yıl içinde festivallerde gösterileceğini tahmin ediyorum.