The Night of a Thousand Cats (1972)
The Night of a Thousand Cats; isminden konusuna kadar her şeyiyle “kötü film” hayranlarını cezbetmeye müsait bir film.
alt kültür sinema yayını
Embrace of the Serpent (2015)
Embrace Of The Serpent, başından sonu belli maceralardan değil. Bir bitkinin peşine çıkılan bu yolculuk gerçekten de sonu ve destinasyonu belirsiz, merak uyandırıcı, tekinsiz bir yolculuk.
Cartel Land (2015)
IMDb'de 7,4'lük puana sahip olan ve en iyi belgesel Oscar'ına da aday olan Cartel Land, Tapınak Şövalyelerinden çok, Autodefensa ile ilgili bir belgesel...
Muerte En Buenos Aires (2014)
Muerte En Buenos Aires, kara-komedi öğeleri ile süslü, 80'li yıllarda geçen yani “dönem filmi” öğeleri de taşıyan akıcı bir suç drama filmi.
Cycles South (1971)
Cycles South, nefasetli bir yol filmi. Üç Amerikalı, motorlarına atlıyorlar ve Panama Kanalı'na kadar seyahat etmeyi planlıyorlar.
Mal Día Para Pescar (2009)
Mal Día Para Pescar (Balığa Gitmek İçin Kötü Bir Gün), şu sıralar herkesin kaçmak istediği Uruguay'dan buruk bir masal.
Narco Cultura (2013)
Narco Cultura, kamerasını uyuşturucu üreticilerinin kültür dünyasına ve onların hikayelerini destansı bir dille anlatan “Narcocorrido” şarkıcılarına çeviriyor.
Crystal Fairy and the Magical Cactus (2013)
Mükemmel bir film olmaktan uzak olsa da Crystal Fairy, sizi gerçekten etkiliyor, kekremsi, hafif buruk ve yumuşak bir tat bırakıyor.
Rabia (2009)
Rabiacılar bir de film mi yapmış demeyin... Film Kolombiya, Meksika ve İspanya ortak yapımı ve İspanyolcada rabia, öfke demek.
Şili’den Sağlam Bir Gerilim: Magic Magic (2013)
Yılın en iyi gerilimlerden biri olan Magic Magic, son zamanlarda çekilmiş ve içinde 20 yaş civarı insanlar barındıran en eli yüzü düzgün film.
Kesinlikle Ruh Hastası Bir Film: La Madre Muerta (1993)
La Madre Muerta (ölü anne), kesinlikle ruh hastası bir film olmanın yanı sıra, tüm zamanların kült filmlerinden de biri...
Kiltro (2006)
Quentin Tarantino’nun Kill Bill’inin izinden giden Kiltro, Uzakdoğu dövüş filmleri, seksenlerin ucuz aksiyonları ve spaghetti western klasiklerinden eğlenceli bir harman yapmış.
Juan de Los Muertos (2011)
Küba devriminden 50 yıl sonra, yeni bir devrim başlamak üzere... Juan de Los Muertos
El Día de la Bestia (1995)
– Günah çıkarmak istiyorum peder. – Söyle ne yaptın? – Hiçbir şey. Henüz günah işlemedim. Ama işleyeceğim. Yapabileceğim bütün kötülükleri yapacağım. Bask asıllı İspanyalı yönetmen Álex de la Iglesia’nın 2. filmi El Día de la Bestia (Şeytanın Günü), yukarıdaki diyalogla açılıyor. Üstelik
Mientras Duermes / Sleep Tight (2011)
Mientras Duermes / Sleep Tight, mutluluktan intikam almanın derdine düşmüş "kötü bir adamın" hikayesini anlatıyor.
800 Balas (2002)
Iglesia filmlerinde sezilen ahlakçı yan ya da politik mesaj verme kaygısı 800 Balas filminde de var. Konu başlı başına politik aslına bakılırsa.
Get The Gringo (2012)
Get The Gringo, beş para etmez bir klişe yığınının yüz milyonuncu kere yeniden çevrimi. Lakin yönetmeni kayda değer bir isim.
La Teta Asustada / The Milk of Sorrow (2009)
Yönetmen Llosa “çözümlenmemiş, vahşi, kişisel ve toplumsal hafıza hakkında” diye tanımlıyor The Milk of Sorrow filmini.
Rosario Tijeras (2005)
Rosario Tijeras, belki de en iyi örneği Tanrıkent olan Latin Amerika suç filmlerinden bir başkası. Ancak Tanrıkent’ten etkilenerek çevrilen yığından biri değil.
Los Sin Nombre / The Nameless / İsimsizler (1999)
Los Sin Nombre / The Nameless, okült ve mistisizmle örülü underground cemiyetler üzerine karanlık bir hikaye anlatmayı deniyor.
La Residencia / The House That Screamed (1969)
La Residencia, lezbiyen eğilimler, katı eğitmen, güzel kızlar, çıplaklık, karanlık atmosfer gibi özellikler barındıran bir eurohorror örneği.