“Klasikleri Niçin Okumalıyız?” – Andras Balint Kovacs

25 Mayıs 2015

Özgün teorik metinler inşa etmek zordur. Ele aldığınız konu kakkında; bir sürü örneğe vakıf olmanız tek başına yeterli değildir. Teorik yapıtlar ortaya koymak, metni, “tez” ya da “tezler”e dayandırmak meşakkatli bir süreçtir. Belirli bir birikim ve öngörü ister. Sezgi ister. Bunlar da yetmez. Yoğun bir çaba ve detaylı bir araştırma ister. Tıpkı diğer sanat dallarında olduğu gibi, sinemada da özgün teorik metinler inşa etmek zordur. Belki konsept belirlemek o kadar da zor değildir ama ayakları yere sağlam basan, güçlü, özgün ve yaratıcı bir metin ortaya koymak her sinema yazarının harcı değildir.

337815Zahit Atam, bir röportajında, “sinema yazarı kimdir?” sorusuna “belirli bir teori çerçevesinde sinema kitabı yazan kişi” cevabını vermişti. Biraz iddialı ama herşeyden evvel üzerine düşünülmesi gereken bir önerme. Bu perspektiften bakıldığında; András Bálint Kovács’ın, sadece “Modernizmi Seyretmek: Avrupa Sanat Sineması 1950-1980” adlı kitabıyla bile, rahatlıkla sinema yazarı olarak nitelendirilebileceğini ileri sürmek yanlış olmaz. Karşımızda, uzun yıllara yayılmış görkemli bir emeğin harikulade meyvesi var. “Modernizmi Seyretmek: Avrupa Sanat Sineması 1950-1980” sadece ele aldığı konunun değil, tüm bir sinema yazınının da en parlak örneklerinden biri.

Peki neden bizde bu denli güçlü metinler ortaya çıkmıyor, çıkamıyor? Bu sorunun cevaplarından biri daha kitabın girişinde “Anmak İstediklerim” adlı bölümde karşımıza çıkıyor. Üniversiteler, film arşivleri, çeşitli milletlerden sinema yazarları ve akademisyenler (Biró, Bordwell, Rothman vb.), yayınevleri, video dükkanları Kovács bu kitabı yazsın diye büyük kolaylıklar sağlamışlar. Tam 8 yıl boyunca, ailesiyle beraber birbirinden farklı üniversiteleri, şehirleri, ülkeleri gezmiş Kovács. Kendi deyimiyle dünyanın yarısını dolaşmış. Fullbright bursu bile almış yahu. Neredeyse, tüm dünya seferber olmuş bu adam bu kitabı yazsın diye. Ortaya muazzam bir şey çıkmış, o başka. O nedenle, “niçin bu ülkede böyle metinler çıkmıyor” diye serzenişte bulunurken biraz vicdanlı olmak lazım. Ülkemizde, bu kapsamda bir çalışmayı destekleyecek bir altyapı yok. Bunu destekleyebilecek kişilere, kurumlara ulaşabilecek bir network de yok. Bu seviyede bir çalışmayı ya tutkuyla bu işe bağlananlar kendi kendini finanse ederek yapabilir ya da belki “akademi”, bünyesinden çıkarabilir. Sorunun bir başka cevabı da, yine aynı “Anmak İstediklerim” bölümünde kendini açık ediyor. Kovács, genç bir araştırmacıyken üzerine düşünmeye başladığı bu kitaba dair ilk metni, ilk önce 1996 yılında bir bildiri şeklinde kaleme alıyor. Sonra 1998’den itibaren taslaklar halinde yazmaya başlıyor. Chicago Üniversitesi’nin kitabın haklarını resmileştirdiği tarih 2007, basım yılı ise 2008. Kabul etmek gerekir ki; ortada devasa bir emek var.

András Bálint Kovács’ın “Modernizmi Seyretmek: Avrupa Sanat Sineması 1950-1980” adlı klasiği “De Ki Basım Yayım” tarafından 2010 yılında dilimize kazandırılmış. İngilizce’den çeviren ise Ertan Yılmaz hocamız. Çevirinin kalitesinden şüpheniz olmasın.

9780226451657Kovács’ın “Modernizmi Seyretmek” (Screening Modernism), sinemanın Altın Çağı olarak nitelendirilebilecek bir dönemini anlatıyor. Kovács; önce modernizmi özetleyerek başlıyor kitabına, daha sonra modernizm ve sinema arasındaki ilk karşılaşma ve karşılıklı etkileşime değiniyor. Stil ve hareketten yola çıkarak klasik/modern ayrımına ışık tutuyor ve Resnais, Antonioni gibi seçkin yönetmenlerden yola çıkarak modern sinemanın türlerini öğelerine ayrıştırmaya başlıyor. Anlatı yörüngesi modelleri (doğrusal, dairesel, spiral), yinelenen olay örgüsü unsurlarıyla ilgili bölümler zaten olağanüstü. Bu konudaki tüm teorilerine somut örnekler veriyor.

Modern biçim modelleriyle ilgili bölümde ise zaman, devamlılık ve devamsızlık türleri üzerinden gidip Godard’a uzanıyor. Zaten “biçim” dediğiniz zaman, tüm yollar Godard’a çıkar. Ben buradaki bölümde derin bir Yvette Biró etkisi gördüm. Modernizmin stilleri konusunda ise Bresson ve Antonioni üzerine bir teori inşa ediyor. Kovács’ın minimalist sinemaya duyduğu hayranlığı bu bölümün satır aralarında rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz (Bu arada; Kovács’ın, Bela Tarr uzmanı olduğunu ve bu yönetmen hakkında yakın tarihte kapsamlı bir kitap çıkardığını hatırlatmak isterim).

