Kerem Topuz: Uslu Sinemaya İtiraz Ediyorum!

28 Temmuz 2014

Bu aralar her şeye fazla itiraz ediyorum ve biraz fazla olmaya başladım. Sesi kısılması, törpülenmesi, burnu sürtülmesi gerekenlerden olduğumun da farkındayım. Çünkü aykırı fikirleri olan, bir film yapıp, bir tarafı kalkanlardan, bol keseden ahkam kesenlerdenim!

Evet gerçekten de öyleyim.

Çünkü olmasını istediğiniz, o uslu çocuklardan değilim ve hiçbir zaman da olmayacağım. Hani şu sanat kurumlarının başına getirilen uslu sanattan yana, bakanlıktan dünyanın parasını alıp yarım ağız muhalifçilik oynayan yavşaklıktan yana değilim, çünkü… Sizin çizdiğiniz sanat(?) sınırlarında dolanmayı reddediyorum. Kurallarını sizin koyduğunuz ve at gözlüklerinizin bakış açısına giremeyenleri görmediğiniz, boşa yer işgal ettiğiniz, o mahsusçuktan sanat anlayışınızdan ve iki yüzlülüğünüzden hoşlanmıyorum.

Evet, gördüğünüz gibi de hiç mütevazı davranmıyorum. Çünkü, mütevazılığı sadece kişisel ve insani ilişkilerim içinde bir ölçüt olarak görüyorum. Mesleki anlamda mütevazılık diye bir şeye inanmıyorum. Ya da mütevazı eleştiriye!.. Eğer ki, sanatta mütevazılık varsa ona da sanat değil yavşaklık denir zaten. Benim kimseye yaranmaya ihtiyacım yok. Gücümü buradan alıyorum. O yüzden sözümü sakınmayacağım, kulaklarınızı kapayabilirsiniz. Çünkü söyleyeceklerim sizi incitebilir, rahat popolarınıza diken etkisi yaratabilir.

Evet, itiraz ediyorum!

Bu itiraz, sözünü ettiğim; çorbası kaynayanların, değirmeni dönenlerin rahatlığının Türk sinemasını getirdiği noktayı çok net görmemle alakalı bir durumdur. Evet, sinemamızın yüzüncü yılı parodisi oynayanların bildiği ama gıkını çıkaramadığı, yüz yılda geldiğimiz noktanın yüz karası olduğunu söyleyenlerdenim. Bunun nedenlerini anlamak ve bilmek için düşüncelerimi yüksek sesle paylaşmayı tercih ediyorum. Çünkü bu saçmalığın artık sona ermesi gerekiyor.

Şöyle oldu, böyle oldu, tekerlek patladı, şoför atladı, biz yapamadık bari sen yapçılara kötü bir haberim var. İşte sizin bu hep savunmacı, hep gerçeği görmek istemeyen, kendine duvarlar ören, kendi fikirleriniz dışındaki her şeyi yanlış sanan, ön yargılı, kısır ama görünürde zengin, sığ ama görünürde derin bakış açınız sebep oldu, olan bitene. Hep uslu duruşunuz!

Ve sevinerek söylüyorum ki sizin devriniz artık kapanıyor!

Bunu nereden mi biliyorum?

Birincisi, görünen köy kılavuz istemez!

İkincisi, sizin bu saçmalıklarınızla vakit kaybedemeyecek kadar heyecanlı, derin, ilerici, öngörülü ve donanımlı sağlam bir sinemacı kuşağının geldiğini görmem. Sizin bütün engellemelerinize, adam kayırmalarınıza ve yanlış yönlendirmelerinize rağmen… Çünkü artık, sözlerinizin bir değeri yok. Türk sinemasını getirdiğiniz yer ortada. Şimdi çıkıp da savunma yapamayacak kadar aciz durumdasınız. Çünkü kendinizi aklayacak deliliniz yok. Baş tacı ettikleriniz, başınızı yakacak kadar alçaktalar, çünkü. Tenekeye sürdüğünüz altın görünümlü yaldızlar birer birer dökülüyor. Bu yüzden, her şeyi ben bilirimci ama bir b.ktan haberi olmayan ‘sanat sevicileri’nizle birlikte tarihin tek satırla geçiştireceği yerinizi utançla alacaksınız.

Adınızın önüne koyduğunuz unvanların zerre hakkını veremediniz, çünkü. Ne kuramsal manada ne de eylemsel olarak…

İşte bu yüzden sizlere itiraz ediyorum.

Sanatçıların törpülenmesi gerektiğini söyleyenlerin sanat kurumlarının başına geçirilmesine, hayatı boyunca tek bir kare çekmemiş, kameranın vizöründen bakmamış olanların ya da filme alınmış tek bir eseri dahi olmayanların Türkiye’de sinemanın gidişatına etki edecek pozisyonlarda olmalarına, jüri üyesi, yönetici, akademisyen gibi sıfatlara sahip olmalarına itiraz ediyorum! Eli kalem tutanların yaranmacı, yer edinmeci iki yüzlülüklerine itiraz ediyorum!

Yıllarca yedirdiğiniz, hısım akraba toplanıp filancanın filmine filanca ödülü, öbürüne de şunu verelim diye kurduğunuz kumpasın çürük meyvelerini yemeye itiraz ediyorum.

Lale bahçeleriniz, çürük portakallarınız sizin olsun!

Bizler, böyle yalan dolan karşılıklar peşinde olmayan sadece iyi filmler üretme yolunda çaba gösteren, yeni bir kuşak olarak, sizin yaptığınız hataları yapmayacağız. Ama yol kesmenize, adam kayırmanıza ve bizi yanlış etkilemeye çalışmanıza da izin vermeyeceğiz! Uslanmayacağız ve uslu davranmaya çalışmayacağız.

Çünkü yol bilen kervana katılmaz!

Kerem Topuz – 28/7/2014

blank

Misafir Koltuğu

Öteki Sinema ekibine henüz katılmamış ya da başka sitelerde yazan dostlarımız her fırsatta harika yazılarla sitemize destek veriyor. Size de okuması ve paylaşması kalıyor...

1 Comment Leave a Reply

  1. kavram kargaşası yaşıyorsunuz. bahsettiğiniz şeyin mütevazilik değil terbiye olduğunu göremiyorsunuz!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Popüler Türk Sineması Nereye Gidiyor?

Popüler Türk Sineması nereye gidiyor? Yanlış formüller ısrarla uygulanmaya devam
blank

Ölene Kadar Yemek

Marco Ferreri’nin “La Grande Bouffe” (1973) isimli müthiş filminde ölene