Godzilla lakaplı büyük sinema aşığı ve emekçisi Selahattin Geçgel aramızdan ayrıldı. Ruhu şad olsun.Renkli kişiliğiyle dikkat çeken Godzilla Selahattin’i onu tanıyan sektör insanları anlatıyor.
“Onun asistanı olmak istedim” Banu Bozdemir
“Godzilla” Selahattin Geçgel’le tam olarak ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum, ya da şöyle diyeyim hangi olay vesilesiyle bilmiyorum ama kral bir tanışma olmuştu. Kahpe Bizans’ın setindeydi galiba. Dönem filmi olduğu için o döneme ait alet edavat için Godzilla’ya başvurulmuştu. Oklar, yaylar, mancınıklar ve bilumum eşya Godzilla’dan gelmişti, hatta sette de üretmeye devam ediyordu.
O kadar güleryüzlü, güleç bir insandı ki, sette soluğu onun yanında alıyordum hep, o da hep bir üretim içindeydi. Ok atışları, yay germeler, mancınık fırlatmalar derken sete değil sihir dünyasının içine düşmüştüm adeta. Ama asıl şaşkınlığım onun Tepebaşı’nda İstanbul Sanat Merkezi’nin içinde bulunan deposunu ziyaret edince oluştu. Binlerce malzeme vardı orada, envai çeşit, renk renk. Birine elini atsan birinde gözün kalıyordu.
Ben hem o sıralar Ermeni Vakfı’na ait olan ve el konulmaya çalışılan İstanbul Sanat Merkezi’ne haber yapma amaçlı gelmeye devam ettim, hem de Godzilla’nın düş dünyasına. Onunla Millliyet Sanat dergisine güzel bir röportaj yapmayı da ihmal etmedim tabii. Gerçekten de sinema için vardı o mekan ve herkes onun kapısını çalıyordu. Bir ara onun asistanı olmayı da düşünmedim değil hani… Sonra tabii her yerde, setlerde, festivallerde, Beyoğlu’nda karşılaşmaya devam ettik. Deposunu başka yere taşıdı, sığmayanları da dağıttı diye biliyorum.
Tabii Yeşilçam’ın içinden gelen bu adama son yıllarda pek ihtiyaç kalmadı, o da yaşlandı tabii. Hafızası ona oyunlar oynuyordu, bizi zaman zaman tanıyamasa da o güleç yüzünü bir an olsun kaybetmedi, hep güldü, hep halimizi hatırımızı sordu. Tabii piyasadan da çok çekti, bunları söylemek istemem ama bu sektörden onu dolandıranlar, özene bezene biriktirdiği malzemelerine el koyanlar da oldu. Ne yazık ki öyle…
En son Antalya Altın Portakal’dan emek ödülü aldığında inanılmaz sevindim. Çünkü bu sektöre emeği geçen, gücünü katan bir insandı. Hemen bir kez daha röportaj yaptık onunla, sevincini paylaşmak, ona destek olmak istedik… Görünce sarıldığım, yanaklarını sıktığım bir insandı Godzilla, toprağı bol olsun, değeri her daim bilinecek.
“Onun sinema tutkusunu hiç kimse tarif edemez” Reis Çelik
Sinemamızın 3 kuşağını sırtında taşımış olan Godzilla setleri bıraktı ve bir daha gelmemek üzere gitti. Sinema sevdası, akıllara durgunluk veren kuvveti ve tükenmez enerjisinden dolayı Lütfi Akad ona Godzilla lakabını takmış.
Yılmaz Güney’in evlendirdiği, setlerinden eksik etmediği, Atıf Yılmaz’dan Süreyya Duru’ya , Ömer Kavur’dan Yavuz Turgul’a, Yılmaz Atadeniz’e kadar birçok yönetmenin setlerinden eksik olmamış olan Godzilla ile ben de Işıklar Sönmesin ve Hoşçakal Yarın filmlerinde çalıştım. Onun sinema tutkusunu hiç kimse tarif edemez. Belki bu fotograf onu biraz anlatabilir.
