The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
Adından da anlaşılacağı üzere Cube Zero bir devam filmi değil, bir prequel. Bu sefer ilk filmden belirsiz bir zaman öncesine, dev küp projesinin muhtemelen ilk zamanlarına gidiyoruz.
Bugüne kadar yapılmış en iyi casusluk temalı filmlerden biri olan Spy Game (2001) rahmetli Tony Scott’ın geride bıraktığı en güzel seyirliklerden biri.
Örneğini beyazperdede defalarca gördüğümüz sıradan bir aşk hikayesi nasıl oluyor da, her yaştan ve her kültürden insanı böylesine etkileyebiliyor? Cevap basit: “Sahnede harika görünüyorlardı…”
Narco Cultura, kamerasını uyuşturucu üreticilerinin kültür dünyasına ve onların hikayelerini destansı bir dille anlatan “Narcocorrido” şarkıcılarına çeviriyor.
Animatronik robotlar, tüfek üzerine takılmış fenerlerin kameranın önünden geçerken yarattığı o göz alıcı etki ve Endoskeleton’dan esinlenilmiş şeytani kırmızı gözler...
90’lı yıllar Avrupa’nın doğusu açısından oldukça sancılı zamanlardı. Sırp-Bosna savaşının acı bilançosu insanlık tarihinin kara lekelerinden birisi olmuştu.