The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
Çok iyi veya kült derecesinde kötü bir işe rastlamadıkça gişe komedileri hakkında yazmamaya karar vermiştim. Murat Kepez’in yönettiği ve Eray Akyamaner ve Sıla Çetindağ ile senaryosunu yazdığı Kolonya Cumhuriyeti çok iyi diyebileceğim bir komedi filmi değil. Ama özlediğim komedi tarzından kırıntılar içeren
Operation Code Name: Long Live The Fatherland, Süpermen Dönüyor filmi ile kalplerimizi fetheden Kunt Tulgar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve Aytekin Akkaya, Ümit Acar, Kaan Tulgar, Nuri Alço gibi Yeşilçam döneminin önemli simalarının başrolünde yer aldığı üst düzey bir trash film olarak seyircisini
Aşk kazanına düşmüş bir cadı: Elaine Parks. Hedefine kilitlenmiş, güçlü erkeğini bulacak ve kadınlığını en renkli haliyle yaşayacak. Ama bu iş o kadar kolay değil!
Koca Dünya’da bir sürü metafor ve Grimm Kardeşler’in Hansel ve Gretel’inden, Trier’in Antichrist’ine ya da Hamlet’in Ophelia’sına kadar bir dolu gönderme var.
Göl, sinemamızda pek de görmeye alışık olmadığımız psikolojik-gerilim türünün özgün örneklerinden biri olarak karşımıza gelirken; stilize duruşu ve Hitchcock filmlerini andıran tavrıyla da farkını ortaya koymayı başarıyor.
The Discovery, ölüm ve ölüm sonrası hayata açtığı mantıksal pencereyle heyecanlandırmayı başarırken; ortalarına doğru düşüşe geçen hikâyesiyle de kendini can evinden vuran bir film.
Bu Dünyanın Dışında, naif, duygusal bir gençlik bilimkurgusu ama izleyen herkesi saracak bir yapım. Mars’ta yaşam fikrine biraz daha alan açılabilse iyi olurmuş çünkü en meraklı izlenen kısmı burası...
Okuduğum tüm kısa ve uzun eleştirilerde Life (Hayat) filmi Alien ve Gravity ile benzeştirilerek klişeden ibaret basit bir seyirlik olarak nitelendiriliyor. Bana kalırsa filmde çok daha fazlası var.
Kuyu filminin hikâyesi yamalı bohça gibi. Musallat ve Siccin serisinden oldukça etkilenilmiş ama yapılmışlar arasında en yakın iş hangisi derseniz, Helak: Kayıp Köy derim.
İzleyenlerine kahkaha garantisi veren, bir yandan da dramatik yapısını doğru şablonlar üzerine kuran filmleriyle arz-ı endam eden Netflix, izleyicinin dilinden anladığını bir kez daha ortaya koyuyor.