Lucio Fulci’nin 1984 tarihli filmi “Murder Rock”, 80’lerin parıltılı disco dünyasını ve giallo türünün karanlık cinayet gizemlerini aynı potada eritmeyi amaçlayan ilginç bir deney.
Birtakım gizemler barındıran neşeli bir filmken karanlık tarafa geçen Sonnim, tapınma derecesine varan itaatkârlığın sonunun pek de hayırlara vesile olmadığını imliyor.
Başarılı Musallat ve Siccin filmlerinden sonra şimdi kendi başlatmadığı bir serinin 3. filmi olan Üç Harfliler 3: Karabüyü’nün yönetmen koltuğunda oturuyor.
Schizoid, zayıf cinayetleriyle değer kaybeden ama güçlü söylemiyle farklı bir yere konumlanmaya çalışan, en az oyuncu kadrosu kadar ilginç ama bir o kadar da hafif bir korku filmi.
Son yıllarda festivallerin tozunu attıran, yani bir nevi yıldızlaşan bir dolu korku filmine denk geldik. Chad Archibald’ın yönettiği Bite da o filmlerden biri mi?
Korku sinemasının son yıllarda dikkat çeken bağımsız sinemacılarının elinden çıkan Holidays, birbirleriyle bağlantısız sekiz bölümden oluşan bir korku antolojisi.
Magi, sürüsüne bereket cin korkusu filmlerinin içinden kolayca sıyrılabilir. Artık yapım kalitesi de yüksek filmlerin peşine düşmüş bir yönetmenden enteresan bir iş…
10 Cloverfield Lane, üç oyuncunun üzerine kurulmuş ve oyuncuların performansı filmin gerilimini taşıyan ana unsur. Filmi hem gerilim sevenlere, hem de post apokaliptik meraklılarına şiddetle öneriyorum.
Doğru dürüst bir gerilim, insanı oturduğu yerde huzursuz eden bir korku atmosferi de olmayınca, film, özellikle de korku sineması meraklıları için tam bir işkenceye dönüşüyor!
“Tüm Zamanların En İyi 100 Fantastik Sinema Filmi” listesinin favorilerinden de olan “Kwaidan” (Kaidan, 1964), on üzerinden onluk bir film. Başyapıt!..
Aşk Gurur ve Zombiler, gerek klasik eseri sevenler, gerekse zombi tutkunları için sezonun nimetlerinden biri olabilir. Ancak sinema tarihinde yer eder mi tartışılır.
Kökeni 1800'lerin sonuna kadar uzanan bir lanet öyküsünü beyazperdeye taşıyan Ruhlar Kasabası (Le Village des Ombres) filminin eleştirisi Öteki Sinema'da...