The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
V/H/S filmlerini izlerken, tıpkı eski video kiralama dükkanlarında olduğu gibi, seçtiğiniz kasetlerin çoğu bildik şeyler çıkacak ancak arada mutlaka hazinelere rastlayacaksınız.
Ve biz ki artık çoktan geçmiş bir dönemin en ayrıcalıklı tanıklarıyız. Sinema öğrenimi sırasında Hemingway’in kısa hikâyesinden uyarladığı Ubiytsy ile başladığı sinema yolculuğuna Segodnya uvolneniya ne budet ve Katok i skripka ile devam eden yirminci yüzyılın en iyi yönetmenlerinden Andrey Tarkovski’nin altmış
Beyazperdede ya da ekranda, şimdiye kadar bir çok kez o muhteşem ‘Amerikan Ailesi’ni izledik. Birbirine bağlı, birbirini aldatmayan, vatansever ve idealist… Ergenliğimde izlediğim Cosby Ailesi (The Cosby Show) ve benzeri sitcom’lardan dolayı ben de Amerikalıların boşanma ve suç işleme istatistiklerini görene kadar
Eric Falardeau’nun “body horror” kabusu Thanatomorphose, bir kadının bedeninin halen hayattayken çürümesi sürecine odaklanıyor ve izleyiciye zorlu bir 100 dakika yaşatıyor.
Escape From L.A., aksiyon sahneleri ile Carpenter’ı ve B filmleri sevenler için keyifli bir seyirlik, ancak içinde bulunduğumuz zamanda yeniden değer kazanan bir bilim kurgu...
Sorulduğu zaman hemen cevap veremediğim bir sorudur; bu güne kadar izlediğim en başarılı film. Hiç bir zaman kesin bir cevabım olamadı, çok fazla başarılı yapım var ve en iyisini seçmek hiç kolay değil. Fakat en sevdiğim filmi sorarlarsa cevabım bellidir. Her türlü
İyi bir aksiyon ve bilim kurgu filmi izlemek için ve eski Star Trek’leri bozmadan günümüze taşıyabildiği için Star Trek Into the Darkness filmini herkese tavsiye ederiz.