Kovács, üçüncü bölümde Modernizmin ortaya çıkışını ve yayılmasını (1949-1958) anlatıyor. Bu bölümde ağırlık Bergman, Hitchcock, Kurosawa ve Rosselini’de. Ben; Ingmar Bergman’ın “Zindan” (Fängelse, 1949) filmini bu kitapta keşfettim mesela. Bu bölümle ilgili hiç mi eleştirim yok, tabii ki var. Örneğin; kara film gibi, çok iyi bildiğimi düşündüğüm alanlarda Kovács açıkçası biraz zayıf kalıyor.

Dördüncü bölüm ise Kovács’ın müthiş tespitleriyle tıka basa dolu, olağanüstü bir metin. Kitabın ruhu bu dördüncü ve son bölümde saklı. Kovács; Modern Sinemayı (1959-1979) birkaç parçaya ayırarak inceliyor. 1959-1961 arasına Romantik Dönem diyor ve Kawalerowicz’den Resnais’e uzanan bir parabolde tezini somutlaştırıyor. Yerleşmiş Modernizm adını verdiği 1962-1966 dönemini ise Fellini ve Jancsó örnekleri üzerinden inceliyor. Politik modernizm adını verdiği 1967-1975 dönemini ise kitabın genelinde de yararlandığı Auteur teorisi üzerinden inceliyor. 1968 yılı için yaptığı değerlendirmeler hayli dikkat çekici (en etkileyici yer ise kitabın Giriş kısmındaki Truffaut hikayesi). Bu bölümdeki “Teorema” okuması ise tıpkı önceki kısımlardaki “Rashomon”, “8½” ve “Zindan” okumaları gibi zengin. Dördüncü bölümün ve kitabın son altbaşlığı “Auteurün Ölümü”nü Tarkovsky’nin “Ayna”sı (Zerkalo, 1975) üzerinden yaptığı muhteşem bir okuma ile kapatıyor Kovács. Böylece; stilistik, tematik ve kültürel özelliklerini ele aldığı Modernizm’in tabutunu da Tarkovsky ile çivilemiş oluyor. Harikulade!

Kitapla ilgili iki küçük eleştirim var. Kitabın üzerinde biraz Fransız ekolünün etkisi var, kabul ediyorum, zaten Deleuze’nin başyapıtını Macarca’ya çeviren de yine Kovács olmuş. Kovács’ın Sartre üzerine de çalışmaları mevcut. Bunlar tesadüf değil. Fransız etkisi büyük. Diğer bir eleştirim hatta önerim de dilimize kazandırılmış bu tip kitaplara, orijinal metinde yer almasa bile mutlaka, “adı geçen filmler indeksi” eklenmesi gerektiği. Bazen aradığımız filmi bulamıyoruz, çünkü filmin sadece Türkçe adı verilmiş ya da orijinal ismi ya da İngilizce ismi, sadece adın ilk geçtiği/kullanıldığı yerde verilmiş olabiliyor. Bunlar kaynak metin, biz dönüp dönüp bu kitaplardan faydalanıyoruz, “Düne Veda”, “Nişanlılar”, “Hayatını Yaşamak” öyle hık deyince akla gelen filmler değil. Ulan neydi bu film diye uğraşıyoruz.

Sonuç olarak; András Bálint Kovács’ın; film teorisi, auteur yaklaşımı, sinema felsefesi ve sinema tarihi konularındaki uzmanlığının somut bir kanıtı gibi duran “Modernizmi Seyretmek: Avrupa Sanat Sineması 1950-1980” Türkçe’ye çevrilmiş en iyi sinema kitaplarından biri. Kitabın sonuna ilave edilen “Modern Sinemanın Bir Zamandizini” kısmı ise başlı başına bir sinema haritası. Uğraşan bilir, böyle bir dizini hazırlamak yıllar sürer. Ben bu kısımdan müthiş bir izleme listesi çıkardım, kitabı alırsanız size de aynısını yapmanızı tavsiye ederim. İyi okumalar.. 

KAYNAKLAR

http://film.elte.hu/en/about-the-department/faculty/dr-andras-balint-kovacs-dsc/

blank

Ertan Tunc

Sevdiği filmleri defalarca izlemekten, sinemayla ilgili bir şeyler okumaktan asla bıkmaz. Sürekli film izler, sürekli sinema kitabı okur. Ve sinema hakkında sürekli yazar. En sevdiği yönetmen Sergio Leone’dir. En sevdiği oyuncular ise Kemal Sunal ve Şener Şen.

“Türk Sinemasının Ekonomik Yapısı 1896-2005” adlı ilk kitabı; 2012 yılında Doruk Yayımcılık tarafından yayınlanmıştır. Kara filmler, gangster filmleri, İtalyan usulü westernler, giallolar ile suç sineması konularında kitap çalışmaları yürütmektedir. İletişim: ertantunc@gmail.com

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

“Klasikleri Niçin Okumalıyız?” – Pascal Bonitzer

“Klasikleri Niçin Okumalıyız?” serisinin üçüncü durağında, dilimize çevrilmiş en önemli
blank

Ertan Tunç İmzalı Yeni Bir Sinema Kitabı Raflarda

Türk Sinemasının ekonomik yapısını, üretim ve dağıtım süreçlerini mercek altına