The Brutalist (2024), seyirciyi kendi dehlizlerine çeken, ana karakterinin ruh durumu ile kalbinizin bir nevi izometri yakalamasını sağlayan bir film. Adrien Brody birçok sahnede devleşiyor.
Ink, bütçesiz, bağımsız ama müthiş bir masal... Anlatmak istediklerini ve samimiyetini hissettiğiniz anda sizi kendi dünyasına kaçıran olağanüstü bir öteki sinema örneği...
Istoria 52, genç bir yönetmenin uyuşturucu ya da içki etkisi altındayken çok parlak olduğunu düşündüğü bir fikri 96 dakikalık oldukça zorlayıcı bir sinema deneyimine dönüştürmesi.
Vigilante, intikam filmlerine düşkün bünyeler için kesinlikle doğru adres. Ayrıca Forster ve Williamson’ı beraber oynarken izleme keyfi de bir başka artı nokta.
Yazının geneli spoiler (sürprizbozan) içerebilir. Hal (José Gras), bir kız arkadaşı ile birlikte eğlenmek için dışarı çıkarlar. Yolda Nazi kılıklı bir motosiklet çetesi tarafından taciz edilirler. Yaşanan kovalamaca sırasında çete üyelerinden biri ölür. Çifti sıkıştan çete Hal’a dayak atarken genç kıza tecavüz
Yureiyashiki No Kyofu sürprizli sayılabilecek öyküsü, müziği, gotik estetiği, sabit kamera ve karanlıkla dolu geniş ekrandan faydalanan gerilimine kadar başarılı bir film.
Bağımsız ve bütçesiz bir sinema örneği olan “Kara Köpekler Havlarken” sadece 20 kopya ile sessiz sedasız gösterime girdi. Velhasıl, bu “vizyon” dediğimiz de acayip bir yapı aslında… Genç yönetmen Mehmet Bahadır Er’in daha sonra çektiği bir tuhaflık abidesi olan “No Ofsayt”ı aylar önce izlemişken
The Maid'in tuhaf bir havası var. Filmin ilk bölümünde Rosa'nın çalıştığı evin içinde köşe bucak dolaşan kamera, her an bir hayalet ortaya çıkacakmış gibi yaparak izleyiciyi diken üstünde tutmaya çabalıyor.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; *Gore-topu gibi bir zombi filmimiz oldu nihayet… Eğer türle olan zayıf etkileşimi sebebiyle 197O yapımı Ölüler Konuşmaz ki’yi saymazsak Ada-Zombilerin Düğünü, Türk sinemasının ilk zombi filmi… Peki, başarılı mı? Bunu söylemek biraz güç… Filmi proje aşmasından beri takip
Rus Usulü Fantastika “Biz sizin zamanınızda böyle miydik?” derler. “Biz iki yıl askerlik yaptık” derler. “Büyüklerimizin yanında bacak bacak üstüne atamazdık, sigara içemezdik” derler. Sonra da bitirici darbeyi vururlar: “Yok, bu yeni nesil adam olmaz.” Dedeler, ninelerdir onlar. İyi niyetlidirler belki ama