1995 yılında gizlice Işıklar Sönmesin filmini çekiyoruz dağlarda. JİTEM bizi tarayacak diye bilgi almışız, şehre inemiyoruz. Metrelerce kara bata çıka çalışırken, Godzilla o kadar kendini parçaladı ki dağın tepesinde karlara düştü ve anladım ki küçük bir kalp krizi geçiriyor. Müdahale ettik dirilttik. Ama bu süre içinde elinde sıkı sıkıya tuttuğu filmin klaketini bırakmıyordu. Dirildi kendine geldiğinde işte bu pozu verdi. Ve Tuncel Kurtiz’in filmin sonundaki çığlığını tekrarladı; “ışıklar sönmeyecek looo”
Senin ışığın da sinema var olduğu sürece yaşayacak Godzilla… Setleri yarım bırakmadın, kimsenin hakkını yemedin, döneklik yapmadın, ihanet etmedin, çalmadın, çırpmadın. Tam tersi hakkın, emeğin sömürüldü bile.
İnananlara göre cennetliksin ama bana sorarsan oraya gitme. Duruma bakılırsa, orası yalancının, takiyecinin, ihanetçinin, hırsınız, dalkavuğun, düzenbazın, haraminin yeri olmuştur çoktan. Senin gibi birine rahat vermezler oralarda. Sen, seni toprağa yatırdığımız yerde kal, biz seni mutlu ederiz. Sohbetsiz bırakmayız.
“O gerçek bir sinema emekçisidir” Zahit Atam
Selahattin Geçgel abimiz 1960’larda sinemaya girmişti. Yılmaz Güney ile filmleri vardır. Bir keresinde çekirdeği boşaltılmamış bir kurşunla Yılmaz Abi Godzilla’yı vurmuş, bu yerde kıvranırken kamera durunca settekiler çok iyi oynadın diye yanına gelmiş, adam kanayan yarasını gösterip “rol yapmıyorum ki” demiş, Yılmaz Abi’nin olaya müdahalesiyle bunu götürüp Amerikan Hastanesi’nde tedavi ettirmişler.
Antalya’da yaşam boyu sinemaya hizmetinden dolayı onur ödülü vermişlerdi ama daha sonra geçen yıl ilginç bir olay oldu. Bir başkasına ödül vereceklerdi ama o arkadaş kendisi gelip ödülü alamıyormuş, kime verelim onun yerine, arkadaşı olarak gelsin alsın ödülü, götürüp ona versin diye düşünmüşler, Baran demiş ki Godzilla’yı çağırıp ona verelim, sonra da ödülü sahibine iletiriz. Godzilla artık iyice yaşlıydı, bunu idrak edememişti, ödülün yine kendisine verildiğini sanıyordu, kendisine birkaç kez izah etmişler ama anlamıyordu
Geçen yıl Antalya’da Rixos otelin lobisinde bunun tartışması çıktı. Godzilla sahnede ödülü aldıktan sonra elinden ödülü almışlar, ağlamaklıydı, ödülünü istiyordu, ona sarılmak, öpmek koklamak istiyordu. Baran birkaç kez izah etti ama anlamıyordu, kendisine daha önce bu ödülün verildiğini de idrak etmiyordu.
Kendisiyle tanışmıştım, Yeşilçam’da gençliğinde çalışıp yaşı ilerleyince ve sektör de altüst olunca yoksul düşmüş arkadaşlarımızdan birisiydi, bu yaşında hala hayatını kazanmanın derdindeydi, bir arşivi vardı, onu nasıl paraya dönüştüreceğini düşünüyordu.
Benim izlenimim iyi kalpli, iyi huylu bir ihtiyar olduğuydu, böylesi insanlar yıllar sonra zaten hep gençliklerindeki filmler üzerinden kendileriyle sohbet edildiği için gittikçe daha hassas oluyorlar ve geçmişin bu kadar sık hatırlatılması onları pek çok kez ağlamaklı hale getiriyor olduğudur.
Bu insanlar gerçek anlamda sinema emekçileridir ama biz de sinemada sosyal güvenlik yasası pek işlemediğinden yaşlandıklarında çok zor koşullar altında yaşıyorlar. Sistem pek çok siyasi ve iktisadi nedenle altüst olduğunda bu insanlar bir anda yeni koşullara uyum gösteremiyorlar,
Bu sistemin yeniden düzenlenmesi lazım. Selahattin Geçgel abimizi rahmetle anıyor, Allah rahmet eylesin diyoruz, ruhu şad olsun.