Lucio Fulci’nin 1984 tarihli filmi “Murder Rock”, 80’lerin parıltılı disco dünyasını ve giallo türünün karanlık cinayet gizemlerini aynı potada eritmeyi amaçlayan ilginç bir deney.
Damian Mc Carthy’nin yazıp yönettiği Oddity (2024) bu yıla damgasını vuracak korku filmlerden biri olacak gibi görünüyor. Sürprizlerle dolu merak uyandırıcı bir senaryosu var.
Longlegs / Cambaz görsel açıdan uzun zamandır seyrettiğim en yetkin korku filmlerinden biri. Evet, senaryosunda tatmin edici olmayan detaylar mevcut ama filmin ses kuşağı ve görüntü çalışması muazzam.
Taciz, istismar ve pedofili gibi çok netameli konuları ustaca işleyen The Little Girl Who Lives Down the Lane, sağlam hikâye örgüsü ve muhteşem oyunculuklarıyla öne çıkan kayıp bir hazine.
Macera duygusunun bir an olsun sekteye uğramadığı Tremors, gücünü ayrıntılarla dolu, sürprizlere gebe senaryosundan alan harika bir “canavar filmi”. Olağanüstü bir kadrosu var, neredeyse tüm oyuncular buradaki rolleriyle iz bırakmışlar.
Frank Darabont’un uyarlayıp yönettiği The Mist, gelmiş geçmiş en iyi ve en yaratıcı King uyarlamalarından biri. Dramatik çatısı güçlü, feci ölümlerle bezeli birinci sınıf bir korku filmi izlemek isteyen kaçırmasın.
Chris Nash’in yazıp yönettiği In a Violent Nature, köklerini slasher klasiklerine borçlu. Johnny, 13. Cuma’nın Jason’ı, Cadılar Bayramı’nın Myers’i ile Hatchet’ın Crowley’sinin bir karışımı gibi. Vahşi, gaddar ve doğaüstü.
Sayara, erkek şiddeti sonucunda zarar gören, kaybolan, yaşamını yitiren kadınların yaşamını, seçimlerini ve görünüşünü didik didik etme halinin ve bir çırpıda adalet talebi hakkında hüküm verme refleksinin adaletsiz şiddetini seyircinin yüzüne bir şamar gibi çarpıyor.
A Quiet Place: Day One, yaratıkların Dünya'ya ilk geliş anından itibaren yaşanan kaosu ve insanlığın sessizlik içinde hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bu kez odağımızda, modern New York’un stresli ve yalnız hayatında kaybolmuş iki bekar var.
Possum (2018), sırlarını ancak çoklu izlemede seyircisine açan gizemli bir film, adeta kapalı bir kutu. Son birkaç dakikası hariç, hiçbir anında sırlarını ifşa etmiyor, o son birkaç dakikadaysa yeni sorulara gebe kalıyorsunuz.
Cameron ve Colin Cairnes kardeşlerin son filmi Late Night with the Devil’ın (2023) harikulade bir sanat yönetimiyle ulaşılan kitsch estetiğine bayıldım. David Dastmalchian’ın da kariyerinin en iyi performansını verdiğini düşünüyorum.
Ticks, bir klasik olmaktan tabii ki fersah fersah uzak ama bütün saçmalıklarını kucaklayarak izleyebilenler için çok ama çok eğlenceli bir geceyarısı filmi.
Korku klasiklerinin belki de en önemlilerinden birinin gölgesinde bile rahatlıkla ezilen The Exorcist: Believer, sadece orijinal filmin isminden faydalanarak prim yapmaya çalışan, herhangi bir yaratıcılıktan yoksun, zayıf bir film.