The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
Bir araba tekerleği düşünün ki adı “Robert” olsun, sebepsizce canlanarak sahip olduğu telekinetik güç ile önüne gelen canlı cansız her şeyi patlatsın. İşte Rubber!
Gran Torino, Ölüm ile yaşam arasındaki farktan, ırklar ve kimlikler arasındaki çatışmalara, onların getirdiği sınırlara ve dokunulmazlıklara ait çok başarılı bir film...
Altına Hücum, Chaplin ustanın beni bu yapımla hatırlayın dediği 1925 tarihli 95 dakikalık sessiz filmidir. Altına hücum o tarihte çekildiğinde, Little Tramp 10 yıldır sinema tarihinin en ünlü kurgu kahramanıydı ve artık usta işi bir şeyler yapması gerekiyordu. Ve yaptı da!
Aki Kaurismäki için Leningrad Kovboyları hiç kuşkusuz filmografisinde en önemli noktalardan birini işgal etmektedir. Buradaki sinemasal tercihleri, kendisinin sonraki projelerinin de pek çoğuna sinmiştir.
Fantastik sinemanın mihenk taşlarından Maymunlar Cehennemi'nin ön bölümü olan Rise of the Planet of the Apes, uzun süredir izlediğimiz en keyifli filmlerden biri.
Şeytan Kızlar, ellerine geçirdikleri her erkeği, şişliyor, mızraklıyor ve ortalığı kan gölüne çeviriyorlar.Adamın birini kazığın üzerine atarak öldürdükleri bir sahne bile var.
Hala tek gerçek Dylan Dog filmi, aslen bir Dylan Dog filmi olmayan Dellamorte Dellamore. Eğer ikisinden birini tercih edecekseniz, onu izlemenizde fayda var.
1986 yapımı, John McNaughton'ın senaryosunu yazıp yönettiği ''Henry: Portrait of a Serial Killer'' seri katil filmleri arasında çok farklı ve özel bir yere sahiptir.
Psikanaliz üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri olan Repulsion, insanın deliliğe olan tahammülünü de ölçen zor ama mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biri…