Kimsenin Seyredemediği Filmler Festivaline Hoş Geldiniz!

9 Eylül 2015

Geçtiğimiz yıl yapılan 51. Altın Portakal Film Festivali’nden bu yana işler karışık! Olaysız geçen Malatya’nın ardından İstanbul Film Festivali’nde de yine karşımıza sansür çıktı. Sinemacılar durumu protesto etti, film gösterimleri iptal edildi. Haftalar öncesinden bu filmlere bilet alabilmek için sıraya girenler boş perdeye bakakaldı. Bu durum Ankara Film Festivali’nde de tekrarlandı, 7 yönetmen filmini festivalden çekti.

İşin özü; Türkiye’de bir sürü film festivali yapılıyor ama “festivalde film izlemek” diye bir şey yok artık.

Bu sefer bahanesi “giderek artan terör olayları” oldu ama Adana’da da durum aynı. Önce açılış-kapanış törenlerini ve festival konserlerini iptal edenler hızını alamayıp halka açık film gösterimlerini, panelleri ve atölyeleri de iptal ettiler. Yurtiçinden, yurtdışından festivale katılacak olan sinemacılara, konuşmacılara, basın mensuplarına bir mail atılarak durum bildirildi ve rezervasyonları iptal edildi.

Bakın, buna bile tamam, şart değil, Adana’ya gitmeyiz, bizsiz de olur festival ama bütün bir yıl bu festivali bekleyen Adanalı sinemaseverleri neden cezalandırıyorsunuz?

Adana, Türk sineması için çok önemli bir şehir, orada çok farklı bir film izleme geleneği var. Gittim kaç kez kendi gözlerimle gördüm; salonlar ağzına kadar dolu, filmleri ayakta seyrediyoruz ve “film gösterimleri iptal” diyerek bu sanatsever insanları neden yoksunlaştırıyorsunuz? Keşke Antalya’nın yaptığı gibi organizasyonunuzu erteleseydiniz. Ama ne olursa olsun, bu filmleri Adanalıların izlemesini mutlaka sağlamak zorundasınız sevgili festival yönetimi.

Meseleyi “Güzel Günler Göreceğiz” filmiyle 48. Altın Portakal’da (festivallerde film izleyebildiğimiz güzel zamanlar…) “en iyi film”  ödülünü kazanan sinemacı dostum Hasan Tolga Pulat’la konuştum, o da bu iptallerin bir fayda sağlamadığını düşünüyor.

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]

551221_10150700589074723_1304710312_n“Bir şeyleri iptal etmenin değil inadına sürdürmenin daha zor ve önemli olduğunu ne zaman anlayacağız? Sanatın amacı aydınlanmak aydınlatmak değil mi, neden ve kimden kaçırıyoruz bunu? İçindeki eğlenceyi iptal et ama film izlemeyi engelleme. Hatta gözler oradayken daha yüksek çıkart sesini… Refleks geliştirip olanları orada zekice kına, eleştir. Türkiye’nin izlediği insanlardan görüş al paylaş. Sesini gür çıkar yani neden susmayı tercih ediyorsun. Filmleri izleyelim izletelim cahillikten öfkeden nefretten bilgisizlikten bu şekilde umuda çıkabiliriz. Bu göstermelik hassasiyetlerden, samimiyetsizliklerinden bıktık. Ödül törenlerinin anlamı “ödülsüz sinemacı kalmasın bu memlekette” oldu artık!”[/box]

Bence şu ‘festival’ kelimesinden kurtulmalıyız, eğlenme halini çağrıştıyor, öyle olunca herkes, orada manyak gibi dans ediyorlar, acayip komik filmlerde kendilerinden geçiyorlar falan sanıyor. Adı ‘Film Günleri’ falan olsun ki bunun bir eğlence organizasyonu olmadığını anlayabilsin hem yapanlar hem de takip edenler…

Şimdi, izninizle filmleri 22. Altın Koza Film Festivali’nde yarışacak sinemacılara soruyorum;

Derdiniz, filmlerinizi insanlara ulaştırmak, seyredilmesini sağlamak mı yoksa 350.000 TL’lik “en iyi film” ödülünü kazanmak mı?

