Anthony Jaswinski’nin yazıp Oliver Blackburn’ün yönettiği Kristy, 2014 yılı mahsulü, ABD yapımı bir korku/gerilim. Jaswinski daha önce Brad Anderson faciası Vanishing on 7th Street’in (2010) senaryosunu yazmıştı. Blackburn ise uygulaması bir hayli meşakkatli bir cinsel pozisyonun tehlikesinden dem vurmak gibi ulvi bir göreve soyunan ama ne yazık ki görevin ulviliği altında ezilip kalan Donkey Punch’ı (2008) yönetmişti. Daha isimleri görür görmez bu birliktelikten farklı bir işin çıkacağını sezmemek neredeyse imkânsız gibiydi. Nitekim öyle de oldu. Kristy, birçok yönden ilginç bir film.
Öteki Sinema için yazan: Murat Kızılca
Justine, maddi durumu çok iyi olmayan bir üniversite öğrencisidir. Kampüs içindeki yurtta kalan genç kız, herkes ‘Thanksgiving’ (Şükran Günü) tatili için evine gidince okulda bir başına kalır. İki güvenlik görevlisi dışında kampüste hiç kimse olmadığından okulun bütün nimetlerinden rahatça faydalanan Justine, (tabii ki) bununla yetinmez ve bir gece vakti atıştırmalık abur cubur almak için okulun yakınlarındaki bir benzin istasyonundaki markete gider. Markete girdiğinde, giydiği kapüşonlu eşofman üstü nedeniyle yüzü seçilmeyen ama ‘ben belayım’ diye bağıran davranışlarıyla dikkat çeken garip bir kız ile karşılaşır. Justine elinden geleni yapsa da havadaki gerginliği yok edemez ama sağ salim okula dönmeyi başarır. Justine ile ne alıp veremediği belli olmayan garip kız, yanına en az kendi kadar garip üç arkadaşını daha alarak kampüse gelir. Justine’in hayatta kalmak için savaşması gerektiğini anlaması uzun sürmez.
Öncelikle Kristy’nin tür matematiğine göz atmakta fayda var. İlk bakışta korku sinemasının ‘home invasion’ (ev istilası) ve ‘hoodie terror’ (kapüşonlu şiddeti) alt türlerinin bir karışımı gibi duruyor. Justine’in yaşam alanı olan kampüs, ‘home invasion’daki evin yerine geçiyor ve saldırganların hedef bölgesi haline dönüşüyor. Alan genişlediği için kendine daha fazla yer bulan karakterler, hem kaçmak, saklanmak ve savaşmak için alternatifi daha bol mekânlar arasında hareket edebiliyorlar, hem de daha fazla alet edevata ulaşıp farklı savaş aletleri üretme özgürlüğüne sahip oluyorlar. Saldırganlar, bir ‘home invasion’ klasiği olarak maske takıyorlar ama bu seferkiler alüminyum folyodan yapılmış elişi maskeler. Kulağa ilk başta uyduruk bir şeymiş gibi geliyor ama açıkçası hiç fena durmamış. Maskelere ek olarak her saldırganın kapüşonlu kıyafetler tercih etmesi ile de ‘hoodie terror’ alt türüne sarılan film, kurbanın saldırıya hedef olmasının nedenini ve saldırganların kimliğini bilmemesi gibi detaylar ile alt türün gereğini yerine getiriyor.
*** Bu paragraf film hakkında bazı sürprizleri açığa çıkarır. ***
Sadece bu haliyle sıradan korku filmi olacakken, Kristy çok daha ilginç bir şey daha deniyor: ‘slasher’ kurallarını tersyüz etmeyi. ‘Slasher’ın en basit kurallarından biri katil (ya da saldırgan) bir (ya da iki) kişidir ve bu katilin bir dolu kurbanı olur. En sona final kızı olarak tabir edilen karakter kalır ve katil ile ölümüne bir savaşa girer, çoğu zaman da kazanır. Kristy, bu kural ile oynayarak katil sayısını dörde çıkarıyor, kurban sayısı ise birde (Justine) kalıyor. (Tabii arada ölen iki güvenlik görevlisi ve bir erkek arkadaş var ama bu durum bahsettiğim tersyüz işlemini zedelemiyor.) Justine uzun bir süre katillerden kaçıyor, saklanıyor ve her final kızının yaşadığı o dönüşümü yaşayarak hayatta kalabilmek için savaşması gerektiğini anlıyor ve saldırıya geçiyor. Normalde katilden beklediğimiz ilginç silahlar ve farklı cinayetler, burada Justine’den yani kurbandan (final kızından) geliyor. Bu tersyüz işlemi, ‘slasher’ sevenler için ilginç bir seyir deneyimi sunuyor.
*** Sürprizbozan sonu ***
Justine rolünde izlediğimiz Haley Bennett, fiziksel açıdan sorunsuz bir final kızı görünümünde ancak özellikle giriş bölümünde yer alan ‘kampüste tek başına vakit geçiren kız’ sahnelerinde yeterince etkileyici olamıyor. Gerçi bunda kısa süreli görüntüleri uç uca ekleyerek daha dinamik bir kurgu peşindeki yönetmenin kusuru daha fazla gibi. Çünkü Bennett, oyuncu için daha zorlayıcı olması muhtemel aksiyonlu sahnelerin üstesinden daha rahat geliyor. Gene de insan nerede o eski final kızları demekten kendini alamıyor.
Kristy’nin en rahatsız edici kısmıysa mantık hataları. Hadi Justine’in koca okulda bir başına kalmasını geçelim. Sonuçta böyle bir olayın olma ihtimali çok düşük ama olabilir mi, olabilir. Peki ya asıl bütün mevzunun çıkmasına neden olan benzin istasyonundaki markete gitme olayını nasıl açıklayacağız? Kim gecenin bir vakti okuldan uzaktaki bir markete, hem de ödünç arabayla, gider ki? İşin kötüsü satın aldığı her şeyi okuldaki otomatlardan da alabilecekken. Saldırganların hedefi haline gelmesine neden olan bu kritik detay daha akla yatkın bir şekilde çözülebilirmiş.
Kristy, özellikle ‘home invasion’ ve ‘hoodie terror’ alt türlerini sevenler için biçilmiş kaftan. Muhtemelen kimsenin favorisi olamayacak kadar sıradan ama detaylıca bahsetmeye çalıştığım türün kurallarıyla oynaması nedeniyle de ilgi çekici bir seyirlik. Bu arada kapanış jeneriğinden hemen sonra olası bir devam filmine göz kırpan bir sahne daha var. Onu da izlemeyi unutmayın.