1987 yılı mahsulü The Kindred, Stephen Carpenter ve Jeffrey Obrow tarafından yönetilmiş, ABD yapımı bir bilim kurgu/korku. Senaryo ise beş kişilik kalabalık bir grup tarafından yazılmış; Stephen Carpenter, Jeffrey Obrow, John Penney, Earl Ghaffari ve Joseph Stefano.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca
Bir hastanede Alzheimer üzerine araştırma yapan Dr. John Hollins, 3 yıldır komada kalan annesinin uyandığını öğrenince hemen yanına gider. Tanınmış bir genetikçi olan Amanda, oğluna laboratuvar olarak kullandığı deniz kenarındaki evine gitmesini ve komaya girmeden önce sürdürdüğü deney ile ilgili bütün ekipmanları ve notları yok etmesini söyler. Ayrıca Anthony isminde bir kardeşi olduğundan da bahseder. Kısa bir süre sonra Amanda ölür. Cenazeden sonra yanına kız arkadaşı Sharon’ı ve 4 kişilik araştırma ekibini alan John, çocukluğunun geçtiği eve gelir ve annesinin deneyiyle ilgili bulabildiği dokümanları incelemeye başlar. John’ın cenazede tanıştığı ve Amanda’nın çalışmalarına hayran genç bir araştırmacı olan Melissa da ekibe katılır. Bu arada Amanda ile benzer bir deney üzerinde çalışmakta olan Dr. Phillip Lloyd da ‘Anthony’ ile ilgilenmektedir.
The Kindred bir hayli merak uyandıran bir çıkış noktası ile başlıyor. İlk Planet of the Apes serisindeki Zira karakteri ile tanınan Kim Hunter’ın canlandırdığı Amanda, ölmeden önce oğluna evinde gizli olarak devam ettiği melezleştirme deneylerinin kontrolden çıktığını ve yok edilmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca giriş bölümündeki iki ayrı sahne ile Oscarlı oyuncu Rod Steiger’ın canlandırdığı Dr. Phillip Lloyd’un da benzer deneyler yaptığı görülüyor. Buraya kadar olan kısma baktığımızda, elimizde The Island of Dr. Moreau’ya (1977) benzer bir film olduğunu söyleyebiliriz. Ancak deneyler hakkında bilgisi olmayan John ve araştırma ekibinin, neyle karşılaşacağını bilmeden eve gelmesi ile The Kindred, bambaşka bir yola sapıyor. Dönemin korku filmlerine bakıldığında ‘slasher’ alt türünün baskınlığı rahatça görülür. The Kindred, ana öyküsü itibarıyla bu furyadan uzakta kalsa bile, karakterlerin eve gelmesinden sonraki bölümde (ki filmin üçte ikilik kısmından bahsediyoruz), ‘slasher’ matematiği içerisinde hareket ediyor. Gerçi bu kolaycı yola sapmasına rağmen, ana mesajı The Island of Dr. Moreau’nunkinden çok da farklı değil: “Tanrı’nın işine karışırsan, sonun felaket olur!”
The Kindred’ın en önemli silahı özel efektleri. Dış görünüşü ‘goblin’e benzeyen ama ahtapot gibi uzun kolları olan yaratık tasarımı pek özgün sayılmayabilir, ancak bugün bile etkileyiciliğinden değer kaybetmeden çalışıyor. Ayrıca bütçesine göre müthiş sayılabilecek bir dönüşüm sahnesi ile erime sahnesi de The Kindred’ın iddialı olduğu sahneler arasında.
Senaryosu ve oyunculukları çok parlak olmayan The Kindred, daha önce görmediğiniz hiçbir şey anlatmıyor. Başlangıç kısmını ayrı tutarsak, filmin neredeyse bütünü önceden tahmin edilebilir sahnelerin art arda sıralanmasından oluşuyor. Çok fazla derinliği olmayan karakterlerin, inandırıcılıktan uzak, klişelerle sarmalanmış davranışları, sinir bozuculuk açısından sıradan bir ‘slasher’dakiyle eşdeğer düzeyde. Fakat The Kindred, bir şekilde sıkıcı olmamayı başarıyor. Hatta bir hayli eğlenceli olduğunu bile söyleyebilirim.
Filmin yönetmenleri Stephen Carpenter ve Jeffrey Obrow ilk iki filmlerini de beraber yönetmişlerdi; düşük bütçeli korku filmi The Power (1984) ve hala izlemediğim nadir ‘slasher’lardan The Dorm That Dripped Blood/Pranks (1982). Daha sonra her ikisi de kendi yoluna gitti. Obrow, zayıf bir Dean R. Koontz uyarlaması Servants of Twilight (1991), Bram Stoker’s Legend of the Mummy (1997) ve uzaylı istilası filmi They Are Among Us’ı (2004) yönetti. Carpenter ise çok kötü bir gençlik filmi/doğaüstü korku kırması Soul Survivors’ı (2001) çekti. Daha sonra ülkemizde de sevenlerinin olduğunu bildiğim Grimm (2011) isimli dizinin yaratıcıları arasında yer aldı.
The Kindred, seksenlerin o uçuk kaçık korkularından biri değil belki ama hala etkileyiciliğinden bir şey kaybetmeyen yaratık tasarımı ve özel efektleri ile dikkat çeken, eğlenceli bir seyirlik. Canavar/yaratık filmleri, çılgın bilim adamı filmleri ve hatta ‘slasher’lardan hoşlanıyorsanız, The Kindred sizin kaleminiz olabilir.