Bir soru da festivalin ulusal ve uluslararası yarışma jürisine,

“Seyirciye ulaşmamış filmleri değerlendirip ödüllendirmeyi uygun buluyor musunuz?”

Cevaplanmasa da olur, 10 gün sonra öğreniriz nasıl olsa ama Türkiye artık bahanelerin ülkesi, birileri çıkıp “Güneş Doğudan doğdu, festival iptal” bile diyebilir, şaşırmam.

Altın Koza iptal edilmedi, yapılıyor ama yarışan filmlerin hiçbirini izleyemeyeceksiniz. Pratikte ortada bir sinema etkinliği yok. 6-7 kişi oturup “en iyi film şu, en iyi yönetmen bu” deyip ödülleri dağıtacak. Mesela Tolga Karaçelik çok iyi bir film çekti, adı Sarmaşık, İstanbul’daki gösterimleri iptal edildi, Adana’da da kimse izlemeyecek.

Hal böyleyken,

“Filmimi insanlara göstermeyeceksen zahmet edip yarıştırma, filmlerin seyirciye ulaşmadığı bir yarışmadan ödül kazanmak istemiyorum” diyebilecek bir sinemacı var mı?

Allah aşkına, kimse izleyemeyecekse…  Ne diye çekiyorsunuz bu filmleri ve asıl şimdi tepki verme zamanı değil mi?

Not: Memleketin her yerinden şehit haberleri gelirken sırası mı şimdi film izlemenin diyenlere; hepimiz o canlara yanıyoruz, gözyaşı döküyoruz ancak terörün ve kaos ortamının ülkemizi teslim almasını da istemiyorum. Gazetelerde yakılan parti binalarının, dövülen Kürt vatandaşların, sinsi mayınla şehit olan Mehmetçiğin haberlerini değil sanatı takip etmek istiyoruz. Ayrıca biline ki, festivallerde gösterilen filmler uyutmaz, uyandırır!

 murattolga@otekisinema.com

Yazıya ek: Yazımı paylaştığım Facebook iletisinin altında festivalin jüri başkanı Ümit Ünal’dan cevap geldi. Buraya ekliyorum;

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]

Bu konu ilk ortaya çıktığında seyircisiz festival olamaz dedim. Yine de katılan filmlerin hakkının yenmemesi ve festivalin sürekliliğini korumak adına eğer tüm katılanlar onaylıyorsa yarışma her koşulda yapılmalı diye düşünüyorum. Festival yönetimi yönetmen/yapımcılarla tek tek görüşüyor ayrıca filmlerin en azından Adanalı seyirciyle buluşturulması için çaba gösteriyor. 1. O çabanın sonucunu, 2. Katılan yönetmen ve yapımcıların ortak bir tavır oluşturmasını bekliyorum.” Ümit Ünal[/box]

blank

Murat Tolga Şen

Murat Tolga Şen, sinema eleştirmeni, senarist ve oyuncudur. Öteki Sinema'nın kurucusudur ve OFCS (Online Film Critics Society) üyesidir. 2012-2023 yılları arasında Medyaradar sitesinde TV sektörüne dair eleştiriler kaleme almış, 2014-2016 sezonunda Okan Bayülgen’in Dada Dandinista adlı programının yazı grubunu yönetmiştir. Ayrıca 2017-2019 yılları arasında Antalya Sinema Derneği’nin danışmanlığını yapmış ve 2014-2023 yılları arasında Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda oyunculuk yapmıştır. Şen, "Bir Notanın Hikayesi" adlı belgeselin senaryo yazarı ve "Bir İz - Madımak" belgeselinin danışmanıdır. Yazılarına Beyazperde ve Öteki Sinema'da devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Türk Korku Sineması 2020 Raporu

2020 yılına ait rakamlar ışığında korku sinemamızın son durumu nedir
blank

Faşo Aga ve Müstehcen Dayanışma

Gelin, Kibar Feyzo (1978) filminin dillere pelesenk olmuş "Faşo Aga"