The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
Ceset / El Cuerpo, son dakikasına kadar gözünüzü perdeden ayıramayacağınız, Hitchcock zamanlarındaki başarılı gizem/cinayet öykülerini anımsatan harika bir üslup denemesi.
Sherlock Holmes’dan James Bond benzeri bir erken dönem İngiliz aksiyon kahramanı çıkartmak, şimdiye kadar okuduğumuz romanları ve izlediğimiz onlarca sinema-TV filmini düşünürsek, pek de geleneğe uygun görünmüyor olabilir ama eğer yazının geri kalanını da okuma sabrını gösterirseniz, Guy Ritchie’nin kahramanın orijinal öyküsüne
Devrim önce kendi çocuklarını yer sözünü mutlaka duymuşsunuzdur. Birçok devrim gibi Fransız Devrimi de, kendisini ortaya koyan düşün ve siyaset adamlarını birer birer ortadan kaldırarak bir nevi kendisine kurban olarak aldı. Danton, bu kurbanların en ünlüsüdür ve ölümünden yıllar sonra bile hala
Video döneminin çöp hazinelerini keşfetmek isteyenler için Musibet harika bir seçim olacaktır ancak başka hiç kimsenin bulaşmak isteyeceği türden bir film olduğunu sanmıyorum.
Amerika ve Avrupa’da 90’lı yıllarda bizim apolitik jenerasyon biraz kıpırdanmaya başladı . Türkiye’de politikadan kopmuş Özal ve Çiller neslinin hareketlenmesi için biraz daha zamana ihtiyaç vardı, ancak Seattle ile başlayan, Rage Against the Machine ile aydınlanan ve globazisyona G8 protestoları ile tepki veren