The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
*** Bu yazı, baştan sona ‘sürprizbozan’ içermektedir. *** Bir Afrika atasözünde denir ki, “aslanlar kendi tarihçilerine kavuşana kadar kitaplar avcıyı övmeye devam edecektir”. İtalyan sineması, hem iyi bütçelerle film çeken meşhur yönetmenleri hem de düşük bütçeyle B-sınıfı filmler çeken yönetmenleri düşünüldüğünde son
Pyscho’nun hemen her anına tanık olmak, sahnelerin hangi koşullarda çekildiğini görmek istiyorsanız Hitchcock sizin için muazzam bir deneyim olacaktır.
Into the Wild, Cristopher Johnson McCandless’ın üniversiteden mezuniyeti sonrasında sunulan hayatı bırakıp doğanın içerisinde kendi yolculuğunu tayin etmesini anlatıyor.
“İnsanlar kötü şeyleri unutmak ve yalan da olsa iyi şeylere inanmak isterler. Böylesi daha zahmetsizdir.” Rashomon, kelime anlamı olarak Japonca da “kale kapısı, hisar kapısı ve ya şehir kapısı anlamına gelmektedir. Hikâyemiz yıkık dökük bir şehrin kapısında başlar. Gök delinmişçesine yağan yağmurdan
80’lerin “Altın Çocuğu” Prince’ın başrolde oynadığı Purple Rain, akıllara şarkısıyla kazınmış olsa da film olarak, gözden kaçırılmaması gereken bir dönem kültü