1298_3Öteki Sinema sayfalarında tanıtılması en gereksiz filmlerden birini yazacağım bugün. Bir film iyi bilindiği halde onu tanıtmaya uğraşmak gereksiz bir iş, hatta sıkıcı olma ihtimaliniz yüksek. Ama bu riski alın terazinin bir kefesine koyun, diğer kefeye de sevdiğiniz bir film hakkında yazı yazmanın verdiği zevki koyun. Hangisi ağır basar derseniz ikinci kefe kesinlikle daha ağır basar derim.

Kaptan Swing Korkusuz Kaptan 1971 yılında Tunç Başaran tarafından çekilmiş. Başaran’ın kalibresi yüksek filmlere başlamazdan evvel çektiği bol miktarda avantür/aksiyon ve fantastik filmlerden biri. Filmin ismi jenerikte Kaptan Sving Korkusuz Kaptan diye geçiyor, piyasada ise kaptan parantezine alınarak Korkusuz Kaptan Swing olarak biliniyor.

Çizgi roman okumayı sevenler için Kaptan Swing çok güzel anıları akla getiren bir isim olmalı. Kendimden biliyorum. Çocukluğumda dayımın bir çekmece dolusu Swing çizgi romanını hatırlıyorum. Sonra çocuk harçlığına göre oldukça önemli meblağlara karşılık gelen ciltleri param yettikçe satın alıp okuduğumu da hatırlıyorum. Conan, Thor, Demir Adam ve şahane Süper Korku gibi sevdiğim çizgi roman serileri arasında Swing benim için bir numaraydı. Galiba biri tombalak ve şamatacı, diğeri sıska ve ciddi iki yardımcısı ile Kanada sınırındaki Ontario’da İngilizlere karşı özgürlük mücadelesi veren bu kahramanı hepsinden çok sevip ciddiye almıştım. Swing İtalyan EsseGesse (Pietro Sartoris, Dario Guzzo ve Giovanna Sinchetto) ekibi tarafından “İl Comandante Mark” adıyla yaratılmış bir çizgi roman idi. Ayrı ekip ülkemizde çok sevilen Tommiks ve Teksas çizgi romanlarının da yaratıcısı idi. Nice tembel ama zengin hayal gücüne sahip öğrencinin sınavlardan kötü not almasına neden olan EsseGesse ekibinin veli toplantılarından sonra ve karne günlerinde yenen baba dayağında büyük pay sahibi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

swing01

Bir çizgi romanı film haline getirmek isterseniz kahramanlar kesinlikle çok önemli. Çünkü kahramanlara hayat verirken çizgi romandakine fiziksel benzerliği gözetmek çok önemli olsa gerek. Bu açıdan filmdeki rol dağılımı çok iyi. Kaptan Swing’i doğru takip etmeyen birisinin bile kolaylıkla “Ahanda bu Swing, bu Betty, bu Gamlı Baykuş, bu da Mister Blöf” diyebileceği bir rol dağılımı var. Kaptan Swing’i Salih Güney, sevgilisi Betty’yi Gülgün Erdem, Gamlı Baykuş’u Süleyman Turan ve Mr. Blöf’ü Ali Şen canlandırmış. Fiziksel benzerliklerine diyecek bir şey yok, 100 üzerinden 100. İkinci sırada gelen ise çizgi roman kahramanı ile onu oynayan arasındaki tavır uyuşması. (İyi veya kötü oyunculuktan bahsetmiyorum.) Bu konuda Swing ve Betty’de bir sorun yok. Gamlı Baykuş bir miktar sorunlu gözüküyor. Söz konusu olan adı üstünde “Gamlı” Baykuş olunca ben daha somurtkan ve oturaklı bir Süleyman Turan izlemek isterdim. Çatlaklığa itirazım yok ama bizim Gamlı Baykuşumuz biraz abartılı ve cıvık! Sürekli felaket tellallığı yapıp Bay Blöf’e laf sokmadığı veya sarhoş olmadığı zamanlarda pek gülmeyen Gamlı Baykuş ile Süleyman Turan arasında  bir uyuşmazlık gözden kaçmıyor. Gelelim Mr. Blöf’e. Yahu bir çizgi roman kahramanı, bir oyuncunun üzerine bu kadar mı cuk oturur! Bir Mr. Blöf bu kadar mı güzel oynanır! Ali Şen filmin yıldızı olarak parlıyor. Filmin bir kısmında (Blöf’ün ortadan kaybolduğu kısımda) eksikliği gerçekten hissediliyor. Ali Şen’i yıllarca hep aynı rollerde oynatanların hem Ali Şen’e hem de izleyiciye ne kadar büyük haksızlık ettiğini ve sıra dışı rollerde Ali Şen’in nasıl harikalar yarattığının ispatıdır Mr. Blöf.

swing02

Gelelim dekor ve kostümlere. Öncelikle Ontario gölünün içindeki bir kayalıkta kurulu olan ve kütüklerden inşa edilen Ontario kalesi, prodüksiyonun önündeki en çetin sınavlardan biri olurken bu sınav da tabi ki Türk işi yöntemlerle bütünlemede geçilmiş. Kale, dıştan bir defa gösterilmiş ve bunda da vasat denebilecek bir maket kullanılmış. Kaledeki iç mekan çekimlerinde yaklaşık olarak büyükçe bir oda kadar tahta ile çevrili alanlar kullanılmış. Kahraman kostümleri ve üniformalar da ufak tefek kusurlar dışında taklit edilmiş. Mesela kırmızı urbalıların arkada kurdele ile toplanması gereken beyaz perukları bizim filmde turuncu renkli ve arkada toplanmamış şekilde  Dave Mustaine saçı gibi bir şeylere dönüşmüş!

En başa dönecek olursak bu film, Kilink serisi gibi  fantastik Türk sinemasının en leziz örneklerinden, tanıtılması en gereksiz filmlerden biri. Bu kadar önemli yazı ve film tanıtımının arasında body salonuna gitmiş Fred Çakmaktaş gibi kalacak ama malum, serde fantastik film severlik var!

kaptan_swing_1971__3__width600

blank

S. Özgür Ilgın

1977 Yılında Aydın'da doğdu. Üniversitede bir elin parmakları kadar üyesi olan Felsefe Topluluğunun çıkardığı, iki elin parmakları kadar “tirajı” olan Yitik adlı fotokopi fanzinde öykü ve albüm tanıtımları yazdı.

Blues, Heavy/Rock, Doom, Thrash, Death, Jazz ve Proggressive müziğe bayılıyor. Sergio Leone'yi David Lynch'i, Stanley Kubrick'i, Metin Erksan'ı, Ertem Eğilmez'i, Nuri Bilge Ceylan'ı, Zeki Demirkubuz'u ve Yılmaz Atadeniz'i çok seviyor, sinema ve müzik gibi eğitiminin olmadığı konularda ukalalık etmekten çok hoşlanıyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

blank

Öteki'den Haber Al

Buna da Bir Bak!

blank

Türk Conan’ı: Altar (1985)

Türk Conan'ı Altar, vizyona girmeden önce tüm sinemalar uzun süre
blank

Cilalı İbo Perili Köşkte (1960)

Artist dergisinin 12 Ocak 1961'de yayınlanan 25. sayısından Fatih Danacı'nın